Kırık Cam Teorisi…

Geçmişte yapmış olduğumuz bir algı kırıklılığını “Kırık cam teorisi” üzerinden değinmek ve sizinle paylamak istiyorum.

Filozof / ilahiyatçı,  farkı / ayrımı var mı?

Akılla/ sezi, farkı varda ayrımı var mı?

Dengeli olmak / mizanı korumak ne demektir.

Akılla elde edilen ilimi,  kalple elde edilen seziyi birbirinden ayırmak mümkün mü?

Akılla/bilinçle,   anlama, öğrenme ve bilme yetilerimiz,  kalple tasdik edildiğinde bizi “aklıselim” bir kul yapıyorsa ve bu durum davranışlarımıza da yansıyorsa yani selamete/barışa/ferahlığa/iç dinginliğine ulaşmış fertlerden meydana gelmiş medeni/refahı yüksek bir toplum oluşuyorsa bu ikisini bir birinden ayırmak mümkün mü?

Rabbimiz,  birçok ayetinde düşünmemizin/akletmemizin önemine vurgu yaparak, ayrıca “tedebbür” kavramıyla da geçmişe bakıp ileriyi planlamayı /basiretle görerek / tedbir üretebilme yetimizi de harekete geçirmemiz gerektiğini öğretir. Mükemmeliyetçilik-kusursuzluk hastalığına yakalananları da uyarır. Yani atam-dedem-şeyhim-hocam-bilim adamı vs böle diyor diye tüm SÖZLERİ DOĞRUDUR-TEZLERİ SORGULANAMAZ diyen zihniyetler de uyarır.  “Ya atalarımız doğru yolda değilse iyiye ve doğruya ulaşamadılarsa…      Onların yaptıkları onları bizim yaptıklarımız bizi bağlar…

Bilimde,  teori üretmek ister kabul edelim,  istersek etmeyelim önce seziyle-akılla başlar ve deneme yanılma yöntemiyle/deneysel /tekrarlanan sonuçlarla somutlaşır. Filozofu ilahiyatçıdan. Akılla sezgiyi birbirinden ayıramayız. Varoluş gayesini sorgulayan herkes kişidir-bireydir-insandır…

Din bilimleri ayrı şey söylüyor tabiat bilimleri ayrı şey söylüyor tartışmaları geçmişten süregelen tam bir çıkmazdır. İşte “Kırık cam teorisi”  tamda burada devreye giriyor birileri akılla seziyi ve kavramsallaştırılan filozofu/düşünen insanı ilahiyatçıdan ayırmış sonra “ayıkla pirincin taşını” durumu söz konusu olmuş…

Hadid 27
Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem’in oğlu İsa’yı da onların ardınca gönderdik. Ona İncil’i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Bir bid’at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır

Tövbe 31
Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah’tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah’tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.

A-li İmran 64
De ki:   “Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: Allah’tan   başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ı   bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim.” Eğer yüz çevrilirse şöyle söyle:   “Tanık olun, biz müslümanlarız/ Allah’a teslim olanlarız.”

A-li İmran 80
Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez.Siz, müslümanlar haline geldikten sonra inkarı mı emreder size?

Fatiha 2
” Hamt, âlemlerin rabbi Allah’adır.”

A-li İmran 8
“Ey Rabbimiz!Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla.Sen, yalnız sen Vahhab’sın, bol bol bağışta bulunansın.”

A-li İmran 51
“Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O’na kulluk edin.İşte bu, dosdoğru bir yoldur.”

 


About the Author
Author

MuruvvetCaliskan

Leave a reply

Name (required)

Website