Kur`an`ı Nasıl Yaşayabiliriz?

İnsan, “iman ettim” dedikten sonra, kaynağını Kur’an’dan alan bir hayatı, Allah`ın hoşnutluğunu gözeterek yaşamalıdır. Her durumda, kalabalıkta da yalnızken de sorumluluklarının bilincinde olarak, yaşamın belli bölümlerini değil yirmi dört saatini, aile ve toplumsal yaşamını da kapsayan Kur’anî bir yaşamdır bu. Gerçek samimi dindar olmanın yolu budur.


Günümüz toplumlarında en önemli sorunlar aşırılık, düzeysizlik, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük, sınırlarını bilememek, adil olmamaktır. Aileleri, toplumu incelediğimizde, insan ilişkilerindeki sevgisizliği görmemek mümkün değildir. İnsanlar mutsuz, huzursuz, sevgisizdirler. Aile bireyleri arasında olması gereken sevgi, saygı ve bağlılık yoktur.

Birçok insan kendi dünyasında yalnız yaşar, diğer insanları sevemez, onlara güvenemez. En yakın arkadaşlıkları her an bitebilir; evlilikleri, iş ortaklıkları sona erebilir.

Dahası, biten ilişkilerin ardından birbirlerini olmadık sözlerle suçlarlar. Tüm bunların nedeni, sevgi, saygı, kardeşlik, huzur ve güveni sağlayacak olan üstün ahlak özelliklerinden uzak yaşanıyor olmasıdır.

Toplumdaki yaygın yanlış anlayışa göre, takva ve güzel ahlak yalnızca peygamberler ve onlarla birlikte olan müminler tarafından yaşanabilir. Oysa Kur’an bu insanların örneklerini, diğer insanların da aynı davranışları sergilemeleri, aynı ahlaka sahip olmaları amacıyla verir.

Ey iman edenler! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun! Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu, takvaya/korunup sakınmaya daha uygundur. Allah`tan sakının. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. (5 Maide Suresi- 8)

Allah’ın hükümlerine uymak ve Kur’an ahlâkını yaşamakla tüm insanlar yükümlüdür. İnsan, samimi olduğu ve vicdanının sesini dinlediğinde, Kur’an`da örnek gösterilen müminler gibi güzel bir yaşam sürdürebilir.

Din ahlakını yaşamayınca hem ruhsal, hem bedensel, hem de maddi yönden çöken insanlar, sürekli hata yapar, suç işler ve şeytanın bataklığa benzer karanlık sisteminde yaşarlar.

Güzel ahlaktan ödün vermemek, irade ve sabır gösterebilmek için insanın önemli bir amacının olması gerekir. İnanan insanlar Allah`ın hoşnutluğunu ve cennetini kazanmayı amaçladıkları için her koşulda güzel ahlak gösterirler.

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ise cennetin dostudurlar. Onlar da orada sürekli kalacaklardır. (2 Bakara Suresi- 82)

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır. (Secde Suresi- 19)

Ancak yaratılış amacından uzak ve din ahlakından yüz çevirmiş bir insanın böyle bir irade ve sabır göstermesi için bir nedeni yoktur. Allah`a ve hesap gününe kesin bilgiyle inanan insanlar, Allah’a duydukları içli korku ve saygı nedeniyle güzel ahlaklarında kararlı ve sabırlıdırlar.

Temelinde bencillik, aç gözlülük, acımasızlık, umursamazlık gibi hastalıklar yatan sorunlara gerçek ve kalıcı çözüm; gerçek anlamda din ahlakının yaşanmasıdır. Çünkü tüm insanları yoktan var eden Yüce Allah, onların en rahat edecekleri, refah, huzur, güven duygusu ve mutluluk içinde yaşayacakları sistemi de yaratmıştır.

Bu nedenle inanan insanların çok ciddi bir tavır sergilemesi gerekir. İnsanları güzel ahlaka davet etmek, Allah sevgisinin o kucaklayıcı sıcaklığına insanları yaklaştırmak, gerçek sevginin ve aşkın güzelliğini insanlara anlatmak, her şeye Allah aşkıyla bakmak, dünyadaki güzel ve mutlu yaşam için esastır. İnsanlar ancak iman ettiklerinde gerçek anlamda mutlu olacaklardır.

Yazar : Fuat Türker

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website