Hayatın “Sır”rı ya da Secret

Geçtiğimiz yıl Sır (Secret) adlı bir kitap çok popüler olmuş ve herkesin dilinden ve elinden düşmez olmuştu. Neticesinde filmi çekildi, televizyon programlarına konu oldu. Bu çılgınlık sırasında okumadığım kitabı geçenlerde okuma şansım oldu. Kitabı okuduğum zaman farkına vardım ki sır olarak anlatılan hiç bir şey yeni değil. Zaten kitabın da yeni bir şey anlatma iddiası yok. Anlatılan konular tarih boyunca insanların farkında olarak ya da olmayarak uyguladığı yöntemlerin belli bir bakış açısına göre toparlanarak sunulmuş hali ve buna Sır (Secret) deniyor. Bense kitabı okurken yüzümde hafif bir gülümsemenin belirmesine engel olamadım. Bunun sebebi Kuran’ın verdiği insan örneklerinin, insanların isteklerine, arzularına ve uygulamalarına göre nasıl sonuçlandığını gözler önüne sermesiydi. Ben de şimdi sizinle deyim yerindeyse bende gülümseme yaratan “Sır”rı paylaşmak istiyorum. (Sırların gizemli olması düşünülürken aslında gözümüzün önünde elimizin altında olması da ayrı bir konu. )


Kitabı okumayanlar için özetle kitapta insanın bir şeyi elde etmek istediğinde onu elde etmiş gibi düşünerek, olumlu hareket ederek, zihninde düşüncelerini canlı tutarak ve istekleri için harekete geçerek sonrasında Sır’rın kurallarının işlemesini beklemesi tavsiye ediliyor. Bunun istisnasının olmadığı ve bunun insanın çok çalışmasına ya da rasyonel hareketlere tamamen bağlı olmadığından bahsediliyor. İşte tam bu noktalarda Kuran’ın örnekleri zihnimi kapladı. İnsanı ve evrenin kurallarını yaratan Allah olduğuna göre kuralların nasıl işlediğini yüce yaratandan daha eşsiz bilmek mümkün olabilir mi? O halde Sır’rın kaynağı elimizde tuttuğumuz Kuran olmalıydı.

Sır olarak kısaca kitap boyunca zengin olmayı düşleyen birinin eninde sonunda buna erişeceği söylenirken; Allah, Kuran’da dünya hayatında nimet isteyene dünya hayatında, ahirette isteyene ise ahirette nimet verileceğini söylüyor. Sırrın insanlara en çok cazip gelen kısmı da belki burası yani dünya hayatında zengin olmak. Evet, sırrın kuralları doğru ve işliyor. Ancak, Allah’ın kuralları da doğru ve işliyor. İş de zaten burada enteresanlaşıyor. Allah, insanlara din göndererek kendi varlığını öğretmek ve hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda insan psikolojisini örneklerle gözler önüne sererek, insanın eksik yönlerini hatırlatarak insanın kalbini nasıl huzurlu tutacağının ve dünya sınavından nasıl başarılı çıkacağının Sır’rını veriyor. Allah, bizlere dünya zevklerinden vazgeçmemiz için bir emirde bulunmuyor. Bize ticareti, güzellikleri ya da zengin olmayı yasaklamıyor. Aynı zamanda, bizden tatsız, tuzsuz, çekilmez bir hayat da sürmemizi istemiyor. Allah, ortaya mükemmel bir sistem koyuyor ve bizden O’nun mükemmelliğini takdir etmemizi istiyor. Hz. Süleyman da sahip olduğu tüm malı, mülkü ve yönetimi Allah’ı daha çok anmak için kullandığını söylüyor. Bunun tam tersi örnekler de var Kuran’da. Sahip olduklarını kendi üstünlüklerinden dolayı sanan, dolayısıyla, dünya nimeti isterken dünya hırsına esir olan insanlar.

Sırrın önemli bir özelliği ise tüm bunların rastlantılar ya da beklenmedik olaylar zinciri olarak gerçekleşmesi. Yani bir konu hakkındaki düşünceniz ya da bakış açınız, karşınıza çıkan olayların sizin üzerinizdeki etkisini değiştiriyor ya da karşınıza hayalini kurduğunuz şeylerin beklenmedik şekilde çıkmasına yol açıyor. Kitap, inanç kavramına girmeden bunları anlatsa da inanç gözünden konuya baktığımda tüm bunların Allah’ın planı ve isteği doğrultusunda olduğunu görmek mümkün. Yani Allah’ın bir planı var ve bu plan bizim kendi dünyamızla gördüğümüzden ya da tüm insanlar biraraya gelsek beraber düşüneceğimizden kıyas kabul etmeyecek kadar geniş ve kapsamlı. Ancak buradaki ilginç nokta başımıza gelenlerin Allah’ın dilemesi ile beraber bizim yaptıklarımız ve isteklerimiz ile şekillenmesi. Bunun için Kuran’da kullanılan Arapça kelime dilimize çevrildiğin bu kelimenin hem dilediğine hem dileyene anlamı taşıdığını görüyoruz. Kitap, eninde sonunda isteklerin sonuçlara dönüştüğünü söylese de Allah katından aynısını söylemek mümkün değil. Kişinin istemesi gerekli ancak sonrasında Allah’ın dilemesi ve olayları kişinin karşısına çıkarması gerekli. Bazen halk arasında duyduğumuz şanslı/şanssız, kısmetli/kısmetsiz, nasipli/nasipsiz gibi sözler de bu gerçekliğin bir ürünü.

Sonuç olarak, Allah’a şükürler olsun ki bize hayatın “Sır”rını sunduğu bir kitap var. Allah bu sırra uygun işler yapmayı ve sahip olduklarımızı gereğince takdir etmeyi nasip etsin.

Yazar : Oğuzhan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website