Hiç Kimseye Zerre Kadar Zulüm Edilmeyecek

Din hep çok korkutucu anlatılmıştır bizlere. Açıp Kuran okumayan kendisine anlatılanlara inanmakla yetinen pek çok kişi için de son derece inandırıcı olmuştur bu anlatımlar. Hep cehennemden, hep ateşten bahsederler… Evet doğru, cehenneme cehennemdeki azaba vurgu yapılır Kuran’da. Allah şimdiden uyarmaktadır kullarını. Ama cehennemle uyardığı kadar cennetle de müjdelemektedir Allah kullarını. İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar için hazırlanmış, insanların isteyebileceği her türlü güzel nimetle donanmış, sonsuz yurt olan cennete girmek isteyenlerin neler yapması gerektiğini anlatır Rabbim Kuran’ında.

Ayrıca Kuran’da en sık vurgu yapılan konulardan biri Allah’ın merhametli ve şefkatli oluşudur. 9. Tevbe Suresi hariç her sure Rahman ve Rahim olan yani merhametli ve şefkatli Allah’ın adı ile başlamaktadır. Allah’ın bağışlayıcılığı sık sık vurgulanır Kuran’da; yeter ki kul iyi niyetle hata yapmamak için uğraşsın, hatasını farkedince de Allah’tan samimiyetle af dilesin. Allah büyük günahlardan korunanların küçük günahlarını affedeceğini açıkça bildirir Kuran’ında.

Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız. (4 Nisa Suresi 31)

Daha da önemlisi Allah kullarına asla zulmetmeyeceğini söylüyor Kuran’ında. Hatta “ancak onlar kendi kendilerine zulmederler” der Rabbim. Yani ahirette çekeceğimiz cezalar kuşkusuz kendi yaptıklarımızın bir sonucu olarak çıkacaklardır karşımıza.

O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız. (36 Yasin Suresi 54)

Hatta Rabbim yapılan hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını şöyle anlatır bizlere;

Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. hardal tanesi kadar birşey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz! (21 Enbiya 47)

Ayrıca Rabbim ahiret gününde bir parça iyilikle gelenin yapıp ettiğinin misliyle güzeliklerle karşılacağını, kendilerine zulmetmiş, hata, yanlış yapmış kişilerin ise sadece yapıp ettikleri kadarıyla cezalandırılacaklarını söylüyor.

Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. kötülükle gelene ise yaptığının kadarından fazla ceza verilmez. Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır. (6 Enam Suresi 160)

Yani ödüllendirirken misliyle karşılık veren Rabbim cezalandırırken ancak yapılanın karşılığını veecektir ahirette.

Tüm bu ayetler ışığında bakıldığında Kuran’ın korkutucu ayetlerine yoğunlaşmak, Kuran bizi korkutuyor demek yanlıştır. Allah cehennem ateşi kadar cennetin nimetlerinden, güzelliklerinden de söz etmiştir Kuran’ında.

İman edip hayra ve barışa yönelik değerler üretenlere şunu müjdele: Kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir meyvadan bir rızık olarak her nasiplendi- rildiklerinde, şöyle diyeceklerdir: “İşte bu daha önce rızıklandırıldığımız şey. “Bu rızık onlara buna benzer şekilde verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar da orada sürekli kala- caklardır. (2 Bakara Suresi 25)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır, sonsuza dek. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız. (4 Nisa Suresi 57)

Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yordu ise ateş… (13 Rad Suresi 35)

Bunlar için, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine kurulacaklar. O ne güzel karşılık, o ne güzel dayanak! (18 Kehf Suresi 31)

Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindekiyle, sürekli ateşte olup da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu? (47 Muhammed Suresi 15)

Kuşkusuz O merhametli, şefkatlidir, kulları için zorluk, kötülük dilemez. Ama kul “yok ben illa inkar edeceğim, hata yapacağım, günaha sapacağım” derse işte o zaman ne ile karşılaşacağı da kendisine şimdiden bildirilir ki kararını ona göre versin.
Biz kullara düşen elimizden geldiğince korunmak ve sakınmak, Kuran okuyup Allah’ın emirlerine uymaya, Allah’ın rızasını ve cennetini kazanmaya çalışmaktır. Biz elimizden gelenin en iyisini yaparız ama kulun yine de hatası eksiği olabilir. O zaman da Allah’ın merhametine, şefkatine sığınmaktan başka çaremiz yoktur.

Yazar : Gazel

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website