Namazda Huşu/Derin Saygı

Kuran` da bahsi geçen ibadetler arasında en çok üstünde durulanı sayıca namaz olmuştur. Zira mealden meale değişkenlik gösterse de aynı meal içinde yapılan kıyaslamada bu fark açıkça ortaya çıkmaktadır. Buna göre Kuran` da ki bahis miktarına göre ibadetler azdan çoğa şöyledir: hac 10, oruç 12, sadaka ve infak toplam 50 ve namaz 91. Sadece bu rakamlar bile namazın önemini anlamamız için yeter de artar.


Bununla birlikte diğer kimi ibadetler için de zaman zaman değinilen; yapılan ibadetin doğru ve amacına uygun şekilde yapılması uyarısı namaz için daha da bir belirgindir.

“Namazlarında/dualarında huşû/derin saygı sahipleridir onlar.
(Mü`minun 2)”

Namaza verilmesi gereken önemi anlayıp, bu görevi hakkıyla ifa etmek bir yana; bundan kasıtlı ya da kasıtsız bihaber yaşayanlarsa bu yazımızın konusu değil. Yazımızın asıl konusu bu ibadetin önemini anlayıp vazifeyi ifa etmeye çalışan fakat hakkını veremediğini düşünerek sıkıntıya düşen ve çıkış yolu bulamayanlardır.

Bu konudaki asıl sorunun, yani insanın kendisini tam istediği miktar ve şekilde yaptığı ibadete, bu durumda namaza, verememesinin en temel nedenlerinden birinin yaptığı ibadetin hiçbir noktasında anadilini kullanmaması olduğunu düşünüyoruz. Ne demek istediğimizi şu ayetler daha net anlatıyor aslında:

“Ey örtüsüne bürünen Resulüm!Geceleyin kalk da, az bir kısmı hariç geceyi ibadetle geçir. Duruma göre gecenin yarısında, veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir. Kur`ân’ı tertîl ile, düşünerek oku. Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz. Muhakkak ki geceleyin kalkıp ibadet etmek daha tesirlidir ve Kur`ân okuyuşu bakımından daha düzgün, daha sağlam bir tilavet sağlar. Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır.
(Müzzemmil 1; 7)

Görüldüğü gibi Allah peygamberimize gece ibadetini emrederken birkaç noktaya birden dikkat çekiyor. Bunlardan ilki az önce bahsettiğimiz konuyla ilgili: “Kur`ân’ı tertîl ile, düşünerek oku. ” Peygamberimizin anadilinin Kur`an` ın diliyle aynı, yani Arapça olması düşünerek okumasına; daha doğrusu okuduğu şey üzerine düşünmesine olanak veriyor. Oysa biz namazımızı geleneksel şekilde kılarken anadilimizi kullanmadığımızdan, okurken ne söylediğimizi hakkıyla anlayamadan kılmış oluyoruz. Kimimiz merak edip okuduğu sure ve duaların anlamlarını öğrenmiş olsa da bu anadilde okumak gibi etki edemiyor. Bu da bizim huşu/derin saygı içinde namaz kılabilmemizin önündeki en büyük engellerden birini luşturuyor. Tabi bundan çok iyi Arapça bilenleri müstesna tutuyoruz. Çoğunluk Arapça bilmediğinden asıl odak konumuzu bu kesim teşkil ediyor.

Dikkat çekilen ikinci husus da gece yapılan ibadetin daha tesirli olacağı. Bunun için gösterilen gerekçeyse çok ilgi çekici: “Muhakkak ki geceleyin kalkıp ibadet etmek daha tesirlidir ve Kur`ân okuyuşu bakımından daha düzgün, daha sağlam bir tilavet sağlar. Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır. ” Dikkat edilirse Allah peygamberimize gece ibadetinin daha tesirli olduğunu söylerken buna bir neden olarak “Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır. ” ifadesini kullanıyor. Görüldüğü gibi çoğumuzun kendini namaza hakkıyla verememe sebebini açıklarken kullandığı şu cümleyle neredeyse aynı: “Namaza başladığımda aklıma bin türlü şey geliyor. Kendimi namaza bir türlü veremiyorum. ”

Bu konuyla ilgili bizim görüşümüz naçizane şu şekilde: Namazı Arapça olarak kılmak isteyenlere tavsiyemiz, okudukları sure ve duaların Türkçe karşılıklarını mutlaka öğrenip namaz esnasında bu sure ve duaları okurken mümkün olduğunca bu manaları da akıllarından geçirip Allah` ın kelamı hakkında düşünmeleri. Ve hiç olmazsa secde de biraz uzunca kalıp dua ile niyaz etmeleri. Namazı hemen yapılıp bitirilmesi gereken bir memuriyet olarak değil Allah` la, her şeyin Yaratıcısıyla bir irtibat olarak görüp bunu bir iletişim olarak da algılamalarıdır. Bununla beraber konsantre olmak için biraz vakit harcamaktan çekinmemeleri ve namaza başlarken kafalarını toplamak için kendilerine zaman tanımalarıdır.

Her şey bir yana şu unutulmamalıdır: Allah rızası gözetilerek kılınan her halis namaz mutlaka kıymetlidir. Neticede bu namazlarda secdeye konan başlar hep Allah` ın rızasını kazanmak niyetiyle yere konmaktadır. Bu yüzden elimizden geleni yapmalı ve bu konuda geriye kalan kısımda Allah` a tevekkül ederek sinsi şeytanın vesveselerinden Allah` a sığınılmalıdır. Çünkü sinsi şeytan bu huzursuzluğu da kullanarak insanları namazdan ve yaptıkları ibadetten alıkoymak istemektedir. Unutulmamalıdır ki Allah rızası gözetilerek yapılan her iyi iş, şu dünya hayatında sinsi şeytanla yaptığımız güreşte onun sırtını bir kez daha yere vurmak demektir.

Yazar : H.Ayhan Erdoğan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website