söze sığınırlar “Eğer Allah dileseydi bizi zengin ederdi ve bizde sadakalrımızı
verirdik. ”. Allah buna ayetlerinde çok güzel bir cevap vermiştir.
Onlardan kimi de: `Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka
vereceğiz ve salihlerden olacağız` diye Allah`a ahdetmiştir.
Onlara kendi bol ihsanından verince ise, onunla cimrilik yaptılar ve yüz
çevirdiler; onlar böyle sırt dönenlerdir. Tevbe Suresi 75-76
İçinde bulunduğumuz zamanda bazı insanlar derlerki keşke bizde peygamber
zamanında yaşasaydıkta onunla cihad etseydik. Ama aynı insanlar toplumdan,
ailelerinden, arkadaşlarından ve sevgililerinden gelen en ufak bir tepkiyle dini
yaşamaktan vaz geçerler. Nasıl oluyorda insanlar ufak bir tepkiden
korktuklarında Allah’ın dinini yaşamıyorlar anlamak mümkün değil.
Nihayet, Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp
durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük
yerleştirdi. Tevbe Suresi 77
Etrafımıza baktığımızda insanların genellikle ibadetlerini ertelediklerini
görürüz. Örneğin namaza başlama konusunda ilerki yıllarda yapacaklarını
söylerler. Siz hiç etrafınızda genç yaşta Hacca gitmeyi düşündüğünü söyleyen
birine rastladınız mı?
İnsanlardaki bir ilgiçn düşüncede şudur; “Hacca döndüklerinde kadınların
kapanması gerektiğini, erkeklerin sakal bırakmasının gerektiğini ve en önemlisi
artık günah hiç bir şey yapmamaları gerektiğini düşünürler. ” Oysa Hac Allah’ın
emirlerinden birisidir. Öncesinden nasıl yaşanıyorsa ondan sonrada öle
yaşamalıdır. Hayata önemli bir değişiklik olmaz tek değişiklik emirlerden biri
olan Hac’ın yerine getirilmiş olmasıdır. Öncesinde de sonrasında da Allah’ın
emirlerini, ibadetlerini yerine getirmekle hükümlüyüz. Kapanma ve sakal gibi
konularda Allah’ın sınırları ve emirleri bellidir. Bu hacdan evvel de sonrada
aynıdır.
İnsanların genelde din adına yaptıkları uydurmalarda buna benzemektedir. Yakın
zamana kadar Kuran evlerde bohçaların içersinde kırk kat sarılarak tozlu
raflarda dururdu. Kuran okumak için abdest alınması gerektiği söylenirdi.
Toplumun Kuran okumaya başlamasıyla bunların gerçek dışı olduğu Kuran’la
ilişkisinin olmadığı ortaya çıktı. İnsanların kelamı ile Allah’ın kelamı
ayrılmalıdır. Kuran okumak bunun için çok yararlı olacaktır.
İnsanlar din için yaptıkları uydurmaları sadece insanları dine daha
yakınlaştırmak için yaptıklarını ve bunun bize bşr zararı olmadığını söylerler.
Örneğin midye karides yemeseniz ne olurki diyerek kendilerini haklı ıkarmaya
çalışmışlardır. Oysa burada Allah’ın sınırlarından çıkıp başka sınırlar çizmeye
kalkmışlardır.
Allah bize hangi yiyeceklerin haram olduğunu açıklar bunun dışındakiler helaldir
der. Bu sınırları değiştirmek Allah adına yalan söylemektir ve bunun vebalide
çok ağır olsa gerek.
Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah`tan başkası adına kesileni haram
kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna buna haksızlık ve tecavüze
gitmeden yemesinde kendisi için günah yoktur. Allah çok affedici, çok
merhametlidir. Bakara Suresi 173
Ölen bir kişinin ardından duada edilir, onun için mezarına da gidilir. Allah
inanmayanlar için dua etmeyin der.
Onlardan ölen birinin namazını hiç bir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü
onlar, Allah`a ve elçisine (karşı) inkâra saptılar ve fasık kimseler olarak
öldüler. Tevbe Suresi 84
Çöl Arapları; küfür, parçalanma/ikiyüzlülük yönünden daha şiddetli; Allah`ın
resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah
Alîm`dir, Hakîm`dir.
Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme
sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların
başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir.
Çöl Araplarından bazıları da Allah`a ve âhiret gününe inanır, harcadığını Allah
yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesîle edinir. Dikkat edin! O
harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesîlesidir. Allah onları
rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. Tevbe Suresi
97-98-99
Yukardaki ayetlerden anladığımız bir diğer durumsa bir toplum toptan iyi yada
toptan kötü diyemeyiz. Çok kötü toplumlar içersinde iyiler olduğu gibi çok iyi
toplumlar içersinde çürüklerde çıkabilir.
Sunni inancına göre peygamberin soyundan olmak herşeyi bitirir. O kimselerin
sözü doğrudur, onlardan hiç kimse yalan söylemez hepsi gerçek doğru müslümandır.
