Oysa bir mümin böyle mi olmalı? Sonsuz ahiret yurdu yanında kısacık bu dünyanın hiçbir anlamı olmadığını bilen, asıl güzelliklerin ya da asıl büyük cezanın- yapıp ettiklerimize göre- bize orada verileceğine inanan bir mümin böyle şeyler mi düşünmeli? Tevekkül, teslimiyet değil mi bir müminin en çok övülen özelliklerinden biri.
Ey iman edenler! Allah`ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya niyet etmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah`tan sakının! Müminler yalnız Allah`a tevekkül etsinler! (5 Maide Suresi- 11)
İnkârcılara, ikiyüzlülere itaat etme, onların ezalarına aldırma; Allah`a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter (Ahzab Suresi- 48)
Onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, yemin olsun “Allah!” diyecekler. De onlara: “Peki Allah dışındaki yakardıklarınız hakkında ne diyorsunuz? Allah bana bir zarar vermek istese, O`nun vereceği zararı uzaklaştırabilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilese, O`nun rahmetini tutabilirler mi?” De ki: “Bana Allah yeter! tevekkül edenler O`na dayanıp güvenirler. ” (Zümer Suresi- 38)
Öyleyse başımıza ne gelirse gelsin sabretmek, Rabbimize teslim olup onun bir bildiği vardır demek, hayatta sınavlar mutlaka olacaktır demek gerekir. Bugüne kadar bize hayatı, sağlığı, mutluluğu verirken iyiydi de alınca mı sorun oldu diye sormalıyız kendimize.. Her şey Allah’ın sonuçta, verir de istediği anda alır da..
Böyle durumlarda sabırla davranabilmek, isyan etmemek, Allah’a karşı bir hata işlememek için mümin şimdiden hazırlamalı kendisini. Başımıza ölümler, hastalıklar gelebilir. Önemli olan imanımızı, teslimiyetimizi kaybetmeden böyle durumların da üstesinden gelebilmek ve Allah’ın razı olacağı, seveceği kullarından olarak cennetinde yer bulabilmektir. Öyleyse aman kötü şeylerden bahsetmeyelim, düşünmeyelim, aklımıza bile getirmeyelim gibi kaçışları tercih etmektense zor zamanlar hakkında şimdiden düşünüp kendimizi hazırlamak ve o anlara güçlü girebilmek bir mümini bir nebze de olsa hataya düşmekten alıkoyabilir.