Kuran`ı ve Kendi Aklımızı Tek Otorite Olarak Görmek

Öyle alışmışız ki her konuda hep bir otorite aramaya. Düşünüp doğruyu bulmak, sorumluluk alıp kendi doğrumuzu uygulamak, sonuçlarına da katlanmak zor gelmiş hep bize. Bizden daha iyi bildiğini ya da daha iyi düşündüğünü bilmediğimiz insanların dediklerine sığınmak daha kolay gelmiş. Belki de sıkıştığımızda “ama o demişti” diyebilmektir bizi rahatlatan.

Bu tavrımız dini konularda da aynen devam etmiş. Eğer demin değindiğim psikoloji ise bizi böyle davranmaya iten; bu tavrın bize yarar sağlayacağını, ahirette bizi kurtaracağını düşünüyorsak tamamen yanıldığımızı belirtmek isterim. Allah’ın huzurunda hesaba çekileceğimiz gün “ama onlar bizi saptırdı” demenin hiçbir yararı olmayacaktır bizlere.

36. Ayetlerimizi yalanlayıp onlar karşısında burun kıvıranlara gelince, bunlar ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır onun içinde.
37. Yalan düzerek Allah`a iftira eden yahut O`nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? İşte bunların Kitap`tan nasipleri kendilerine ulaşır, nihayet elçilerimiz onlara gelip canlarını alırken şöyle derler: “Allah`ın berisinden yakardıklarınız nerede?” Şu cevabı verirler: “Bizden uzaklaşıp kayboldular. ” Böylece, öz benlikleri aleyhine kendilerinin kâfir olduğuna tanıklık ettiler.
38. Allah buyurdu: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan topluluklarıyla iç içe girin bakalım ateşe. ” Her ümmet girdiğinde, yoldaşına/kızkardeşine lanet eder. Nihayet, hepsi orada bir araya gelince, sonrakiler öncekiler için şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi bunlar saptırdılar. Ateş azabını bunlara bir kat daha fazla ver. ” Allah buyurur: “Her biri için bir kat fazlası var, fakat siz bilmezsiniz!” (7 Araf Suresi)

Yukarıdaki ayetler gösteriyor ki “bizi onlar saptırdı” demek, bunu diyenleri cehennem ateşinden kurtarmıyor, kendilerini saptıranlarla birlikte yanıyorlar onlar da.

66. Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: “Vay başımıza! Keşke Allah`a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik. ”
67. Ve derler ki: “Rabbimiz! Biz, efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar. ”

68. “Rabbimiz, onlara iki kat azap ver; onları büyük bir lanetle lanetle!” (33 Ahzab Suresi)

Kuran’daki bilgi son derece açıktır. Allah herkese akıl ve irade vermiş, Kuran’ı da herkes için indirmiştir. Aklımızı kullanıp Kuran’ı gereğince anlamak ve Kuran’dan anladıklarımızı gereğince uygulamak hepimizin görevidir.

2. O ayan-beyan konuşan Kitap`a yemin olsun ki,
3. Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur`an yaptık. (43 Zühruf Suresi)
… Artık Allah`tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir Zikir/bir uyarıcı/bir düşündürücü indirmiştir. (65 Talak Suresi- 10)

Bu tip eleştiriler yapıldığında hep ana hedefin tarikatlar, dini gruplar olduğu düşünülür. Sadece bu oluşumlar değildir bu şekilde işleyen. Herkes bir büyüğüne, abisine, ablasına, ananesine, mahallesindeki imama sormaya meğillidir dini konuları. Okumak, anlamaya çalışmak akıllarına bile gelmez. Öyle yerleştirilmiştir ki kafalara “siz anlayamazsınız bilenlere sorun” fikri. Sanki bilenlerin bizden ne üstünlüğü vardır ki. Evet, bilgi değerlidir. O kişiler defalarca okumuş, üzerine çalışmışlardır Kuran’ın; dolayısıyla da bizden iyi bilirler. Ama bu doğuştan gelen bir iyilik, üstünlük değildir. Aynısını biz de pekala yapabilir o kişiler kadar bilgili olabiliriz Kuran konusunda. Hatta o kişilerin göremediği bazı tarafları görüp bambaşka ve daha doğru yorumlar da getirebiliriz Kuran’a.

Kitap’ı sana indiren O’dur. Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap’ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşabihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap’ın sadece müteşabih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, “ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır” derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. (3 Ali İmran Suresi- 7)

Kuran’ın ifadesi ile “ilimde derinleşmek” çalışmak, çok çalışmak ile olur ancak. Hepimiz bu konuda kararlı olmalı, Kuran’ı çokça derin derin okumalı, aklımızı işletip anlamaya çalışmalıyız. İşin kolay görünenine kaçıp birilerine sormak sonra da hiç durup düşünmeden, sorgulamadan söylenenlere inanmak bir mümine yakışan davranışlar değildir. Mümin çalışkan olmalı, anlamak, öğrenmek için uğraşmalı, çevresindekilere de Kuran okumalarını, Allah’ın sözünü kendi akıllarıyla yorumlayıp o şekliyle uygulamalarını öğütlemelidir.

Yazar : Yağmur

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website