“Ölüm!”, Hoş geldi sefa geldi

İnsanlar,ölümden ve ölümden sonra işkence görmekten çok korkmaktadırlar.Ölüm,ahiret,Din Günü gibi olaylar normal İslamiyet düşüncesinde belirtildiği gibi ve Allah’ın insanlara belirttiği gibi olduğunu bilebilse,insan ölüme dünden razıdır.Ölümden hiç korkmayacak.Hatta ; “Ölüm hoş geldi safa geldi!Sizin anlattıklarınıza göre ölüm hiç de korkulacak bir şey değilmiş”dahi diyebilecektir.Din Günü hesap vermekten dahi fazlaca kormamaktadır.Çünkü içgüdüsel olarak Yargı makamı olan Allah’ın kendisine fazlaca sert davranmayacağını ummaktadır. Yıllardan beri kendisi üzerinde uygulanan propagandanın etkisiyle insanın asıl korktuğu,ölüm anında can alan meleklerin kendisine eziyet etmeleri ve yine ölünce mezara konduğunda başka sorgucu işkenceci meleklerin gelip kendisine işkence etmeleridir.İnsan ölünce sanki ölmüyormuş da azap,işkence aşamasına geçiyormuş gibi bir şekilde propagandaya tabi tutulmaktadır.Bu korku insanın göz bebeklerine yerleştirilmiştir. Bu korku aracılığıyla insanlar baskı altında tutulmakta,istenilen yöne sevk edilebilmekte ve yönetilmektedirler.

Oysa;ölüm konusunda ayet bakınız ne demektedir;

“(50/Kaf suresi ayet:42)Sana; “Ölüm nasıl olacak? Can nasıl çıkacak?vs”türünden sorular yöneltiyorlar.Onların anlayabildikleri tarzda,bilgi düzeylerine göre kendilerine şöyle açıkla; “Canlı varlıklardaki özelliklerin tümü CAN ile ifade edilir.Solunum,boşaltım,dolaşım,üreme,sindirim gibi özellikler ve en önemlisi sinir sisteminin fonksiyonu olan isteğe bağlı davranışlar.Daha çok sayıda olan bu özelliklerin tümüne birden,canlıya özgü özellikler,denir.Canlıya özgü olan özellikleri CAN kavramı ile ifade edelim.O zaman bir varlıkta can varsa o varlığa da “Canlı varlık” denir.Yani “Canlıya özgü özellikleri gösteren varlık”,denir.Örneğin hayvanlar,bitkiler ve insanlar gibi.Varlıkta can yoksa yani canlıya özgü özellikler taşımıyorsa o varlığa, “Cansız varlık”denir. Örneğin,taş,toprak,demir.Hayvanlar,bitkiler ve insanlarda ise canlılık özellikleri yani CAN vardır. Solunum,sindirim,boşaltım…yaparlar.Sinir sistemleri de vardır.Bitkiler suya,besine,güneşe istemli olarak yönelirler.Tabi ki canlıların içinde en gelişmişi insandır.

Canlılık özelliğine sahip bir varlık (can’a sahip bir varlık) ölünce bu özelliklerini kaybeder.Bu özellikleri gösteremez.Bu özellikleri her şeyi kapsayan Allah tarafından ortadan kaldırılır.Daha önce “Can”a sahip olan bu varlık canlılık özelliği olmayan bir varlığa dönüşmüş olur.Yani “Can”sız varlık olur.

Ölüm demek;CAN’lı varlığın CAN özelliğini kaybetmesi ve CAN’sız varlığa dönüşmesi olayıdır.Bu genel kuraldır.Ölüm uykuya benzeyen bir olaydır.Uyku olayı gibi olmaktadır.Uyku sırasında da varlık canlılık özelliğini kaybeder.Sindirim,solunum,boşaltım zayıflar.Asgari düzeye iner.Can azaldığı için insan uyku anında üşür.Çünkü vücut ısısı da CAN’ın azalmasına paralel olarak düşer.Uyku anında beyin faaliyeti de asgari düzeye iner.Beynin bazı bölümleri faaliyetini tamamen durdurur.Uyku anında hayati faaliyetler en aza indirgenmiştir.Uyuyan bir insan hastanelerdeki yoğun bakımda bulunan koma halindeki insana aşağı yukarı benzer.Her iki insanın da CAN’ı ya yoktur ya da en aza indirgenmiştir.Bu durumdaki bir varlığın ölmesi gerekiyorsa,canlılık özellikleri iade edilmez,yükseltilmez tam tersi sıfırlanır.Ve o insan ölmüş olur.Veya koşullar gereği, eceliyle ,vurulan veya hastalanan bir insanın da ölmesi gerekiyorsa,yani canlılık özelliğini kaybetmesi gerekiyorsa,CAN’ının vücudu terketmesi gerekiyorsa,bu insan da uyku haline benzer bir olay yaşar.Can vücudu terkeder, yani canlılık özellikleri yavaş yavaş azalır ve vücudun hayati faaliyetleri durur.Ve varlık cansız varlık olur.Yok eğer varlığın ölmesi gerekmiyorsa,ölme koşulları mevcut değilse,uykuda olan insan uyanır ve hayati fonksiyonları artarak devam eder.İnsan CAN’lanır.Uyanır.Hasta olan,yaralanan insanın da iyileşme koşulları varsa hayati fonksiyonları artar.İnsan CAN’lanır.Uyanır.Yaşama geri döner.

