Bazı Tarihçiler Peygamberimizin Sara Hastası Olduğunu İddia Ediyor, Doğru mudur?

Söz konusu iddia ilk olarak orta çağ batılı oryantalistler tarafından ortaya atılmıştır. Aslında hiçbir ciddi tarihçi hiçbir zaman bu görüşü savunmamasına rağmen, Türkiye’deki bazı ateistler bu iddiayı eserlerinde gündeme getirip ciddi bir iddiaymış gibi göstermişlerdir. İddia’nın tek temelli hadislerde geçen Hz. Muhammed’in vahiy alırken titrediği, üstüne ağırlık çöktüğü iddialarıdır. Ancak aşağıda detaylı bir biçimde inceleyeceğimiz gibi bu hadislerdeki iddiaları kabul etsek bile, Hz. Muhammed’in sara hastası olduğunu çıkarmak mümkün değildir. Söz konusu iddiaya kısaca şöyle cevap verebiliriz:

  1. Kuran’ın Allah’ın kitabı olduğunu gösteren tüm kanıtlar aslında söz konusu iddia için de karşıt kanıt teşkil ederler.
  2. Batılı bütün önemli İslam tarihçileri söz konusu iddia’yı reddetmişlerdir. Ünlü karşılaştırmalı dinler uzmanı başpiskopos Tor Andrae söz konusu iddianın temelsizliğine dikkat çekerek, ciddi bir bilim adamının bu iddiayı savunamayacağını söyler. Ünlü tarihçi Caesar Farah, söz konusu iddiayı ortaya atan oryantalistlerin, sara konusunda bilgisiz olduğunu, söz konusu tezin modern tıptan önce ortaya çıktığına dikkat çeker. Marksist oryantalist Maxime Rodinson da aynı kanaattedir, ona göre de bu tezin hiçbir bilimsel temeli yoktur. En önemli Hıristiyan İslam tarihçisi Montogomery Watt da söz konusu iddiayı çok sert biçimde eleştirir. Watt’a göre sara hastalarında zaman içerisinde fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklar gözlemlenir, ancak Watt’a göre Hz. Muhammed’te epilepsi hastalarında gözüken zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklardan eser bile yoktu. Watt’a göre Hz. Muhammed’in başarılı, siyasi ve yönetici kariyeri, insanları etkilemesi ve kurduğu medeniyet onun epilepsi hastası olmadığının önemli bir kanıtıdır. Watt’a göre bir sara hastası bunları başaramazdı. (Watt’ın analizinin detayları için bakınız: Watt, Montgomery(1961),Muhammad: Prophet and Statesman, Oxford University Press. S. 19)
  3. Önemli Müslüman Düşünür Fazlur Rahman Hz. Muhammed döneminde Mekke ve Medinelilerin sara hastalığını bildiklerini, ancak hiçbirinin Hz. Muhammed’in sara hastasın olduğu yönünde bir iddiada bulunmadıklarına dikkat çeker. Ayrıca Rahman’a göre, söz konusu iddianın dayatılmaya çalışıldığı hadisleri kabul etsek bile, rivayetlere göre Hz. Muhammed vahiy aldığı zamanlar hariç titrememiş, üstüne ağırlık çöktüğü hissine kapılmamıştır. Bu durumlar dolayısı ile 40 yaşında önce de görülmemiştirler. Bu ise açıkça Hz. Muhammed’in sara hastası olmadığını, rivayetlere dayatılarak böyle bir sonuç çıkarılamayacağını göstermektedir. (Fazlur Rahman’ın analizinin detayları için bakınız: Rahman, Fazlur(1979), Islam, University of Chicago Press. S.13)
  4. Buhari ve Müslim’de geçen bir hadis’e (Buhari, Merda 6, VII, 4 ve  Müslim, Birr 54, IV ) sara hastası bir kadın hz. Muhammed’i ziyaret etmiş, peygamberimizden yardım istemiştir. Hadis’te sara hastalığının bazı belirtileri geçmektedir. Buradan da açıkça görmekteyiz ki, hadis doğru olsun ya da olmasın, o coğrafya’da sara hastalığı ve temel belirtileri bilinmektedir. Peygamberin en azılı düşmanlarının bile böyle bir suçlamada bulunmaması Hz. Muhammed’in sara hastası olmadığının en güzel göstergelerindendir. Zira inanmayanlar Hz. Muhammed aleyhinde çeşitli fitne ve yalancı iddialar ortaya atmışken, sara hastalığını bildikleri halde, böyle bir suçlamada bulunmamaları manidardır.
  5. Sara hastaları nöbet geçirdikleri sırada bilincini kaybederler, ne yaptıklarını bilmezler. Halbuki hiçbir rivayette böyle bir durum bildirilmez, Hz. Muhammed vahiy alırken bilinçlidir. Dahası, sara hastaları nöbet sırasında ağızlarından köpük gelir, idrarını kaçırır, çoğu zaman dillerini ısırıp kanatırlar. Vücutları kaskatı kesilir, çoğu zaman nefes bile alamazlar. Hz. Muhammed’in böyle şeyler yaşadığına işaret eden ne ufak bir rivayet bile yoktur. Dahası gene düşmanları bile böyle bir durum bildirmemişlerdir. Şüphesiz ki peygamberimiz idrarını kaçırsa, ağzından köpük gelse elbette ki bu düşmanları tarafından gündeme getirilirdi. Sara hastaları sık sık yere düşüp bayılırlar, peygamberimizin böyle bir şey yaşadığın yönünde gene en uydurma kaynaklarda bile bir tane bile rivayet yoktur.
  6. Son olarak bu iddianın, felsefede Ad Hominem  (Kişiyi karalama safsatası) olarak bilinen mantık hatasını işlemektedir. Tarihsel olarak hiçbir şekilde tanı yapamayacağımız halde peygamberimizin sara hastası olduğu niçin iddia edilmektedir? Tabi ki Kur’an’ın Allah’ın kitabı olmadığını göstermek amacılığı ile. İyi ama kişiyi karalayarak bir iddiayı doğrulamaya ya da yanlışlamaya çalışmak mantıksal olarak Ad Hominem yanlışına düşmek demektir. Ad Hominem bir mantık hatası olmasının yanında, akademik bir ahlaksızlık ya da görgüsüzlük olarak da kabul edilir.

Sonuç olarak Hz. Muhammed’in sara hastası olduğu iddiası, hiçbir bilimsel ya da tarihsel temele dayanmadığı için bir iftiradan öteye gidemez. İşte bu yüzdendir ki günümüz oryantalistleri bile bu iddiayı reddetmektedirler. Nitekim Ad Hominem mantık hatası gibi ahlaki olmayan bir safsataya başvuranların akademik anlamda makul birileri olması zaten söz konusu olamaz.

 


About the Author
Author

Cabir Hayredin

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website