Hristiyan kutsal metinlerin bir göz attığımız da iki Hz. İsa şekli, anlayışı görüyoruz. Birçok Hz. İsa araştırıcısınında vurguladığı gibi; birincisi “tarihsel İsa”, diğeri ise MS 1. YY. başlarında yaşayan bir musevi öğretmen/peygamberdir.
Tarihsel İsa: Bu Hz. İsa insanları Hz. Musa öğretisine çağırır, Tanrıya imana çağırır, yaklaşan hesap gününe hazırlamayı, helal haramları düzenleyen Tanrısal yasaya harfiyen uyan, din istismarcılığından uzak durmayı ve ahlaki kurallara bağlı kalınması gerektiğini vurgulayan bir kişidir. Hz. İsa nın halka tebliğ mesaj başlıca üç hususda yoğunlaşır. Tanrının egemenliğine halkı davet etmesi. Tanrı`nın egemenliği ise, bir taraftan insanların Tanrı`ya iman ve O`un emirlerine bağlanmakla hayatlarında O`nun emrettiği yola girmelerini, diğer taraftan ise, yaklaşan hesap gününe inanmalarını ve ona hazırlık yapmalarını ifade etmekteydi(aynı İslam da olduğu gibi). Hz. İsa nın diğer temel mesajları ise, toplumda ki ahlaksızlıkların ve din istismarının tenkit edilmesiyle toplumdaki seçkinler grubuyla din adamlarından kaynaklanan sosyal bozuklukların ve halkın üzerinde estirilen şiddet, sömürü ve terör düzeninin reddedilmesiydi. etrafındakiler onu bir peygamber, bazıları beklenen Mesih olduğunu düşünmüş; ancak O, İncillerde yer aldığı gibi, sıklıkla kendisini yalnızca “insanoğlu” şeklinde tanımlamış, bazı ifadelerde ise bir peygamber olduğuna işaret etmiştir. (Bknz örnek: Luka 13: 32-35; Markus 6: 1-4; Matta 13: 57 / Tomas İncili 31; Resullerin İşleri 3: 22-23; 7: 37; Luke 24: 19)
İlahi Oğul İsa: Tarihsel isa ya karşılık bu İsa, Hristiyan geleneğinde, en geç derlenmiş(kanonik inciller) Yuhanna incilinde vardır. Helenistik cemaatin yorumladığı, insanların günah-ölüm kısır döngüsünden kurtuluşları için, ilahi kurtuluş planı çerçevesinde yeryüzünde bedenleşen tanrısal oğul İsa`yı tanımlamaktadır. Bu inanışa göre İsa Mesih, her daim var olan KELAMIN ete kemiğe bürünmüş(Baba-Oğl-Kutsal ruh: Teslis İnancı) halidir; insanların kurtuluşu için bedenleşmiş tanrısal oğul İsa, yeryüzünden bir insan gibi doğmuş, büyümüş yaşamış ve acı çekmiş en sonun da Babanın insanları af etmesi için çarmaha gerilerek kendini feda etmiş(teslis inancı kafa karıştıran, mantık dışı bir inanıştır ki bu burada da ortaya çıkmaktadır. Baba-oğul-kutsal ruh, aslen 1 kişidir. Yani İsa hem baba hem oğul hem de kutsal ruhdur ama buna rağmen hem kendisine yalvararakd dua etmiş hem “baba beni neden terk ettin” diye sitem etmiş ama bir yandan da baba olarak kendini çarmaha germe emri vermiş bir Tanrıdır. Yani son derece karışık, mantık dışı ve izahı mümkün olmayan birşeydir. Bu yüzdendir ki misyonerler Teslis inancı konusunda olabildiğince konuşmamaya özen gösterirler, geri planda tutarlar. Cecaplamak gerektiğinde ise sürüyle cümle kalabalığı yapıldığını ve aslen yine bir cevap verilemediğini görmek mümkündür. Bu olaya kendileri de mantıklı ve açıklayıcı bir izah getiremezler “iman etmeliyiz” derler. ), ölmüş sonra tekrar dirilerek (ki bu da çok çelişkilidir. İncillerde Hz. İsa nın diriliş pasajları karşılaştırıllırsa ne demek istediğim görülecektir) ilahi alemlere yükselmiştir. İsa Mesih kurtuluş planı gereğince 2. kez tekrar yeryüzüne gelecek(aslında 3. kez ama incillerde 2. kez der. 1. si ilk kez bedenleşmiş olduğu zaman, 2. si çarmıhtan sonraki dirilişi ve dünya ya geleceği zaman 3. kez olacaktır. Hali ile bir çelişki ortaya çıkıyor. Misyonerler bunu 1 ve 2. yi tek, 3. yde 2 olarak anlatmaktadır. yani 1. doğum ve 2. doğum 1. kez gelişidir. ); insanları ölümden dirilterek yargılayacak, kötülüğe son verecek ve yeryüzünde bir altın çağ başlayacaktır.
