Furkan 1: Âlemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan’ı (Kur’anı) indiren (Allah) ne yücedir.
Furkan 15: De ki: “Bu (alevli bir ateş) mu daha iyi, yoksa korunanlara vaat edilen o sürekli cennet mi? O cennet de bu korunanların ödülü ve dönüş yeridir.
16: Onlar için orada, diledikleri her şey sürekli vardır. Bu, Rabbin üzerinde sorumluluğu üstlenilen bir vaattir.
17: Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?
18: Derler ki: “Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar, veliler edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur`an`ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular.
19 İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız.
28: “Ah, ne olurdu, falancayı dost, veli edinmeseydim.
29: “Zikir/Kur`an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir.
30: Peygamber de dedi ki: “Ey Rabbim, kavmim bu Kur`an`ı bir kenara itip bıraktılar.
33: Onlar sana bir mesel (karşı tez) getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz.
Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim şimdi de. Furkan suresi 1. ayette bakın Rabbim ne diyor? “Âlemlere uyarıcı olsun diye Kur’anı indirdik”. Demek ki insanları uyarmak için kullanılacak kitap Kur’an. Furkan suresi 15 ve 16. ayetlerde ise iman edip Kur’anı rehber alanlara vaat edilen cennetten bahsediyor.
Furkan suresi 17. ayeti çok dikkatle okumalı ve anlamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.
“Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: “Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?”
Burada geçen Allah dışından taptıkları sözlerinden ne anlamalıyız burası çok önemli? Hatırlayınız peygamberimizin ilk dönemleri ve ondan önceki dönemlerde putlara tapanlar, onları Allah yani Yaratıcı olarak görmüyor ama onları şefaatçi, koruyucu, Allah ile kendileri arasında arabulucu olarak değerlendiriyor daha açıkçası onları veli ve dostlar ediniyorlardı. Hatta Allah bir ayetinde ne diyor ve bizleri uyarıyordu? “Sizleri Allah`a yaklaştıracaklarını söylerler”.
Bundan sonraki dönemlerde ise bu arabulucular, putlar değil, Allah a yaklaştıracaklarına inandığımız insanlar, velilerdir. Bazı arkadaşlarımın biz kimseyi veli edinmiyoruz dediğini duyar gibiyim. İşte tam burada dikkatle düşünmemiz gereken husus şu; burada veli edinmekle anlatılmak istenen din ve iman adına herhangi bir kimseye güvenerek onu yüceltip onun sözlerini Kuran`ın sözü gibi kabul edip, onun sözlerine uymaktır. Bu ayette ise açıkça böyle bir tavrın yanlış olduğu anlatılıyor. Hele hele “sizler kur’anı anlayamazsınız onu veli insanlar anlar” diyenlere inanıp, Rabbin hiç bahsetmediği konularda hükümler veren kişilerin ardına düşüp, Kur’an yerine bu sözlerin peşine düşmenin şeytanın aldatmacası olduğu sizce daha nasıl anlatılsın? İşte Kur’anı devre dışı bırakmak ne yazık ki günümüzde böyle oluyor, ama hala farkında bile değiliz. İşte hesap günü Rabbim onlara soracağım diyor, bakın onlar ne cevap veriyor.
“Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yoldan çıktılar?” İşte üzerinde çok dikkatle düşünmemiz gereken soru. Verecekleri cevaplar aslında çok düşündürücüdür.
