Muhafazakarlık ve Dindarlık…

Bu yazı da kısaca muhafazakârlık kavramı, bu kavramın Kuran’da nasıl değerlendirildiği, bugün nasıl algılandığı ve dindarlık ile ilişkisine değinmek istiyorum. Muhafazakârlık kelimesi, korumak, muhafaza etmek, geleneği korumak veya tutuculuk anlamlarına gelmektedir. Günümüzde bunlara ilaveten muhafazakârlık kavramı dindarlıkla eş değer ya da ilişkili olarak kullanılmakta, muhafazakâr insan dendiğinde dinine bağlı insan anlaşılmaktadır.

Kuran’a ve Kuran’daki peygamberlerin hayatlarına baktığımızda ise peygamberlerin muhafazakârlık kaygısı taşımadıkları, tersine muhatap oldukları toplumda Allah’ın dinine aykırı bulunan geleneklere karşı mücadele ettiklerini ve bir nevi devrim yapmaya çalıştıklarını görüyoruz. Lut Peygamberin toplumunda gelenek haline gelmiş olan eşcinselliğe, Musa Peygamberin kendisini tanrı ilan eden Firavun’a karşı, İbrahim peygamberin putperestliğe karşı mücadele ettiklerini Kuran’da okuyoruz. Bu üç peygamber ve diğer peygamberlerin ortak mesajı Allah’ın varlığı, birliği ve O’na ortak koşulmaması gerektiğidir. Allah’ın tarih boyunca gönderdiği dinler ve peygamberler toplumdaki geleneklere ve alışkanlıklara toptan karşı olmamakla beraber; dinin prensipleriyle çatışan gelenek ve alışkanlıkların muhafaza edilmesine karşı çıkar ve bunların terk edilmesini ister.

Tekrar muhafazakârlık kavramının günümüzde kullanımına dönersek; günümüzde dindarlıkla eş değermiş gibi kullanılan muhafazakârlık aslında aileden, büyüklerden, cami hocasından kulaktan dolma bilgilerle, taklit ederek öğrenilen dindarlıktır. Kuran ise inananlara Kuran’ı okumalarını, anlamalarını, evren üzerine düşünmelerini ve Allah’a olan imanlarını bunların üzerine sağlam bir biçimde inşa etmelerini, aynı zamanda dini hayatlarını da Kuran üzerine inşa etmelerini istemektedir. Günümüzde anlaşılan dindarlık ise mezheplere dayanan, akla, sorgulamaya önem vermek yerine nâkile ve itaate önem veren Peygamberimizden sonraki yüz yıllarda uydurulmuş Kuran dışı kaynaklara dayanan mezhepçi din anlayışıdır.

Allah’ın gerçek dini olan Kuran’a dayalı İslam yerine mezhepçi, gelenekçi din anlayışının takip edilmesi ve savunulmasının da muhafazakârlık olarak adlandırılması hiç şaşırtıcı değildir. Kuran’da anlatılan muhtelif kavimler dine aykırı geleneklerini ve alışkanlıklarını nasıl ki atalarından devralmaları gerekçesiyle savunuyor, muhafaza etmeye çalışıyor ve peygamberlere direnç gösteriyorlarsa; bugün Kuran’daki gerçek din ve Allah’ın gerçek mesajı karşısında gelenekçi, mezhepçi kişiler ve gruplar da ne yazık ki aynı tepkileri vermektedirler.

Sonuç olarak öncelikle muhafazakârlık ile dindarlığın aynı anlamda olan ya da birbirini çağrıştıran kavramlar gibi kullanılmasının yanlışlığı açıktır. İkinci olarak gerçek inananlara düşen bir tarafa Kuran’ı ve gerçek dini koyup diğer tarafa da yaşamımızdaki ve toplumumuzdaki gelenekleri koyup; Kuran ile çatışan gelenekleri hayatımızdan çıkarıp atmak ve bunların dinen yanlışlığını da herkese anlatmaktır.


About the Author
Author

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website