Kimleri Rabler Edindiğimizi Sorgulamaya Davet…

Kişilere Ait Öğretiler,Kişilerin kendi adlarıyla anılıp, etiketlenip adlandırılırlar. Sevgi – Aşk ve kardeşliği öne çıkaran öğretiler sorgulanmalı…” Sorgularken göreceksiniz ki; Ehli kitabın kendi kitaplarına yaptığı tahrifatlar bize de sirayet etmiştir.

” Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek. dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. De ki onlara: “Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı”
(2/111)

“Ha, Mim.
Kitabın indirilmesi, üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi Allah’tandır.
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkâr edenler, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir.
De ki: ‘Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru söylüyor iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin.’
Allah’ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha şaşırıp-sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler.
İnsanlar haşrolunduğu (bir araya getirildiği) zaman, (Allah’tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini tanımazlar.
Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o inkâr edenler kendilerine gelmiş olan hak için dediler ki: ‘Bu, apaçık bir büyüdür.’
Yoksa: ‘Kendisi onu uydurdu’ mu diyorlar? De ki: ‘Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz, Allah’tan bana (gelecek) hiç bir şeye malik (engel) olamazsınız. Sizin kendisi (Kur’an) hakkında, ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.’
De ki: ‘Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.’
De ki: ‘Gördünüz mü-haber verin; eğer (bu Kur’an,) Allah katından ise, siz de onu inkâr etmişseniz ve İsrailoğullarından bir şahid bunun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacak)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez.
İnkâr edenler, iman edenler için dediler ki: ‘Eğer O (Kur’an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden önce koşup-yetişemezlerdi.’ Oysa onunla hidayete ermediklerinden: ‘Bu, eski bir yalandır’ diyecekler.
Bundan önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa’nın kitabı var. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden önceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir kitaptır.
Şüphesiz: ‘Bizim Rabbimiz Allah’tır’ deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır.
(46/1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14)

Varoluşu görmek istedikleri yorumlayan kişiler ve onların eserlerinin takipçileri maalesef Vahylerin-Kur’anın ve Nebi- Resullarin çağrısının önüne sürekli geçirilmiştir. “Tarih tekerürden ibarettir”…

Arabi,Hallacı, Nakşi, Mevlevi, Bektaşi, Nursi, Geylani, Rıfai vs vs…Kişilerin öğretileri, kitapları ve günümüze yansıyan oluşumları Kur’anın rehberliğinde sorgulanmalı. Bu üstadların takipçileri, kendi üstadlarını kurtulmuş (varoluşun sırlarını çözmüş) Hakikat mertebesinin en üst basamaklarına postalamış/ Ne hikmetse postalarken kendi Tanrılarını atayanlar gibi kendi üstadlarını istedikleri mertebelere postalamış-atamış, Üstadlarını da kendilerini kurataracak kişiler olarak tayin etmişlerdir. Tıpkı Ehli kitabın Hz. İsayı Tayin edip, postaladıkları gibi…Günümüzde de Hz İsanın tekrar gelip kendilerini (kurdukları zulum düzeninden) Kuratarmaya geleceğine inandıkları gibi…

Hesap günü gerçekleşmeden Üstadlarını cennete postalayan kişiler körler , sağarlar birbirini ağarlar durumunu sergilediklerini neden fark etmezler! Neden kurulan düzenin takipçileri kendilerini de Kurtulmuş olarak görmek isterler…

“Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve onların hiçbir yardım göremeyecekleri o günden sakının!”
(2/123).

“Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. onların O’ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı.
( 6/51)

Sealam ve Dua ile.


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Leave a reply

Name (required)

Website