Sahip Olduklarımız Ne Yapmamızı Gerektiriyor?

Aslında hayatımızda sahip olduğumuz bir çok şeye istemeden sahip olmuşuzdur. Elimiz kolumuz düzgün çalışıyorsa bu bize istemeden doğuştan lütfedilmiştir. Yürüyüp koşabiliyorsak, doğuştan iki bacağımızın da sağlıklı olmasındandır. İki gözümüz de görüyorsa bu bize doğuştan verilmiş çok büyük bir hediyedir.

İnsanlar bu saydığımız nimetlere doğuştan sahip olduklarından ve pek çok kişide de aynısını gördüklerinden, bu nimetlerin değeri gözümüzde zamanla iyice basitleşmiştir. Bu sebeptendir ki var olduklarından dolayı hiç şükür bile etmediğimiz uzuvlarımızı eğer ki bir kaza veya rahatsızlık sonucu kaybedersek bu bize çok olağandışı gelmektedir. İnsanın varken şükretmeyi aklına getirmediği şey, sanki sürekli olmak zorundaymış gibi, yok diye isyan etmeye, umutsuzluğa kapılıp nankörlük etmeye kalkabilir. Oysa bize tüm bunların daha doğarken verilmemiş olmasının, yani sakat olarak doğmamanın da hiçbir nedeni yoktur.

Yine insan kendine ölümü de yakıştırmaz. Sağlıklı, genç, dinamik ve yakışıklıyken bu insana garip gelmemektedir. Ancak yaşlanmaya başladığında, vücudunun sağında solunda aksaklıklar meydana geldiğinde ya da ölümcül olarak nitelenen bir hastalığa kapıldığında bu insanı hemen umutsuzluğa götürür. Oysa ki çeşitli kazaların ve hastalıkların tanıdığımız pek çok insanın vefatına yol açtığını ömrümüz süresince gözlemleriz. Bunlar ani ölümler de, yavaş yavaş gerçekleşen ölümler de olabilir.

Çok değil bundan 150 sene önceki dünya nüfusunu düşünürsek o kadar insandan geriye tek bir kişi bile kalmadığı gibi, bu günkü 6, 7 milyarlık dünya nüfusundan da 150-200 yıl sonra geriye tek bir insan kalmayacaktır.

Aklı selim olan hiç kimse sorulduğunda öleceğini reddetmez. Peki öleceğini ve Allah’ın var olduğunu kabul etmiş olan bir insanın, ölüm sonrasını düşünmemesi, eli ayağı tutarken ve işleri yolunda giderken sanki hiç bunlar değişmeyecekmiş, yataklara düşmeyecekmiş ve ölmeyecekmiş gibi hareket etmesi; güçlüyken sahip olduklarına şükretmeyip, Allah yolunda kullanmayı aklına bile getirmeyip, elinden uçup gittiğinde isyan edebilmesi mantıken çok çelişkili değil midir? Bir Müslüman’ın yaşamında sahip olduğu nimetleri en iyi şekilde kullanmayı düşünmesi gerekmez mi? Bir Müslüman için en büyük mutluluk dünyada sahip olunan değil de, ahirette kazanılan değil midir?

Bir Müslüman’ın yapması gereken; iş, eş ve arkadaş gibi dünyevi seçimlerini kendisine en çok zevk veren şekilde değil de, hayatının merkezine Allah’ı koyup, bu doğrultuda en hayırlı şekilde yapmaya çalışmak ve sahip olduklarının ona boşu boşuna verilmediğini unutmayıp aslında tüm bunlardan sorumlu olduğumuzu bilerek yaşamaktır.

Yazar : Ali U.

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website