İslam ve Terör (Birbiriyle Bağdaşmayan Kavramlar)

Malumunuz yılbaşı gecesi Mısır’daki bir kiliseye düzenlenen bombalı saldırı sonucu; orada ayin yapan ve yılbaşını kutlayan Hıristiyanlar öldürüldü. Bunu da İslami bir terör örgütü yaptı deniliyor.

İslami bir camianın bu şekilde bir eylem yapması Kuran’la bağdaşır mı?
İslam’da terörün yeri var mıdır?
Bu iki soruya cevap bulmaya çalışalım. İslam dininde ne tür durumlarda, kimlere karşı savaşılması gerektiği hususunu anlamaya çalışalım.

Bunun içindir ki, İsrâiloğulları`na: “Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde fesat çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur” hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler. (Maide 32)

…Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışırlar. Allah, fesat çıkaranları sevmez. (Maide 64)

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın…
(İsra 33)

De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O`na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah`ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti. (Enam 151)

Bu türden bir kiliseye düzenlenen bombalı saldırı; oradaki cana kıymamış olan, fesat çıkarmamış olan erkeklerin, kadınların ve çocukların ölmesine neden olabilir. Yani bu şekildeki bir eylem haksız yere cana kıymaktır. Ayrıca sana savaş açmamış, savaş açmayan birisine karşı bu şekilde bir eylemde bulunduğun zaman yeryüzünde fesat çıkaran ve haksız yere cana kıyan biri olursun. Bu şekildeki davranışlar da Allah’ın emirlerine karşı gelmektir.

(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez. (Enfal 58)

Masum ve savunmasız insanlara karşı yapılan bombalı bir saldırı hainliktir. Hiç haberi yokken ve de bir suçu da yokken onu haksız yere katletmektir ve sırtından vurmaktır. Allah hainleri sevmez.

Bu şekildeki saldırılar korkakça saldırılardır. Ancak korkakların yapabileceği bir şeydir. Cesareti olan insan zulmeden, kan döken insana karşı savaşır. Gidip savunmasız bir masumu katletmez. Bu şekilde masumlara saldıran insanlar; haince masuma saldırdıkları için insanlara karşı korkaktırlar ama Allah’ın “Haksız yere Allah`ın haram kıldığı cana kıymayın. ” emrini dinlemediği için Allah’a karşı korkusuzdurlar.

Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisa 58)

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, takvaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Maide 8)

Yeryüzünde bozgunculuk yapan masumları katleden Hıristiyanlar olabilir. Ama bunu yapmayan barış yanlısı olan ve barışı savunan ve bize saldırmayan Hıristiyanlar da vardır. Masumları katleden bir Hıristiyan topluma duyduğumuz kin nedeniyle; masum, savunmasız ve de yeryüzünde bozgunculuk yapmayan bir Hıristiyan’ı öldürdüğümüz zaman Rabbimize nasıl hesap verebiliriz?

Rabbimiz bizlere; insanlar arasında hüküm verdiğimizde adaletle hüküm vermemizi emrediyor. (Adaletle hüküm vermemizi tavsiye etmiyor, emrediyor).
Rabbimiz bizlere; “Bir topluma olan kininiz sizleri adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Allah’a karşı gelmekten sakının. ” diyor. Bizler eğer ki bir masumu öldürürsek; Rabbimize hesap veremeyiz. Bu şekildeki eylemler hem adaletsiz olmayı ve aynı zamanda da Allah’a karşı gelmeyi gösterir.

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. (Mümtehine 8)

Bizler yurdumuzda yaşayan ve kendi dinimizden olmayan masum insanlara iyilik edebilir ve onlara karşı adil davranabiliriz. Başkasının suçundan dolayı bir masumu katletmek adaletsizliktir.

Mümtehine9. Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. (Mümtehine 9)

Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun…(Nisa 135)

Anlayacağınız İslam ve terör kavramlarının yan yana kullanılması kesinlikle düşünülemez. Bir Müslüman hiçbir şekilde masumların katline yönelik saldırı düzenleyemez. Kendisine İslami terör örgütü ismini vermeye çalışan ve masumları katleden örgütlere karşı dikkatli ve temkinli olmalıyız. Bu örgütlerin amacı masumları katlederek fitne ve fesat çıkarmak (İnsanlar arasında düşmanlık tohumları ekmek, insanların birbirine kin duymasına neden olmak. ) ve bu sayede de o bölgedeki düzeni bozup kan dökülmesine neden olmaktır.

Haksız yere cana kıyan ve masumları katleden kişiler Müslüman olamayacağına göre bu kişileri Müslüman olarak nitelendirmek gaflet ve dalalet içinde olmaktır. Bu örgütlerin kendilerini “İslami terör örgütü” olarak isimlendirmeleri ise çok tuhaftır. Bu örgütleri “İslam karşıtı terör örgütleri” olarak isimlendirmek en doğrusudur.

