Lanetlenmiş Ağaç

“Şeytanın ve Ademin Tefsiri”

Allah, Adem’e “şu ağaca yaklaşma” emrini verdi… Şeytan emrin farkında ve dosdoğru yol üzerinde oturuyordu… Şeytan emri yok saymadı… Adem de emri yok saymadı… Adem emrin nedenini merak etti… Adem emrin nedenini bulamasa bile orada bir gerçek olduğuna emindi önce… Adem’in emri yorumlayacak aklı da vardı… Oysa emir ve içinde geçen ağaç sadece bir fitneydi… Allah’a iyi niyet güdenle kötü zan biçeni ve dolayısıyla sadık olanla olmayanı ayırmak için…

Adem’in aceleci merağını gören şeytan emri alıp Adem’e “senin düşünmene gerek yok, sebebi budur” diye tefsir etti… Ama şeytanın açıklaması Allah hakkında “kötü zan” içeriyordu… Adem kendisi anlamaya çalışsa Allah hakkında “iyi zan” ile Allah’ın gerçek iradesini bulabilirdi… Şeytan’ın tefsiri,  Allah’ın Adem’i kendisinden uzak tutmak için ona kötülük irade ettiği yönündeydi… Senin sonsuz bir hayata kavuşmanı ve melek olmanı istemiyor dedi… Eğer emri Adem tefsir etseydi, Allah’ın kendisini koruyup gözetmek için bu emri verdiğini ve kendisi için iyilik irade ettiğini anlardı…

İzdüşümüne gelince…

Şimdi Kuran var… İçinde tevhid temelinde ve kapsamında kendini tekrarlayan birçok öğüt ve misal var… Eğer şeytan tefsir ederse Allah hakkında “kötü zan” içeren birçok netice çıkarır… Eğer sen tefsir edersen Allah hakkında “iyi zanla” birçok netice çıkarırsın…

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; Allah sana azap diledi, herkese kabir azabı verecek, sorgu melekleri gelip kafana tokmaklarla vuracak, börtü böcük gelip azapla hepinizi yiyecek der. Sen, Allah hakkında iyi zanla tefsir edersin; kabir azabı da neymiş, sadece zalimlere cehennem, O’na güvenip de iyi işler yapanlara ise cennet verecek dersin.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; orucunu bozarsan 61 gün cezası var der. Sen, iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın gününe gün tutmanı öğütlediğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; senelerce kılmadığın namazları kaza etmen gerektiğini, her gün defalarca rükûlar (rekât) etmeni söyler. Sen, iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın namaza kaza şartı koymadığını ve dünyaya dalıp da unutmaya yüz tutmaman üzere vakitlenmiş olarak, onu tesbih etmeni istediğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; yabancı ve gırtlak yapına uymayan bir dille ve özellikle anlamadan okumanı tavsiye eder. Sen iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın kendi dilinde ve anlamak üzere okumanı istediğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; senin aklını kullanmanı istemiyor, kullanırsan günaha girersin der. Sen iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın, bize aklımızı, gözümüz ve kulağımız gibi kullanmak üzere verdiğini ve ısrarla kullanmamız gerektiğini hatırlattığını görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; zorlaştırdıkça zorlaştırır. Sen iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın kolaylaştırdıkça kolaylaştırdığını görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; ölümden korkutur. Sen iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olan Allah’ın verdiği ölümün nimet olduğunu görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; Allah hepinizi cehenneme tıkacak, sizi ancak başka şefaatçileriniz kurtaracak der. Sen iyi zanla tefsir edersin; bütün şefaatin Allah’ın olduğunu, O’ndan başka kimsenin şefaatçi, kurtarıcı olmadığını görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; Allah adeta bir zalimmiş(!) de başkaları sana karşı daha merhametli imiş gibi gösterir. Sen iyi zanla tefsir edersin; en merhametli olanın Allah olduğunu görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; din günü birçok sahip olduğunu söyler. Sen iyi zanla tefsir edersin; din gününün tek sahibinin Allah olduğunu görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; Allah’a ulaşabilmek için birçok kişiden (alimden, hocadan, evliyadan, peygamberden, ölüden, hükümdardan, tarikattan ve ne kondurabilirse) torpil ve yardım gerekir der. Sen iyi zanla tefsir edersin; sadece Allah’tan yardım dilenmesi gerektiğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; şu yol doğru yoldur bu yol doğru yoldur ötekisi de doğru yoldur diyerek sana birçok sözde sırat-ı müstakimler gösterir ve buna rahmet diyerek, o saydığı yolların kuldan sahiplerinin ancak seni oraya sokabileceğini zannettirir. Sen iyi zanla tefsir edersin; dosdoğru yolun sadece Allah’ın gösterdiği olduğunu ve O’ndan istemen gerektiğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; seni fakirlikle korkutur, nimetlenebilmen için birilerinin kölesi olmaya gönderir. Sen iyi zanla tefsir edersin; dünyevi korkuların geçiciliğini anlar, nimeti de ilmi de Allah’ın verdiğini görürsün.