Genel de pavlus mektuplarında ve Yuhanna incillerinde işlenen bu 2. İsa profili, yer yer Matta, Markus ve Luke incillerinin yazarları tarafından da işlenmektedir. Günümüz Hristiyan inanışı temellerini oluşturan bu İsa anlayışı, Hz. İsa sonrası dönemde Antakya merkezli Helenistik cemaat tarafından kurulan ve pavlus tarafından geliştirilip sistematize edilen bir anlayıştır. Hristiyanlık, İsa ile ilgili inancına, Yeni Ahit metinlerinde “tarihsel İsa” ve “İlahi Oğul İsa Mesih” şelindeki bu iki farklı İsa anlayışından ikincisini(2. ) temel olarak seçmiştir. pavlus da mektuplarında “Biz Mesih`i bedenlenen tanısak bile, artık onu böyle tanımıyoruz”(2 korontiler 5: 16) diyerek, tarihsel İsa`ya aften bedenen yaşayan İsa`yı artık böyle tanımadıklarını vurgular. Buraya dikkat!; ayrıca pavlus, yaşadığı dönemde muhtemelen tarihsel İsa`nın yaşantısını ve öğretilerini temel alanları kastederek, kim kendilerinden farklı bir öğreti ortaya koyarsa, -bu gökten inen bir melek bile olsa- ona lanet eder. (Galatyalılara 1: 8-9. Ayrıca Korontiler 11: 4)
Bir din olarak Hristiyanlık, işte bu İlahi Oğıl İsa Mesih anlayışına daaı olarak ilk kez (yukarıda da değindiğimiz gibi9 Antalya ya Helenistik bir cemaat arasında şekillenmiştir. Nitekim Luka`nın da, Resullerin işlerininde de vurgulandığı gibi(Resullerin işleri 11: 26) Hristiyanlık terimi de ilk kez Hz. İsa nın ilahi kurtarıcılığı fikrine inanan cemaat için muhtemelen 50 yılı civarında “Mesihçiler” anlamına kullanılmıştır. Bu durumda Hz. İsa`nın, tarihsel açıdan Hristiyan ve Hristiyanlık terimleriyle bir ilişkisi olmadığı son derece açıktır. Zaten Hz. İsa nın yaşadığı dönemde muhalifleri onu ve yandaşlarını Hristiyan olarak değil, Nasuralardan olmakla itham etmişlerdir. Yeni Ahit metinlerinde, gerekse Filip İncili, Mısırlılar İncili gibi apokratif(Hristiyanlarca sahih sayılmayan) metinlerde İsa ile ilgiki olarak bu terim kullanılmaktadır. Kısacası görüldüğü gibi, her ne kadar inanç ve öğretileri için Hz. İsa yı referans gösterseler de, gerçekte Hristiyanlığın tarihsel isa ile bir ilgili yoktur. Yani, Hristiyanlık Hz. İsa tarafından kurulan bir din değildir ve Hz. İsa bir Hristiyan değildir.
Hz. İsa, en basit tabir ile, bir Musevi(Yani Hz. Musa nın mesajını izleyen, onu tebliğ eden ve savunan bir kişi) dir. ( Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. Zekirya gibi. Elbet İslam inancına göre tüm peygamberler islama mensup müslümanlardır) Gerek Sinoptik İnciller, gerekse Tomas İncili gibi metinlerde Hz. İsa` nın sözleri üzerinde yapılan araştırmalar, bunu ortaya koymaktadırNitekim Kur`an`da da hz. İsa nın bu özelliklerine vurgu yapmaktadır(Al-i İmras surei, 48-51).
Buraya kadar yazdığıklarımızda görünür de pek iki yüzlülük göremeyebilirsiniz ama ileri de yazacaklarımız da bunu açıkca göreceksiniz. Gelelim pavlus efendiye. pavlusun misyonerlik faaliyetlerini yürütürken uygulama şeklini ve sözlerini incelediğimizde son derece iki yüzlülük ve kandırmaca olarak tabir edeceğimiz şeyler görüyoruz. Unutmayalım ki misyonerler bu işlerinde en çok pavlusu örnek alırlar. o en büyük ve ilk misyonerdir. Temelleri atan o dur.
pavlus neler anlatmışsa artık, karşı çıkılmasından ve çıkanlardan korkmuş ve bıkmış olacak ki, bir (haşa) Tanrı edası(bana göre) ile şöyle bir söz etmiştir Galatyalılara mektuplarında(1: 8); “Gökten bir melek bile, size bildirdiğim öğretiden başka bir öğreyi bildirirse, ona lanet olsun” Son derece cüretkar bir söz. Meleklerin Tanrı tarafından yaratıldığını, O`nun iradesi dışında kafasına göre hareket edip, söz söyleyemeyeceğini belli ki pavlus bilmiyormuş. Biliyor ise neden bu sözleri söylemiştir? Bir de misyonerlerin davranış temelini oluşturan asıl iki yüzlülük! Yine pavlus dan. 1. Korinitiler 9: 19-23
19 Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum.
