Müminler İçin Şifa ve Rahmet

 

Haluk Gümüştabak abimin ‘’İsra Suresi 81. Ayetten Alınması Gereken Dersler’’ başlıklı yazısını okuduktan sonra Haluk abinin yazısının asıl konusu dışında, 17.İsra Suresi: 78-79-80-81-82. Ayetlerini benim nasıl anladığımı paylaşmak istedim.

İsra 78. ve 79. Ayetlerin meallerini yazımda paylaşmıyorum, onları farklı kişilerin meallerinden sizin bakıp değerlendirmenizi rica ediyorum. Ben Arapçayı çok iyi bilmiyorum. Ama mealinden şüphelendiğim bazı Ayetleri kelime-kelime araştırmaya çalışıyorum ama bundan daha çok diğer Ayetlerin mealleriyle destekleyerek açıklamayı, kendim için şimdilik daha uygun görüyorum. Bu ayetleri de bu yöntemle anlatmaya çalışmak istedim. Zaten Allah’ın Ayetlerini tekrarlamasındaki bir sırrın da bu olduğu kanaatindeyim.

”İsra 78”Ayeti  ile alakalı meallerde bazı farklılıklar var. Kimisi salat kelimesi geçtiği için namaz kılmaya, kimisi de Kuran kelimesi geçtiği için okumaya işaret etmiştir veya her ikisine birden. Sonuçta namaz kılarken de Allah’ın ayetlerini okumaktayız. Peki ya bütün ayetleri ezbere bilmiyorsak veya biliyor olsak bile, okurken anlamlarını anlayamıyorsak?

 

19. Sure (Meryem Suresi), 58. Ayet :
İşte bunlar, Adem’in ve Nûh ile beraber bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.

32. Sure (Secde Suresi), 15. Ayet
Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 113. Ayet
Onların hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.

 

Öyle ise Ayetler ister secdeye kapandıktan sonra, ister secdeye kapanmadan (namaza durmadan) okunsun, önemli olan Ayetlerin getirisinin içimize (kalbimize) nüfuz etmesi ile alakalıdır. Yani anlamamızdır. Hakkıyla anladıktan sonra boyun eğmek kaçınılmazdır. Kitap ehlinin de bir çoğu bu ayetleri ezbere bildiği ve anladığı için secde de rahatlıkla okuyabilmektedirler. Allah’ım benim gibi isteyipte bu şekilde yapamayanlara, secdede iken Ayetlerini okuyup en doğru şekilde anlamayı nasip etsin İnşaallah.

”İsra 79” Ayeti ile alakalı meallerde de farklılıklar görülmekte.  Yine bu ayetle alakalı değişik mealleri, siz kendiniz araştırın diye bir mealle sınırlandırmak istemiyorum. Doğrusunun bu olacağını düşündüğüm için. ”Geleneksel anlamda bilinen, bu ayetin Peygamber efendimize has, fazla bir ibadet olan teheccüd namazına işaret ettiğidir”. Bazıları da nafile namazı demektedir. Nafile gereksiz anlamındadır.  Aslında Ayet kapsamında zorunlu olunmayan dersek daha doğru olur. ‘’Teheccüd’’ kelimesinde takıldım ve sanıyorum takılan sadece ben değilim.

Benim penceremden ne anladığıma gelirsek: Allah bizim üzerimize farz kılmadan, böyle bir ibadet yolu göstermekte ve amacının da yeniden dirildiğimizde iyi bir şekilde karşılanmamız ya da iyi bir makama sahip olabilmemiz için bir yol olarak, İsra Suresi 80.-81. Ayetlerde de bize buna ulaşmamız için öğrettiği kelimeler, ‘’Deki’’  başlığı altında verilmiştir diye düşünüyorum.

Allah Hz. Adem’e de tövbe etmesi için kelimeler öğretendir.

 

2. Sure (Bakara Suresi), 37. Ayet
Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.

 

Allah’u Teala Kuran okumaya başlamadan önce söylememiz gereken kelimeleri de bize öğretmiştir ki, şeytanın vesvesesinden bizleri korusun.

 

16. Sure (Nahl Suresi), 98. Ayet
Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

 

İsra 80.-81. Ayetlerindeki  kelimeler, bizleri  daha doğrusu diğer vakitlerde normal ibadetlerini yapan, geceleri de uyanarak, secdeye kapanarak, ibadetlerine devam edenlerin makamını yükseltmek için öğretilen kelimeler olabilir mi?

17. Sure (İsrâ Suresi), 80. Ayet
Deki: “Rabbim! Doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. Beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”

17. Sure (İsrâ Suresi), 81. Ayet
De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkumdur.”

17. Sure (İsrâ Suresi), 82. Ayet
Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

 

Kısacası bana göre geceleri de zorunlu kılınmadığı halde ibadete devam eden müminlere, bir lütuf olarak bu kelimeler verilmiştir. Batıl, Allah’ın ayetlerine inananlara, araştıranlara ve uygulayanlara göre yok olmuştur. Batılın herkese göre yok olacağı günde yakındır. Peki bu müminlerin salihlerden olması için diğer yapması gerekenler?

 

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 113. Ayet
Onların hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.

3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 115. Ayet
Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.

 

Salihlerden olmak… Birde biraz daha farklı bir Ayetle durumu ele alalım, Mümin gibi davranmaya çalışmak ya da gösteriş yaparak insanları kandırmak…

4. Sure (Nisâ Suresi), 108. Ayet
Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da Allah’tan gizlenmezler. Halbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını kuşatmıştır.

Bu Ayette anlatmak istediğim noktaya çok iyi bir işarettir aslında. Allah’ın lütfu müminlere o kadar çok ki geceleri kurması gereken sözleri bile müminlere Kuran’la öğretmiştir. İnsanları bu acizliğinden de korumuştur. Müminleri bu konuda da eksik bırakmamıştır. Zaten inanıyormuş gibi davrananların da kendi başlarına kaldıklarında, bu kelimelere ihtiyaç duymayacağı da bellidir. Bazı zalimler Allah’ın razı olmayacağı sözleri kurarken, Müminlerin Allah’ın öğrettiği bu kelimeleri inanarak ve anlayarak, zikreder ve tespih ederse, İsra 82.  Ayette ‘’ Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.’’ Sözü bizim için biraz daha anlam kazanır.

20. Sure (Tâhâ Suresi), 130. Ayet
O halde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.

Bunlar, belirttiğim gibi bu ayetlerden ‘’benim anladığım’’  şekliyle izahıdır. Ben kesin bir delil üzere değilim, apaçık delil olan Kuran’dan anlayabildiğim üzereyim. ‘’Allah’ım bizleri Ayetlerini en iyi şekilde anlayan ve o dosdoğru yoluna ilettiği kullarından eylesin inşallah.’’


About the Author
Author

sonerizgi

Comments (2)
Leave a reply

Reply to sonerizgi Cancel reply

Name (required)

Website