Esasında her insan her gün ölüm olayını yaşar.Her gün uyuyunca CAN’ı çıkar.Veya asgari düzeye iner.Bu insan cansız gibidir.Diğer cansız varlıklardan fazlaca bir farkı yoktur.Zaten CAN’lı olma ile CANSIZ olma arasında uzak mesafeler yoktur.İkisi arasındaki mesafa ince bir zarın mesafesi kadardır.Canlı olan insan her an cansız hale gelebilir.Yani yaşamla ölüm terazinin iki kefesinde duruyor ise insan her an yaşam halinde veya ölüm halinde olabilir.Yani ölümün insana çok uzun bir zaman sonra geleceği kesin değildir.İnsanın muhakkak yaşlanınca öleceği, kesin değildir.Genç iken de ölüm koşulları varsa insan ölebilir.Ölüm her an yanı başımızdadır.Geceleri ölüm haline geçiyor,gündüz uyanınca yaşam haline yeniden geçiyoruz.Ölümle yaşam iç içedir.

Yaşam sevinçle karşılanan doğal bir olaydır.Ölümde üzüntüyle, ağıtla karşılanacak son değildir. Yaşamın Bir başka evresidir.

Yaşam ve ölüm insanın artı ve eksisidir.İnsanın bu artı ve eksinin sadece birinde olması düşünülemez.İnsan ikisine de dönüşerek ilerler.Hareketin genel kanunu budur.İnsan canlanır,ölür,canlanır ölür….sonunda Rabbine döner.

İşte düşünen ve kavrayanlar için bu anlatılanlar örnektir.”

Zaman ölen varlık için durmaktadır.Bir bilgisayarın içinde zamanı işleten pili yoksa,bilgisayarın KAPAT! düğmesine basılınca bilgisayar için zaman durur. Diyelim ki bilgisayar 01/01/2000 tarihinde ve saat:23.00’de kapatıldı.Bu eylemden 7 saat sonra bilgisayar açıldı.Bilgisayarın dışındakiler içinde bilgisayar içinde 7 saatlik zaman geçmiştir.Bilgi sayarın dışındakiler için takvim 02/01/2000 ve saat:00.06 dır.Yani sabahın erken saatleri.Oysa bilgisayar somut zaman bu olmasına rağmen takvim olarak 01/01/2000 tarihini gösterir ve saatı da:23.01’dir.Yani sabahın erken saati olmasına rağmen bilgisayarın takvimi 7 saatlik erken bir zaman dilimini gösterir.Veya Bilgisayarın kendisi hala 7 saatlik öncede olduğunu zannetmektedir.

Bir başka örnek:Ameliyet olan insandır.Hasta 01/01/2000 tarihinde saat;23.00’de ameliyata alınsa ve bayıltılsa.Ameliyat sırasında bağırrsakları kesilse,midesinden biraz koparılsa ve hatta kalbi değiştirilse.Ameliyat da 7 saat sürsün. Veya insanın bayılma zamanı 7 saat sürsün.Ertesi sabah yani 02/01/2000 tarihinde ve saat;00.06’da uyandığında kendisini eski konumunda zanneder ve hemen sorar; “Ne oldu?Beni kim uykumdan uyardı?”Bakar ki midesinin bir parçası yok.bağırsaklarından kesilmiş.Eski kalbi yerinde yok.O zaman gerçeği anlar.Ve derki; “Eyvah,demek ki 01/01/2000 tarihinde saat;23.00 zaman diliminde bana midemim kesileceği söylenmişti,bağırsaklarımın alınacağı söylenmişti,hatta kalbimin değiştirileceği söylenmişti.Ben biraz inanıyordum ama bu olay somut olarak başıma gelmediği için benden uzak zannediyordum.Oysa şimdi bana anlatılan gerçek somut olarak ortadadır!”

Yukarda hayali olarak anlatılan örneklere benzer şekilde,insan ölünce hiç bir şey olmayacaktır.Ne işkenceyle azap eden melekler ne de kabir sorgucuları.Hiç bir şey yoktur.Bilgisayarın kapanması gibi veya ameliyata giren hasta gibi veya akşam uykuya dalma gibi,insan ölecektir.Kendisine çok kısa gelen bir zaman sonra uyanacaktır. “Beni kim uykumdan uyandırdı!”diyecek ve somut olarak kıyamet gününü görecektir.Eğer birinci yaşamında kuralsız yaşamış ise; “Eyvah!Vay başıma gelene!Kıyamet günü gerçekmiş!”diyecektir.Çünkü o zamana kadar kendisine kıyametin gerçek olduğu defalarca anlatılsa da kendisi tam olarak inanmamıştır.Bu dünyada olduğu gibi kıyamet gününde de bir yolunu bulup kendini kurtaracağını ummuştur.Ama olay hiçte kendisinin düşündüğü gibi olmayacaktır. Cenneti,cehennemi somut olarak görecektir.Yargılanmayı somut olarak yaşayacak, Yargıcı somut olarak görecektir.

Başkasını bilemem ama ben böyle düşünüyorum.

Yazar : FAZIL


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website