ZAMAN VE MEKAN ALGISI

Zaman ve mekân algısını yitiren insan Belleksiz/algısız olur! Bu bir iddia değil bilimsel bir gerçektir aynı zamanda. Kadim öğretiler zamansızlık ve mekânsızlık üzerine inşa edilmiştir. Oysa Kur’an’ dan da anlayacağımız gibi Rabbimiz zaman ve mekân algımızı inşa EDER. İnanmak ve görmek isteyenlere OKU-İŞİT-BAK TA GÖR KOMUTLARIYLA BİLİNCİMİZİ YARATILMIŞ OLANA YÖNLENDİRİR. Âdemoğlu neyi keşfederse neyi OKURSA hep yaratılmışı görüp keşfeder ve hep yaratılmış olana şahadet edecek. Asıl mesele İNSANIN bu şahadetten sonra nasıl bir Allah tasavvuru olacak? İnsanoğlu ‘’haddin aşan bir varlık ‘’ve Allah ‘’haddini aşanları sevmez’’ Çünkü YARATAN kâinatı Kim yarattı dersen Allah derler diye bildirir.


Hiç şüphesiz İbliste Yaratanı var ve bir biliyor…. ALGIDA sapma yaşayan âdem ne yapacak? Varlık sancısında âdem nerede olmak isteyecek? İblis recim edilerek lanetlendi ve GERÇEĞİNİ ALGILADIKTAN SONRA BİR SÜRE İSTEDİ / DİKKATİNİZİ ÇEKERİM İBLİSİN DAHİ BİR ZAMAN ALGISI VAR. Çünkü mantıken Yaratılmış ve bir başlangıcı olan her şeyin bir zamanı mekânı vardır! İblis Bir devrin kapanıp başka bir devrin başlayacağının farkında ve bilincindeydi! Kuran’dan anlıyoruz ki her mekanın kozmik zaman ve mekan algısı mevcuttur İZAFİLİK BU ANLAMDA DOĞRUDUR. !

Bizim sağımızdan solumuzdan arkamızdan önümüzden ves vese vererek âdemi saptıran şeytanın dahi bir mekânı tabiri caizse frekans alanı mevcuttur. Ve bu Frekans alanının zayıflığından bahseder kitabımız. Şayet Kur’an la inşa olmak istiyorsa Âdem! Yani yokluk ta gidip gelen âdem Var olabilecektir. Yaratanına Hamd edip varlık sahnesindeki yerini alabilecektir. ‘’EL HAMDULİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN. ER RAHMANİRRAHİM MALİKİ YEVMİDDİN ‘’DİYEBİLECEKTİR. Bizi en doğru yola sadece ve de ancak sen ulaştırabilirsin diyecektir.. /Fatiha suresi.

Kur’an dan anlıyoruz ki asıl ‘’Anlamamız/OKUMAMIZ gereken zaman ve mekân algısını yitiren İnsanın tutunacağı tavırdır.

Kuran daki zaman algısı İNSAN ZİHNİNDE BİR TASAVVUR inşa eder.. Çünkü ‘’İblis tarafından ‘’Ebedilik ve melekutluk’’ bilgisiyle kandırılan Ademin zaman ve melekutun mülkiyet/mekan algısı kırılmıştır. BKNZ. MÜLK SURESİ.

Kur’an dan anlıyoruz ki bizden önceki atalarımızın semi ve basireti bizden daha fazlaymış ve kurdukları medeniyetler bizim kurduğumuzdan da daha görkemliymiş. Rabbimiz, buna rağmen neden helak olduklarını sorgulamadığımızı soruyor! Oysa Arkeolojik verilerden anlıyoruz ki; bizden önceki atalarımız kâinatı hep okumuşlar ve emirlerine sunulmuş yeryüzü ve gökyüzünü kullanıp medeniyetler kurmuşlar. Anlıyoruz ki Elçiler gönderildikleri kabilelere bu konuda rehberlik edip unutulan bilgileri hep hatırlatmışlar. Mayaların/ Etrüsklerin/Mısırlıların/Hinduların/Babillerin, Astronomi-Tıp-Matematik bilgisini neden sorgulamıyoruz? Yeryüzünde kurulmuş olan medeniyet kalıntılarını neden sorgulamıyoruz? Anlayamadığımız bu yapıları neden uzaylıların yaptığı ZAN nını ortaya atıyoruz? Elimize geçen verilerden Anlıyoruz ki atalarımız her keşfettiği doğa bilgisine-yıldızlara-gezegenlere ve yaptığı yapıya tapmış ve sahiplenmiş. Günümüzde de hala aynı mantığı gütmüyor muyuz?! Kısacası ATALARIMIZ HİÇ BİR ZAMAN Bizim anladığımız anlamda CAHİL OLMADILAR AMA sahiplenici, nankör, kibirli oldular.

