“Yedek İlahlar evliyası-dostu (diğer adıyla şeytan evliyası) Allah ile kul arasında aracı yapılan, Allah’a yaklaşmada yardımcı oldukları varsayılan (Zümer-3 ) Allah katında şefaatçi oldukları ileri sürülen
(Yunus-18) şüreka türünün en belirginlerinden bir zümrenin adıdır. Halk dilinde bunlar çeşitli fırka,
cemaat, tarikat adlarıyla anılmaktadır.. Bilinmesi gereken, bunların Allah ile kul arasında komisyonculuk faaliyeti yürüttükleridir. ” Sayın Öztürk, bunların özelliklerini ve amaçlarını ise şöyle özetlemektedir.
1-Dini Kur’an dışına çekmek.
2-Kur’an dışından haram ve helaller edinmek.
3-Kur’an dışında eleştirilmez kitaplar, risaleler kabullenmek.
4- Hz. Muhammed dışında eleştirilmez kişiler (efendiler, üstadlar, hazretler) kabul etmek.
5- Şiddet, tehdit, baskı, komplo, kandırma, yalan, hile, ikiyüzlülük gibi Yezidi politikalar yürütmek.
6- Dine hizmet, muhafazakarlık, mukaddesatçı nesil yetiştirmek vs. yaftalarıyla sürekli dünyalık
toplamak. (Makam, mevki, servet sahibi olmak) Bu dünyalığın daha ileri boyutlara çıkarılması için
gerektiğinde Haçlı emperyalistlerle (ve siyonist Yahudilerle) işbirliği yapmak. Bu işbirliğini “dinler
arası diyalog”(küreselleşme-globalleşme) gibi cazip adlar altında perdeleyerek, Haçlılarla kurduğu
çıkar ve siyaset birliğine insanlığa hizmet havası verip dindaşlarına ve ülkesine ihaneti hizmet diye
pazarlamak..
7- Kendisi dışındakileri, özellikle kendisine sorun çıkaranları ‘kafir, zındık, reformist, sünnet
düşmanı’ gibi tarih boyunca tüm din sömürücülerinin kullandığı ithamlarla karalamaya çalışmak.
8- ‘Gaye, vesileleri mubah kılar’ putperest mantığıyla sürekli yalan söylemek, iftira etmek, çamur
atmak. (Komplolarla kişileri ve kurumları itibarsızlaştırmaya çalışmak, zülmetmek. )
9- Sünnet adı altında sürekli biçimde Arap-Emevi-Bedevi örflerini din diye topluma pompalamak.
10- Kurtarıcı Mehdiler geleceğini, hocaefendilerinin bunlardan olduğunu söylemek, bu konuda Haçlı
emperyalistlerle işbirliği yaparak Hz. İsa’nın gelecek ‘baş mehdi’ ilan edip müslümanları onun
çevresinde toplanmaya çağırmak.
11- Allah’a ve peygambere vekillik kurumuna dönüşen halifeliği, hilafet makamını dinin bir gereği
gibi göstermek. Halkın raiyyeleşmesine engel olan yönetimle ilgili Kur’an’ın temel buyrukları;
demokrasiyi, cumhuriyeti, laikliği saf dışı etmek, bu yolla siyasal çıkarlar peşinde koşan Haçlı
emparyalistlerle çeşitli işgal projelerinin hayata geçirilmesinde beraber çalışmak… … …
Şeytan evliyasının tüm bu Kur’an dışılıkları örtmek için kullandığı tek şey vardır. Halkın bilgisizlik
veduygusallığını sömürmek.. (Cahil dindarları istismar etmek, samimi inançları sömürmek şeytan
evliyalasının ana sermayesidir. )”
Saygıdeğer kardeşlerim!
İslam, sadece Allah’a teslim olmaktır. Dinciler bunu, iktidarlarının yaşaması, çıkarlarının
devamı için iktidarı, saltanatı elinde tutanlara teslim olmak şekline dönüştürmüşlerdir.
Dindar, Allah için, Allah’ın rızasını, hoşnutluğunu kazanmak için ihlas ile iş yapar.
Dinci ise Allah adını kullanarak kendisi için, kendi menfaati, itibari, çıkarı için iş yapar.
Samimi dindarların inançlarını ve ülke kaynaklarını sömürür.
Dinci, gerçek dini, İslam’ın hükümlerini dışlayarak, onun yerine çıkarlarına uygun din
anlayışını egemen kılmak ister. Bunun Kur’an’daki adı şirktir. Günlük hayattaki adı da dinciliktir…
Allah’ın otoritesi yerine kendi otoritesini tesis etmeye çalışan ve halka baskı yapan, zulmeden, sömürgeci, saltanat servet düşkünü yöneticileri Kur’an, “Firavun” ile sembolize etmiştir.
Tarih boyunca ve günümüzde Allah’ın indirdiğiyle, Kur’an hükümleriyle hükmetmeyen kendi çıkarlarına uygun din anlayışını egemen kılmak isteyen, dini saltanat ve sömürü; zulüm ve baskı aracı yapmak isteyen, dinciler, siyasi akımlar, teokratik dikta temsilcileri, heveslileri ve destekçileri hiç şüphesiz Firavun’un izini takip eden kafirlerdir, zalimlerdir, fasıklardır.
Fasık: Allah’ın hükümlerine aykırı davranan, günah işlemekten çekinmeyen, doğru yoldan ayrılan demektir.
“Allah`ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin, zalimlerin, fasıkların ta kendileridir.. ”
(Maide – 44, 45, 47)
Kur’an’da, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen, Firavun’un izini, yolunu takip eden yöneticilere itaat ve biat eden toplumların da ayni şekilde fasıklar-doğru yoldan ayrılanlar olarak nitelenerek cezalandırıldıkları bildirilmektedir.. (Zuhruf- 54, 55 Hud-59)
Saygılarımla,
Vedat Akbaşak..