“Derler ki: “Tespih ederiz seni; seni bırakıp da başka dostlar, veliler edinmek bize yaraşmazdı. Ama sen onları ve atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zikiri/Kur`an`ı unuttular ve helâke giden bir topluluk oldular. ”
Verdikleri cevaplarda seni bırakıp dost ve veli edinmek bizlere yaraşmaz diyorlar. Demek ki günümüzde edindiğimiz veliler, Allah dostu diyerek ardına düşülen insanların hepsi, biz hiç kimseyi peşimize düşün sizi Allah`a yaklaştıracak veliniz biziz demedik diyorlar. Daha açıkçası bunları yapanlar varsa bile gerçekle yüzleştiklerinde bunu inkâr etmekden başka yolları olmadığı anlaşılıyor. Ayetin son kısmı da düşündürücüdür, Sen onların atalarını öylesine nimetlendirdin ki, zevk ü sefaya dalıp, kendi edindikleri velilerin yine kendi nefislerince uydurdukları yalan ve yanlışlarının peşlerine daldılar diyorlar. Demek ki kur’an bir tarafa konmuş, onunla amel edinmeyip bir başka inanç yaratılmış ki, Rabbim kur’anı unuttular diyor. Hesap günü yüzleşeceğimiz bu yanlışlarımız Kuran`da önceden karşımızda canlandırılıyor ve konuşmalar daha gerçekleşmeden bizlerin ibret alması için önceden bildiriliyor. Tabi anlayana, anlamak isteyene.
Furkan suresi 19. ayet ise günümüzde yaptığımız yanlışları bir tiyatro sahnesi gibi bizlere sergiliyor ve bakın edindiğimiz velilerin bile bizleri yalanlayacağı uyarısını yapıyor.
“İşte, haklarında söz söyledikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı bulabilirsiniz. Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız. ”
Hemen hatırlayalım Rabbim bizlere Furkan yani kur’anı ne için indirdiğini söylüyordu? Âlemlere uyarıcı olsun diye. Lütfen şimdi düşünelim, Rabbimizin bizlere rehber ve uyarıcı diye indirdiğini söylediği Kur’an için bizler neler söylüyoruz? Birçok isimler verip, emin olmadan onlardan naklettiğimiz ve onların bile söylediğinin garantisi olmayan, onca sözleri önemseyip işte İslam`ı buralardan öğrenmeliyiz demiyor muyuz? Daha ilginci Kur’anı herkes anlayamaz onu veli insanlar anlar, İslam ı öğrenmek ve yaşamak istiyorsanız Fıkıh kitaplarından öğrenmelisiniz demiyorlar mı bizlere? İşte Kur’andan kaçış bu sözlerle başlamış oluyor ne yazık ki. Hatırlatırım bu sözleri birçok ilim adamının üzerine atıp, onların sözleri diye anlattığımızda bir gerçeğe gözlerimizi kapıyoruz. Ayetler bu sözünü ettiğimiz insanların hepsinin Rabbin huzurunda hesap günü bunları yalanlayacağını, kendilerinin bizi veliler edinin demediklerini söyleyeceklerini belirtiyor. Hatta onların bu toplum Kur’anı unuttu diye bizleri kınayacaklarını söylüyor. Tabi bu yanlışı yapanlar böyle söyleseler de gerçekleri Rabbim bildiğinden yanlış yapan cezasını çekeceklerdir. Düşünmeye devam edelim. Eğer ben kur’anı okuduğumda anlayamıyorsam, onu herkes anlayamaz ise neden okuyayım da yanlış bir iş yapayım diye ondan çekinirim, uzaklaşırım. İşte bunları söylediğimizde, inandığımızda kur’andan uzaklaşmamız ondan habersiz yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Buna sebep olanlar hesabını korkunç bir şekilde vereceklerdir.
Furkan suresi 28–29. ayetlerde ise bakın ne söylüyor? “Ah, ne olurdu, falancayı dost, veli edinmeseydim. ” Buradaki dost veli sözlerinden ona tapmaktan bahsedilmiyor; din ve iman adına Kur’anı bırakıp onların sözlerine inanmanın yanlış olduğu anlaşılıyor. Rabbim ne diyordu bir ayetinde, “güvenilecek, dayanılacak tek dostunuz benim”. 29. ayet de aslında çok düşündürücüdür. “Kur`an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir. ” Tekrar hatırlatalım tüm bu şikâyetler Kur’anı rehber almayı bırakıp, beşerin sözleriyle edindiğimiz velilerin ardına düşmemizden çıkıyor. Ayet ne kadar güzel, Kur’an geldikten sonra ondan başka rehber asla kabul edilmiyor. Başka rehberler edinen ve velilerin ardına düşenler içinse söylenen sözler düşündürücüdür. “O saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir. ” Yorum sizlerin.
