KURAN VE BİZLERE ÖĞRETİLENLERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

Bugün sizlere Diyanet işleri başkanlığı sitesinden alıntı yaptığım bir yazı üzerine konuşmak istiyorum. Yazıda geçenleri ve bizlere öğretilen diğer bilgileri bizzat kendimiz düşünüp ve de karşılaştırarak değerlendirmeyi öz irademizle yapalım. Bu yazımdaki amaç namaz vakitlerinin neler olduğunu kanıtlamak değil, tam tersine Kurandan ayrıldığımızda bizleri nerelere sürükleyeceğini anlatmaya çalışmaktır. Yoksa Rabbim e günde beş vakit değil on vakit kılsak azdır. Amacımız Rabbin Emirlerinin ne olduğunu doğru anlamaktır. Yazının yorumu sizlere aittir. Çünkü Yaratanın huzuruna çıktığımızda yanımızda yardımcı hiç kimse olmayacak. Yazıda şöyle yazıyordu.

(İslâm`ın başlangıç yıllarında namaz, sabah ve akşamleyin kılınan ikişer rekâttan ibaret iken, yaygın kabul gören görüşe göre, Miraç olayından sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. “Kendi nefsinde bir yakarış ve ürperiş için-de ve pek yüksek olmayan bir sözle sabah ve akşam Rabbini an; gafillerden olma” (el-A`râf 7/205) ayeti namazın başlangıçtaki durumuyla ilişkili görülmektedir. Yine yaygın kabule göre, Cibril’in Hz. Peygamber`e Kâbe`de, namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık etmesi Miraç olayının ertesi günü olmuştur. )
Yazıda dikkat ederseniz namazın ilk yıllarında sabah ve akşam kılınması emredildiği kuranda geçtiğini de örnek vererek yazılmış. Daha sonra yazılana ise çok dikkat ediniz, kurandan alınan bilgilere göre değil de, yaygın kabul gören görüşe göre Miraç olayından sonra namazın beş vakit olarak farz olduğundan bahsediyor. Demek ki Diyanet namaz emrinin kuranda halen iki vakit olarak geçtiğini söylüyor ve daha sonra kuranda hiç yer almayan miraç ile beş vakit namazın emredildiğini de onaylıyor. Ayrıca meleklerin peygamberimize Kabede namazın vakitlerini göstermek üzere imamlık yaptığını söylüyor. Buda kuranda geçmediği gibi, kuran namazın yeni bir emir olmayıp İbrahim peygamberden bu yana her dinde emredildiğini de belirtir. Bu demektir ki zaten namaz konusunu, nasıl kılınacağı biliniyordu. Gelelim aynı yerde geçen bir alıntı yazıya daha bakalım burası daha da ilginç bence.

(Namaz emrini, Allah Teâlâ`nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Miraç gecesi Hz. Peygamber`in huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesi de (Buhârî, “Salât”, 1; Müslim, “Îmân”, 263), bu ibadetin müslümanın dinî ve ruhanî hayatı açısından önem ve anlamını göstermektedir. ) Değerli kardeşlerim bildiğiniz gibi kuranın tümü Rabbim tarafından melekleri aracılığı ile peygamberimize iletilmiştir ve kuran da bizlere hiç eksiksiz yine peygamberimiz tarafından günümüze kadar ulaştırılmıştır. Bu yazıda da aynen söylüyor zaten, dikkat edin kuranın tümünü melekleri aracılığı ile gönderen Rabbim, miraç olayının kuranda hiç bahsedilmediği halde, beş vakit namazın melekleri aracılığı ile değil bizzat kendisine, huzuruna çıktığında miraçta tebliğ edildiğini belirtiyor, ama her ne hikmetse şifai emir kurana geçmiyor ne dersiniz? Ayrıca dikkat edin bu bilgiler kuranda geçmediğini söylemiştik, hangi kitaplarda bizlere iletiliyor lütfen ibretle okuyun ve birazda düşünün. ((Buhârî, “Salât”, 1; Müslim, “Îmân”, 263 )

Yukarıdaki yazan bilgileri şimdide düşünelim. Rabbim melekleri aracılığı ile gönderdiği her şey kuranda yer almış, fakat bizzat peygamberimize tebliğ ettiği beş vakit namaz neden kuranda yer almamış dersiniz? Bu sözler akıl ve mantığa uyuyor mu sizce. Diyanete bir soru sormuştum, ben kuranda beş vakit namaz emrini göremiyorum bu konuda neler söylersiniz dediğimde bakın bana ne cevap vermişti. (Kuran-ı Kerim’de beş vakit namazdan söz edilmediği ileri sürülerek, günde beş vakit namazın farz olmadığı iddia edilemez. ) Değerli arkadaşlarım Diyanet İşleri başkanlığı kuranda geçmemesi sorumlu olmadığımızı göstermez diyerek gerçekten kuranda beş vakit namazın geçmediğini açıkça kabul ediyor. Düşünüyorum da Yaradan melekleri aracılığı ile gönderdiği ayetler kurana geçiyor ama bu kadar önemli bir konu, peygamberimize miraçta tebliğ ediliyor ama kurana geçmiyor bu konuda ne düşünürsünüz? Bu yazıyı okuyunca Rabbim in bizleri kurana nasıl yönlendirdiği ayetler geldi aklıma isterseniz birkaç tanesini hatırlayalım. ( Zümer sur. 27: Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kuran`da insanlara her türlü misali verdik. ) (Enbiya sur. 10; Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? ) (İsra sur. 41: Biz, gerçeği, Kuran`da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor. ) Onlarca ayet var ki her şeyi kuranda sizler için yazdık ve açıkladık diyor. Peki, tekrar düşünelim peygamberimize şifahen bizzat miraçta emredildiği söylenen beş vakit namaz neden geçmiyor, bu soruyu neden kendimize hiç sormuyoruz. Bakın Rabbim ayetlerinde daha neler söylüyor bizlere. (Enam Suresi 19. Sor: “Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür? ” De ki: “Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kuran bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım…. ) (Kehf Suresi 27. Rabbinin kitabından sana vahye dileni oku. O`nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O`nun dışında bir sığınak/bir dayanak asla bulamazsın. ) (Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. ) Değerli arkadaşlarım Rabbim bizleri indirilen kitaba uymaya davet ederken bizler neler yapıyoruz dersiniz? Şimdide şu ayete bakınız Yaradan bizleri nereden sorumlu tuttuğunu daha nasıl açık söyleyebilir sizce? (Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız. ) Yüceler yücesi Rabbim sizi bu kitaptan sorumlu tutacağım diyor, bizler ise kuranda söz edilmemesi bizlerin sorumlu olmadığımızı göstermez diyenlere hala hiçbir ses çıkarmıyoruz. Herhalde Yaratanın bu ayetini bizler ya hiç görmedik ya da görmemezlikten gelmeye devam ediyoruz. Yorum sizlerin her şey o kadar açık ve net ki, bizlere düşen yaratanın söylediği gibi biraz aklımızı çalıştırmak. Karar sizlerin çünkü hesap günü yanımızda hiç kimse olmayacak tek başımıza hesap vereceğiz, her şey çok geç olmadan aklımızı çalıştırmamız gerekiyor. Yaradan ın bir ayeti ile son vermek istiyorum.
( İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. )

Rabbim kalbimizi kuran ışığıyla aydınlanan ve gözlerinde perde olmayan kulları arasına alması dileklerimle.
SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website