Şeytan, Allah hakkında kötü zanla tefsir eder; dosdoğru yolda olanı sapık, deli, dinden çıkmış gösterir ve insanlar nezdinde kınar. Sen iyi zanla tefsir edersin; insanların çoğunun yanlış yolda olduğunu görür ve insanların değil Allah’ın seni kınamasından çekinirsin.

İşte benim gördüğüm lanetlenmiş ağaç, bu şeytanın soyudur. Hep kötü meyve verir, zora sokar. Ateşte doğar, cehenneme biter. Dallarındaki tomurcuklar şeytan başları gibidir. Yersen onunla gıdalanırsın. Doğduğu yere ait olursun.

İyi meyve veren ağaç ise, o şeytana uymayacak olan insanların soyudur. Toprakta doğar, gökyüzünden inen suyla can bulur, cennete biter. Dallarında ne nimeti arzuluyorsan ondan vardır. Yersen onunla gıdalanırsın. Doğduğu yere ait olursun.

İçimizdeki şeytanı ve dışımızdaki şeytanları tanıyalım. Onlar ateş gibi yakıyorlar ve canımızı acıtıyorlar. Zehir gibi tadları var. Oysa Allah topraktan yarattığı bizi Kuran’la serinletiyor ve ayağımızın altındaki toprağa da her gün tonlarca su yağdırıyor. Hem manevi, hem maddi.

Kimisi şu metaforlu anlatımı masal sayabilir. İster inanın ister inanmayın, O’nun varlığını reddediyor bile olsanız, Allah size yine de öğütler verir. İyi zanla bakan “işittik ve itaat ettik” der. Kötü zanla bakan “işittik ve isyan ettik” der. Kimisi ise ümmi gelir ümmi gider, her söylenene inanır ve meçhule giden bir gemiye biner.

Kimisi kör gelir kör gider, hiçbir şeye inanmaz. Kimisi sağır gelir sağır gider, işine gelenden başka bir şeyi duymaz. Kimisi kendi kokusundan, cennetin kokusunu bile alamaz. Gözünü kullanmak istemeyenin göze, kulağını kullanmak istemeyenin kulağa, koku almak istemeyenin burna ihtiyacı yoktur. Aklını kullanmayanın da akla ihtiyacı yok demektir. Ha bir insan olmuş ha bir taş! Ha bu hayatta, ha diğerinde!

Herkes kendini bilir. Herkes kendi istediğini “ol”ur. Neyi istiyorsa ona ulaşmayı dava edinir. İsteyen Kuran’ı anlamak için okur, onu dava edinir. İsteyen Kuran’a iman ettiğini zannederken Kuran’ın üstüne geçmişten beri yığılıp uydurulan ve yeni yeni uydurulmaya da devam eden dinleri yol edinir. İsteyen kendi tutarsızlığını Kuran’a vurup Kuran’ı reddeder, öte hayatta olasılığını bile sıfırladığı karşılığı beklemez. İnanmak istemeyen, yasayı da müjdeyi de reddeder. İman etmek isteyen ikisinden birden emin olma peşine düşer. İşte benim gördüğüm, bu ikisi birden Kuran’ın içindedir. Dışında arayan sadece olayın farkında değildir, habersizdir. Yine de herkes kendi bilir. Dinde zorlama yok.

Biz Allah’ın rızasını öncelesek de en merhametli olan Allah öte hayatta bize cenneti vaat ediyor. Her şeye ve tüm bu olumsuzluklara rağmen isterim ki biz o cenneti dünyada da kurmayı dava edinelim. İster inansın ister inanmasın, birlikte yaşadığımız insanlarla belki de bu dünyayı da huzur ve barış yurduna çevirebiliriz. En azından bunu hayal edebiliriz. Güzel taraflarından bakabiliriz şu mavi/yeşil cennete. Biz bunu burada dava edinmezsek öte taraftakine talip olmak hazıra konmak istemekten farklı değil.

Selamlarımla…

www.kalemzade.net

twitter.com: @kalemzade


About the Author
Author

kalemzade

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website