Onların kuşaklar sonrası bile aynı soydan geliyorsa dedikleri ve yaptıkları
doğrudur.
Şiişiğe görede 12 imam vardır bunlar peygamberden sonradır. Onların her
dedikleri ve yaptıkları doğrudur onların yolunda gidilmelidir.
Sunni bir diğer inanca görede peygamberi uzaktan gören biri dahi mühacir ve
ensar grubundadır, onlarında sözüne güvenilmekte ve hepsinin peygamberin en
yakınlarından olduğu söylenmektedir.
Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa
iyice alışmış olanlar var. Sen (Hz. Muhammed) bilmezsin onları. Ama biz biliriz
onları. İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.
Tevbe Suresi 101
Kuran’da ise bir insanın inanmasının peygambere yakınlıkla bir ilişkisi olduğu
gibi bunun terside olduğuda ortaya konmuştur. Hz. Nuh’un oğlu ve Hz. Lut’un
karısı bunlara iyi birer örnektir. Eğer peygamberlere akraba yakınlığı ile iman
yakınlığı aynı paralellikte olsaydı bunlarda en imanlı kişiler olurlardı.
Biz de onu (Hz. Lut) ve ailesini kurtardık karısı müstesna. O, yere geçenlerden
oldu. Araf Suresi 83
Bu arada Nûh, Rabbine yakardı da dedi ki: “Rabbim, oğlum benim ailemdendi! Senin
vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin. ”
Allah buyurdu: “Ey Nûh! O, senin ailenden değildi. Yaptığı, iyi olmayan bir
işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Cahillerden olmaman hususunda
seni uyarırım. ” Hud Suresi 45-46
Peygambere inen bazı ayetlerde o ne kadar istesede herkesin iman etmeyeceği
Allah dilerse bunun gerçekleşeceğini söylemiştir.
Bunun yanı sıra Hz. Musa’nında en yaknındakiler o Allah’la konuşmak için halkını
yanlız bıraktığında sapmışlardı. Hz. Musa yaşadığı dönemde kısa bir süre halkını
ve çevresindeki yakın dostlarını yanlız bırakmasına rağmen sapmışlardır.
Bunlardan çıkaracağımız basit ve kolay sonuç peygamberlerin yakınlarından veya
akrabalarından inananlar olduğu gibi inanmayanalrda mevcuttur.
Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip
arıtasın. Onlar için dua et/onlara destek ol; çünkü senin duan/desteğin onlar
için bir sükûnettir. Allah Semî`dir, Alîm`dir. Tevbe Suresi 103
Allah peygambere muminler için dua etmesini söylemiştir. Bizlerde kendimiz için
olduğu kadar başkaları için de dua etmeliyiz. Sonuçta dua kredili bir olay
değildir, kimse başkaları için dua ediyor diye kredilerinden azalacak diye
zannetmesin. Buradaki ince nokta; insanlar dualarını ederler ama Allah dilediği
duaları kabul eder, Allah peygamberlerin dualarını bile kabul etmemiştir. Allah
her duaya cevap vereeğini söyler ama herkesin duasını kabul edeceğim demez.
Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları açıkça belli olduktan sonra
müşrikler için af dilemek ne peygambere yakışır ne de iman edenlere.
İbrahim`in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun
Allah düşmanı olduğu kendisi için açıklık kazanınca, ondan uzaklaştı. Şu bir
gerçek ki, İbrahim başkaları için gamlanıp ah eden ince yürekli, yumuşak bir
insandı/tam bir evvâhtı. Tevbe Suresi 113-114
Duamızı edelim ama duamız kabul olmassa bundada bir hayır vardır diyelim. Allah
sizin çok istediğiniz bir şeyde şer hiç istemediğiniz birşeyde ise hayır
olabilir der. Ona güvenelim ona tevekkül edelim. Hep beraber ailemiz,
arkadaşlarım ve müslüman alemi için dua edelim, dua etmekten çekinmeyelim.
Peygamberler hangi topluma geldilerse ilk karşı çıkanlar direnenler o toplumun
ileri gelenleri, o toplumdan ve düzenden maddi çıkarları olanlardır. Çünkü
kurdukları düzeni ve putlaştırmış olduklarını ortadan kaldırmak için peygamber o
topluma gönderilmiştir. Toplumun ileri gelenleri ve toplumun düzenden dolayı
zenginleri elbette kendi yollarını bozan ve planlarını bozan peygambere karşı
çıkacaktır. Sonuçta kendi çıkarları için onları yalanlamışlar hatta öldürmeye
kalkmışlardır. Çünkü Allah ve onun elçileri güçlünün yanında değil haklının
yanındadır. Bundan dolayıdır ki bu tip insanların peygambere karşı çıktığı
görülmüştür. Her dönemin ileri gelenleri, güçlüleri, zenginleri, büyücüleri
peygambere savaş açmıştır.
Yazar : Birol