Düzenledikleri eylemler İslama zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. Bu eylemler nedeniyle İslam dini dışardan bakan kişiler için vahşet dini olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda da bunları yapanlar nedeniyle bir takım camialar tarafından İslam dini kötülük kaynağı olarak nitelendiriliyor. Bu örgütlerin düzenledikleri eylemler İslam dininin yayılmasına engel teşkil ediyor ve de İslama zarar veriyor.

Bizler Müslümanlar olarak; Allah’a karşı isyankar ve de masumları katleden kendisine “İslami terör örgütü” ismini takmaya çalışan “İslam karşıtı terör örgütleri” ne karşı dikkatli ve uyanık olmayız. Bu örgütlerin yanında değil karşısında saf tutmalıyız. İslami bir örgüt hiçbir şekilde masumları katletmez ve dinimiz gereğince de katledemez.

Savaşın hangi durumlarda kimlere karşı yapılması gerektiği ve ne kadar süre devam etmesi gerektiğini hususunu surelerle anlatmaya çalışacağım.

Bakara suresindeki savaş ayetlerine baktığımızda:

Bakara 190. Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
Bakara 192. Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bakara 193. Hiçbir fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır.

Rabbimiz gene sizinle savaşanlara karşı savaşın diyor ve onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır diyor. İslam dinin yayılmasına zemin hazırlayacak ortam dünyada zulüm ve baskının ortadan kalkmasıdır. Savaş çıkaranlara karşı savaşmaktır. Hangi dinden olursa olsun bir masumu öldürmek bizim kendi dinimize zarar verir ve dinimizin yayılmasına engel teşkil eder.

Tevbe suresi savaş terimlerinin fazla geçtiği bir sure bu sureye de baktığımız zaman:

Allah ve Resûlünden, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere kesin bir uyarıdır. ( Tevbe 1)

Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. (Tevbe 4)

Yeminlerini bozan, peygamberi yurdundan çıkarmaya kalkışan ve üstelik size tecavüzü ilk defa kendileri başlatan bir kavimle savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Oysa Allah, -eğer siz gerçek mü’minler iseniz- kendisinden korkmanıza daha lâyıktır. (Tevbe 13)

Savaş emri yapılan anlaşmayı bozan ve Müslümanların haklarına tecavüz eden kavme karşı veriliyor. Yaptığı anlaşmayı bozmayanlar için böyle bir emir yok.

Hacc suresindeki savaş ayetlerine baktığımızda:

Kendilerine savaş açılan müminlere, zulme uğramaları sebebiyle savaş için izin verildi. Şüphe yok ki Allah’ın onlara yardım etmeğe gücü yeter. ( Hacc39)

Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. ( Hacc40)

Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir. ( Hacc41)

Kendilerine savaş açılan Müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle izin verildi deniliyor. Dinimizde hiçbir zaman bizimle savaşmayanlara bizlerin savaş açması istenmiyor.

Nisa suresindeki savaş ayetlerinden bir tanesini de değineceğim:

Nisa 75. Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?

Nisa 76. İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de Tağut yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.

Nisa 76. ayette anlatılan savaş Tağut olan şeytan türünün dostlarıyla yapılan savaş durumu anlatılıyor. Nisa 76. ayetin sonundan anlayacağınız üzere “Şeytanın hilesi zayıftır. ” deniliyor. Bu savaş ise kaleme ve bilgiyle verilmesi gereken bir savaş durumu.

Allah yolunda savaşmak sadece silahla yapılan bir savaş durumu değildir. Bizlere kalemiyle savaş açanlara karşı bizler de kalemimizle savaşmalıyız. Kalemle silah hiçbir zaman için karşı karşıya gelemez. Kalemi yenecek olan gene kalemdir.

“İyilikle kötülük bir olmaz Sen kötülüğü güzel şekilde önle o zaman aranızda düşmanlık olan kimse, sana sanki samimi bir dost gibi oluverir Kötülükleri iyilikle önleme hasleti, ancak sabredenlere verilir Bu ancak hayırdan büyük payı olanlara verilir Eğer şeytandan seni dürtecek bir vesvese gelirse, hemen Allah`a sığın Şüphesiz O, Semi`dir Alim`dir ” Fussilet/34/35/36

Bu tür kötülükleri en güzel şekilde önlemenin yolu ise düşünme ve araştırmaya dayalıdır.

Masumları katleden her türlü terör örgütlerinden uzak, Allah’a yakın, takva sahibi, iyilikleri yayan, kötülükleri men eden, Allah’ın sınırlarını koruyan, adaletle ve Hak’la hüküm veren müminlerden olmamız dileğiyle.

Barış ve huzur içinde kalın.

Yazar : Mehmet

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website