ACELE OLANDAN KORKMAK, ÖTEDEKİ ZORLU GÜNÜ UNUTMAK

Kuran ile pek de haşır neşir olmayan insanlar Kuran’ı, İslam’ı kulaktan dolma bilgiler, başkalarından duyulan yorumlar ile eleştirirler. Bu eleştirilerin en sık karşılaşılanlarından biri Allah’ın insanları Kuran’da sık sık cehennem ile, azap ile korkuttuğudur. Bunu “gururlarına yediremeyen” bu kişilere sorsanız dini kurallara uymadan yaşıyor olmalarının en önemli gerekçesi budur. “Korkarak değil severek yapmak gerekir” derler ancak sevdikleri için de yapmazlar. Peki bu kişiler dünyevi yaşamlarında da gerçekten böyle mi düşünüyorlar, böyle mi davranıyorlar? Yani gerçekten kimseden korkmuyorlar mı ya da korktukları için belli davranışları sergilemiyorlar mı? Yoksa onlar için saçma olan sadece Allah’tan korkmak mı? Bu soruları cevaplamadan önce başta bahsettiğimiz yanılgıyı bir düzeltelim. Allah Kuran’da hem cennetten hem de cehennemden sık sık bahseder. Çeşitli yöntemlerle her ikisini de tasvir ederek birinin nasıl güzel ve rahat diğerinin nasıl azap dolu olduğunu bizlere anlatır, bizleri cennete girmek için çalışmaya teşvik eder. Hatta pek çok kez bu ikili art arda anlatılır:


2- Bakara Suresi
24 Eğer yapamazsanız –ki asla yapamayacaksınız- korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla taşlardır. İnkar edenler için hazırlanmıştır o.
25 İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara şunu müjdele: Kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır…

3- Ali İmran Suresi
195 Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. ” Allah katındandır karşılıkların en güzeli.
196 Küfre sapanların öyle belde belde dolaşmaları seni sakın aldatmasın.
197 Azıcık bir nimetlenmedir o. Sonra onların varacağı yer cehennem olacaktır. Ne kötü yataktır o!

4- Nisa Suresi
56 Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm`dir.
57 İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız.

18 Kehf Suresi
106 İşte böyle! Cezaları cehennemdir. Çünkü nankörlük ettiler; ayetlerimi ve resullerini eğlence aracı yaptılar.
107 İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onların konuk evleri Firdevs cennetleri olacaktır.

Peygamberimizi müjdeleyici ve uyarıcı olarak tanımlayan Kuran kendisi de ne zaman cehennem ile uyarsa hemen ardından cennet ile müjdeler, Ne zaman cennet ile müjdelese cehennemin de varlığını hatırlatarak uyarır. Yukarıdaki örnekleri arttırmak pek tabii ki mümkün; 9-Tevbe Suresi 72 ve 73. ayetler, 10-Yunus Suresi 26 ve 27. ayetler, 29-Ankebut Suresi 54-58. ayetler, 98-Beyyine Suresi 6-8. ayetler gibi.

Dahası Kuran’ı korkutucu olmak ile eleştiren bu kişiler Kuran’ı ellerine alsalar göreceklerdir ki Kuran’da en sık tekrarlanan ifade olan Besmele, Tevbe Suresi dışındaki tüm surelerin başında geçer ve “merhametli ve şefkatli Allah’ın adıyla” anlamına gelir. Böylesi bir kitabın asıl yönteminin korkutmak olduğu nasıl söylenebilir?

Tabi ki Allah, Kuran’da cehennemden de bahseder ve cehennemdeki korkunç azabı anlatarak ondan sakınmamızı ister çünkü Allah bilir ki insan pek çok şeyi ancak korkudan yapar. Dini korkutucu olmak ile eleştiren insanların hayatlarına baktığımızda pek çok şeyi korku ile (aile korkusu, öğretmen korkusu, polis korkusu) yaptıklarını ya da yapmadıklarını görürüz. Bu konuya verilebilecek bir örnek var ki son derece düşündürücü. Dini bir yasak olan içki içmek, ardından araba kullanılacağı durumlarda kanuni bir yasak halini de alıyor. İnsanların bu konudaki tutumları ise gösteriyor ki korkutmak öyle işe yaramaz bir yöntem değildir. Allah’ı korkutucu olmak ile eleştiren, hatta bu yüzden dini yasaklara uymadıklarını ima eden bu kişiler polisin korkutucu yönünü tamamen kabullenmiş ve içselleştirmiş görünüyorlar. Polisin yazacağı cezadan, ehliyetlerine el koymasından korkan bu insanların bu durumda içkilerinden fedakarlık ettiklerini, Allah’ın cehennemde olacağını söylediği azaba ise kayıtsız kaldıklarını görüyoruz. Yani polis korkusunun Allah korkusunu yendiği apaçık ortada. Polis çevirmelerinin yer ve saatleri uzun uzun tartışılıp atlatmak için yollar geliştirilmeye çalışılıyor, promili düşük göstermek için litrelerce su içmek, hatta kâğıt yemek yöntemlerine başvuruluyor. Yani korkutmak gereksiz bir yöntem değil, herkes polisten korkuyor ve atlatılamayacaksa içki keyfinden vazgeçilebiliyor ya da saçma yöntemlere yönelmeyi göze alabiliyor. Allah’ın bizi her an izlediği ve sonunda mutlaka hesaba çekeceği ise pek çoklarının aklına bile gelmiyor. O zaman sorun yöntemde değil de insanların kafasında sanki. Bu durum tabi şu ayeti getiriyor insanın aklına;

76-İnsan Suresi
27 Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.

Yazar : Nazlı

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website