Her şeyden önce Allah-u Alem izin verdiği için ve sonrasında kendi el yordamı ile dinini öğrenmeye çalışan bir kul olarak takdir edersiniz ki çok fazlaca sorular oluşur insanın zihninde. Çoğu konuda bocalar insan; şimdi burada ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım, ne söylemeliyim… İnsan zihni çok kompleks bir yapı ve bir ucundan tutulmadığı zaman, bir disiplinler prensibine oturtulmadığı zaman sizi oradan oraya sürükleyebilir. Sizi çelişkilere maruz bırakabilir. Şükürler olsun ki, dinimi başka bir kuldan değil, Allah’ın göndermiş olduğu mesajlardan oluşan kitabımızdan öğrenmeye karar verdiğimden beri kafamdaki sorular birer birer cevaplarını bulmaya ve her şey daha netlik kazanmaya başladı. Böylelikle aramıza bir aracı giremedi ve ben bana ne denildiyse benden ne istendiyse, ne istenmediyse kendi idrakımla kavramaya başladım Elhamdulillah. Allah sevgisi, ahiret inancı kalbimde günden güne kendini iyice belli etmeye başladığı günlerde, bazı arkadaş ortamlarında inançsız kişilerden kitabımız ve ayetleri hakkında alayvari konuşmalar şakalaşmalar (!) olurdu. Rahatsız olurdum fakat nasıl davranacağımı da bilemezdim.
Bazen sessiz kaldığım gibi birkaç kez söz dalaşına da girmişliğim oldu.
Ta ki şu ayeti okuyuncaya kadar;
Enam 68 – 69
Âyetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar kendilerinden uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma!
Takvâ sahiplerine, onların hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat, belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir.
Şükürler olsun ki bize her şeyi tek tek tüm ayrıntıları ile açıklayan muazzam bir kitabımız var.
Allah, kalbinde Allah sevgisi, korkusu, inancı olan herkese dinini bizzat kendi kitabından öğrenmeyi nasip etsin.