Gelelim Furkan suresi 30 ayete, bakın peygamberimizin o çetin gün geldiğinde ne söyleyeceği, sanki yaşanmış gibi nasıl da belirtiliyor Kuran`da.
Peygamber de dedi ki: “Ey Rabbim, kavmim bu Kur`an`ı bir kenara itip bıraktılar. ”
İşte ben peygamberimizin ardından gidiyorum, onun İslam ı yaşadığı gibi yaşamak istiyorum diyorsa bir insan, Kur’anı rehber almalı ve Rabbin yap dediğini yapmalı, yapma dediğini yapmamalı, onun haram dediğinin dışında da haramlar edinmemelidir. Rabbim ve peygamberimiz bizleri bu kadar açık Kur’ana yönlendiriyor da bizler hala velilerin peşinden koşup, Kur’anın emretmediği şeylerin peşine düşüyorsak, bu yolun Rahmana ulaşacağını asla söyleyemeyiz. Gerçekten peygamberimizin söyleyeceği bu sözler ne yazık ki gerçek oldu, Rabbim bizleri bağışlasın. Bizler Rabbin rehber olsun diye indirdiğini söylediği kitap için hala, orada her şey yoktur, O özet bilgiler içerir diyerek, toplumu Kur’an dışına itiyor ve dine ilavelerimizi de Kur’anda bulamadığımızda, çok doğruymuş Kur’anda her şey yokmuş diyorsak, işimiz gerçekten çok zor demektir. Farkında olmadan Kur’andan uzaklaştığımızı anlamıyoruz bile, çünkü kendi irademizle düşünmeyi bırakmış, başkalarının aklıyla hareket ediyor olmuşuz. Elbette bunun cezasını da çekeceğiz.
Son olarak yazdığım Furkan suresi 33. ayette ki sözleri de ibretle düşünelim isterseniz.
“Onlar sana bir mesel (karşıt tez) getirdikçe, biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz. ”
Bakın peygamberimize bir konuda soru sorduklarında, bir meseleyi halletmesi istendiğinde Rabbim ne diyor? “biz sana hakkı ve en güzel yorumu getiririz. ” İşte bu kadar basit Rabbim ne diyordu bir ayetinde, “hakkı biz anlatırız, çözüm getirenlerin en hayırlısı biziz” demiyor muydu? Ya da “sana sorulan sorunun cevabı sende değil, bekle sabret sana çözümünü bildireceğiz” demiyor muydu? Elbette getirilen tüm çözümler de Kur’anda en ince ayrıntısına kadar bizlere tebliğ ediliyordu. İşte tüm bu ayetleri bırakıp bu sözlerin tam tersini savunmak, Kur’andan uzaklaşmaktır. Rabbim bizleri korusun.
İçinde bulunduğumuz ortamın nitelikleri Kur’andan büyük bir uzaklaşmanın göstergesidir. Sanmasınlar ki edindikleri şefaatçiler, veliler onlara yardım edecek, çünkü hepsinin nasıl cevap vereceğini Rabbim şimdiden bizlere anlatılıyor. DAHA AÇIKCASI RABBİM İMTİHAN GÜNÜ İÇİN BİZLERE KOPYA VERİYOR. Tabi bu kopyayı gözlerinde perde olmayanlar, kulakları ve gönlü mühürlenmemiş olanlar fark edebiliyor.
Allah`ın cümlemizi, Kur’anın gerçeklerinin farkında olan kulları arasına alması dileklerimle.
SAYGILARIMLA
Yazar : Haluk GÜMÜŞTABAK