Kişilere Ait Öğretiler,Kişilerin kendi adlarıyla anılıp, etiketlenip adlandırılırlar. Sevgi – Aşk ve kardeşliği öne çıkaran öğretiler sorgulanmalı…” Sorgularken göreceksiniz ki; Ehli kitabın kendi kitaplarına yaptığı tahrifatlar bize de sirayet etmiştir. ” Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek. dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. De ki onlara: “Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı” (2/111) “Ha, Mim. Kitabın
(daha&helliip;)
Yüzdesel olarak tam bilemesem de dünya nüfusunun büyük bir kısmı Allah’a inanmaktadır. Bu da beraberinde cennet ve cehennem inançlarını getirmektedir. Cennet inananlar için bir ödül, cehennem ise ceza yeridir. Peki insanlar işledikleri suçların cezasını sadece öldükten sonra ahirette mi çekerler? Yoksa bu dünyada da onlar için bir ceza var mıdır? Bu dünyada işlenen günahlar/suçlar cezasız kalır mı? Aslında bu soruyu
(daha&helliip;)
Ey iman edenler iman edin! Peki neye?: Ey mü’minler! Allah’a, Resulü’ne, Resulü’ne indirmiş olduğu Kitab’a ve daha önce indirilmiş kitaplara iman ediniz. Kim Allah‘ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse koyu bir sapıklığa düşmüş olur. Nisâ / 136 İman esaslarımızı anlatan bir ayet! Neye iman edecekmişiz? İnananlar olarak: -Allah’a -Meleklere -Kitaplara -Peygamberlere -Ve Ahiret Gününe Ekleme, eksiltme yapmadan
(daha&helliip;)
Bugün sizlere, belki hiç aklınıza gelmeyen bir konuyu, düşünmenize vesile olmak istiyorum. Camide namaz kılanlar bilir, öğlen ve ikindi namazlarında yani gündüz namazların farzını kılarken imam, sesli olarak ayetleri okumaz, ama gece namazları yani sabah, akşam ve yatsı namazların ilk iki rekâtında, yüksek sesli okuyarak namazı kıldırır. Peki, bu fark nedendir diye hiç düşündünüz mü? Bizler Kur’an ayetlerini ve İslam
(daha&helliip;)
Kulağa hoş gelen- Toplum ’un belleğine yerleşmiş klişeleşmiş sözler vardır. Çoğu zaman bu sözlerin nelere sebebiyet vereceği nasıl bir algı meydana getirdiği konusu üzerinde pek kafa yormayız. Bir sözün Toplum tarafından kabul görmesi sözün eleştirilemez olmasına sebebiyet vermemeli. Bilimsel olarak araştırılması gereken konuların başında, neden-niçin-nasıl her çağ kendi bilimsel- teknoloji birikimi ve algısıyla kendi çağını yansıtan kültürler-yaşantılar-algılar meydana getirir. Neden
(daha&helliip;)
Ne de kolay söyleniyor dilde “lâ ilahe”. Öyle yormadan kolayca çıkıyor ağızdan. Sahi bu kadar kolay mı lâ diyebilmek. Müzikteki la sesini tutturmaktan daha mı kolay? Peki bizim “lâ” mız peygamberinkiyle aynı mı? O lâ dediğinde ortalığı bıçak kesen neydi? El Emin’lerini mecnuna, sihirbaza çeviren bu lâ değil miydi? Müslümanla, kafirin, müşriğin arasını ayıran bu lâ değil miydi? Lâ diyebilmek
(daha&helliip;)
Allah ile Saptırmanın, kökeninde yatan sebepleri çok farklı açılardan değerlendirmek mümkündür… İzin verirseniz, Kur’an okudukça ve kadim “düşünce çatılarını” araştırdıkça ve bu düşünce çatılarının altında yatan sebepleri irdeledikçe edindiğim, bakış açımı paylaşmak istiyorum. Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah’ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı,
(daha&helliip;)
Hiç düşünmediniz mi; “OKU!” diye emredenin, birgün “OKUDUN MU?” diye soracağını! Korkmayın korkmayın size değil; Siz nasılsa iman ettiniz bihaber, içinde ne yazdığını bilmeden, merak etmeden, anlamadan. Hem de hep huşu içinde okudunuz akustik tınıları tam ve mükemmel… Okudunuz hep türbelere, kabirlere, cenazeye. Sık sık da okuyup üflediniz evinize, işyerinize, çoluğunuza, çocuğunuza, kimi zaman da pirince, tuza, suya, şekere. Okudunuz
(daha&helliip;)