Dua ve İbadetle Yorulmak

Kuran’da samimiyetle inanan insanlar için ‘boş vakit’ diye bir kavram olmadığını görürüz. Müminin her gün yaptığı ibadetlerin çok fazla vaktini almaması, günün geriye kalan vaktini dünyevi istekleri peşinde geçirebileceği anlamına gelmez. İman sahipleri, yaşamları süresince nefislerinin bencil tutkuları ve inkarcı felsefe ve görüşlere karşı fikir mücadelesi vermekle yükümlüdürler.


Müminin samimi ve ciddi çabasının bir sınırı, bir kesintisi de yoktur. Bu önemli yükümlülüğü yerine getirmek amacıyla bitirilen bir iş, yapılan bir salih amel, dinlenmek ya da ara vermek için bir sebep değil, aksine, yeni işlere başlamanın zamanının geldiğinin işaretidir. Yüce Allah bu görevi şöyle haber verir:

“Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın yorulmaya-devam et. ” (İnşirah Suresi, 7)

Allah’ın dinine hizmet etmesi karşılığında Rabb’inin rızasını kazanma umudu müminin şevkle başka bir iş için çaba göstermesine neden olur. Yalnızca güç toplamak için gereği kadar dinlenir.

Kur’an’da Hz. Musa’nın genç arkadaşıyla yaptığı yolculuğun anlatıldığı kıssada geçen bir ayette, “…(Musa) genç-yardımcısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk. ” (Kehf Suresi, 62) der. Ayetteki ifadeden yorulduklarını, dinlenirken de yemek yediklerini anlıyoruz. Bazı insanlar yemeğe çok fazla zaman ayırır, saatlerce masada kalırlar. Bu ayetten, müminin yemek ve dinlenme zamanını birleştirerek zamanını daha iyi kullanabileceği dersini de çıkarabiliriz.

Hz. Musa’dan söz edilen bir diğer kıssada yine hayvanlarını sulama işi sırasında dinlenirken de Allah’ı andığını, boş oturmadığını görüyoruz.

Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: “Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım. ” (Kasas Suresi, 24)

Müminin, Kuran ahlakını yayma yolundaki çabasında durmaksızın yorulması ile din dışı cahiliye toplumu bireylerinin ‘yaşam mücadelesi’ sırasında yaşadıkları zorluk, sıkıntı ve ümitsizlik içindeki çabası asla birbirine benzemez. İnkar içinde yaşayan kişinin sıkıntı, yorgunluk ve azabı, ahirette karşılaşacağı sonsuz azabın ilk basamağıdır. Oysa Allah`ı büyük bir aşkla seven müminin Rabb’i yolundaki çabası da, sonsuz cennette yaşayacağı mutluluğun başlangıcıdır.

İnanan insanlar boş ve amaçsız konuşmalar yapmadıkları gibi, ahiretlerine yönelik yararı olmayacak, hatta zararı olacak boş işlerle de zaman yitirmezler; “Onlar, `tümüyle boş` şeylerden yüz çevirenlerdir; (Mü`minun Suresi, 3)

Söyledikleri her yararlı ve hikmetli söz, yaptıkları her hayırlı davranış inananları ahirette kazançlı çıkaracak, orada da –Allah’ın dilemesiyle- gereksiz söz işitmeyeceklerdir.

Onda boş bir söz işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır. (Meryem Suresi, 62)

Apaçık düşmanımız olan şeytan önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan sokulur. Sürekli yorulalım ve imanımızı derinleştirelim… Derin iman önemlidir; mümindeki imanî derinliği gören şeytan açığını bulup, ona sokulamaz. Çünkü şeytan sığdakilere yanaşır, onlarla uğraşır.

Dua ve ibadetle yorulmaya devam edelim; ahirette -Allah`ın dilemesiyle- sonsuz huzur ve rahatlığı bir ödül olarak yaşamayı umut ederek…

Yazar : Fuat Türker

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website