Kendi, ‘’Senaryo’’larımızı yazıp, çektiğimiz filmlerde de zaman’ın hareket, mekân ve algıyla olan ilişkisini incelediğimizde film, “Anlardan ”, “Sürelerden ”, “Bilinen Zamandan ” ve “Tersinir Zamandan ” Oluşur. Bazı kişiler ‘’tersinir zamanın ‘’ olabileceği teorisinden yola çıkarak / Ta-i mekân/ Zaman da yolculuğun olabileceğini öne sürerler. ! Her şeyin enerjiden oluştuğunu iddia eden ve Enerji-ışık-gölge(madde) üçle mini algılayan bir aydınlanmış için artık geçmiş-an-gelecek kaygısı ortadan kalkar artık o kişi zamanın efendisi olmuştur. ….

Kuran da ‘’Var oluşun başlangıcından başlayıp/mahşere kadar anlatılan kıssalar da İNSAN ZİHNİNDE BİR TASAVVUR inşa eder…. ‘’ANLARDAN’’ ‘’SÜRELERDEN’’ ‘’BİLNEN ZAMANDAN VE ‘’TERSİNİR ZAMANDAN’’ KİTABIMIZ da BAHSEDER. En yalın bir şekilde! Kur’ an hem dairesel zamanı hem de süre dizimsel zamanı öne çıkarmakta, her ikisinin de öne çıkarım alanını belirtmektedir. Çünkü dairesel zaman, zaten süre dizimsel zamanı ortaya çıkartmaktadır. Dairesel zamanın ortaya çıkarttığı süre dizimsel zamanın geri dönüşü yoktur.. Saatin gösterdiği zaman geri döndürülemez.

‘’ZAMAN/MADDEDEN BAĞIMSIZ OLARAK VARDIR VE BAĞIMSIZ ZAMAN ALGISILA RABBİMİZ BİZDE BİR BİLİNÇ İNŞA EDER. ’’Benim için bilinen zaman/an-süre benim zamanımdır’’, ’’Tersinir zamanda da GERÇEĞİ KAİNATIN YARATILIŞ KİTABINDAKİ VERİLERDEN YOLA ÇIKARAK kainatın yaratılışı, Ademin var oluşu nesillerin devam süreci benim anım/zamanım ve ölüm/kıyamet, ikinci kıyam/mahşer ve Cennet cehennem algısı inşasıyla Yaratanın çizdiği hudutlar çerçevesinde Ebedilik süreçlerini Rabbimiz algılatmaktadır. ….. Eğer kainatın belgeselini izlemek istiyorsa Adem GERÇEK senaryo ile tasavvurunu inşa eder… Kur’an daki her anlatılan senaryoda bir başlangıç vardır ve Adem her geriye doğru gittiği süreçte bir başlangıç anına şahit olacaktır. Aslında Kur’an, ‘’Gerçeğin/Başlangıcın/Ebediliğin bilgisidir. Ve herkese EŞİT sunulmuştur..
Beni psikolojik olarak ilgilendiren kısımlar, âdemin yaratılış evrelerini anlatan ayetlerden sonraki psikolojisidir. Âdem ne zaman tövbe etti ve secdeye kapandı. NE ZAMAN YARATANINA ‘’BEN NEFSİME ZULM ETTİM BENİ AFFETMEZSEN HÜSRANA DÜŞENLERDEN OLURUM’’dedi!

Bizde Gerçekten Atamız adem gibi Tövbe edip secdeye kapanabilecek miyiz?. Atamız İbrahim gibi yaratılmışı sorgulayıp/şahadet edip ‘’Hanif’’olarak yüzümüzü gerçeğe çevirebilecek miyiz?Tüm Nebi-Elçilerimizin aynı ‘’Sünnetullah’’ çizgisine, sıratı müstakime davetlerini işitip icabet edebilecek miyiz?

Yazar : Mürüvvet Çalışkan

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website