20 Yahudiler`i kazanmak için Yahudiler`e Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa`nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.
21 Tanrı`nın Yasası`na sahip olmayan biri değilim, Mesih`in Yasası altındayım. Buna karşın, Yasa`ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa`ya sahip değilmişim gibi davrandım.
22 Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.
23 Bunların hepsini Müjde`de payım olsun diye, Müjde uğruna yapıyorum.
Burada açıkca görülüyorki “ne olursa olsun kazanmak “adına her türlü iki yüzlülüğü yapacaksın. Yani bu müslüman olanları kazanmak için müslümanmış gibi davranmak(münafıklık) anlamına da geliyor bu, ona göre dikkat edin. Etraf münafıklıklar ile çevrilmiş durumdai dikkat! Espirili uyarımızı geçelim kafaya takılan bir olaya gelelim. pavlus burada “Yasa Altında” olmadığını söylüyor. Peki İncil, eski ahiti kabul etmiyor mu? Birçok yerde kabul ettiğini bildirirken, kabul etmediğini de bildiriyor. Bu son derece çelişkili bir durum. İncil yazarları hata yapmadılar ise bu da bir iki yüzlülüktür yok hata yaptılar ise Vahiy kelamı olmadığını söylememe gerek yok. Zaten her iki durumda da Vahiy kelamı olamaz çünkü Tanrı ne hata yapar ne de (haşa) iki yüzlülük. Yalnız 21. pasajda açıkca belli ediyor ki pavlus Tanrının yasasını tınlamıyor, sadece Mesihin yasasını kabul ediyor(yalnız yeni ahitde Hz. İsa nın hayatını çıkartırsak geriye ne kalıyor? Eski ahitten alıntılar değil mi geriye kalan? hangi yasa? )
Galatyalılar 3. bölüm de neler yazıyor?
1 Ey akılsız Galatyalılar! Sizi kim büyüledi? İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi?
2 Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh`u, Yasa`nın gereklerini yaparak mı, yoksa duyduklarınıza iman ederek mi aldınız?
3 Bu kadar akılsız mısınız? Ruh`la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz?
4 Boş yere mi bu kadar acı çektiniz? Gerçekten boşuna mıydı?
5 Size Kutsal Ruh`u veren ve aranızda mucizeler yaratan Tanrı, bunu Yasa`nın gereklerini yaptığınız için mi, yoksa duyduklarınıza iman ettiğiniz için mi yapıyor?
6 Örneğin, “İbrahim Tanrı`ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı. ”
7 Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim`in gerçek oğulları iman edenlerdir.
8 Kutsal Yazı, Tanrı`nın öteki ulusları imanlarına göre aklayacağını önceden görerek İbrahim`e, “Bütün uluslar senin aracılığınla kutsanacak” müjdesini önceden verdi.
9 Böylece iman edenler, iman etmiş olan İbrahim`le birlikte kutsanırlar.
10 Yasa`nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Yasa Kitabı`nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir. ”
11 Tanrı katında hiç kimsenin Yasa`yla aklanmadığı açıktır. Çünkü “İmanla aklanan yaşayacaktır. ”
12 Yasa imana dayalı değildir. Tersine, “Yasa`nın gereklerini yapan, onlar sayesinde yaşayacaktır. ”
13 İbrahim`e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh`u imanla alalım diye, Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa`nın lanetinden kurtardı. Çünkü, “Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir” diye yazılmıştır.
Anlamadığım birşey oluştu şimdi kafam da. Yasanın laneti! Tanrı lanetli bir yasa mı oluşturmuş? Neden? Yoksa bu eski ahitin tahrifine bir vurgu mu? Ya da uydurulmuş sözler olabilir mi?
14 Kurallarıyla bize karşı ve aleyhimizde olan yazılı antlaşmayı sildi, onu çarmıha çakarak ortadan kaldırdı. (Koloseliler 2)
Acaba bu yazılı anlaşmayı Tanrı mı yoksa başkası mı silmiştir ne dersiniz? Sizce Tanrının adını kullanarak pavlus silmiş ve geçersiz saymış olabilir mi? Hayır olamaz! denir se söylermisiniz nasıl oluyor da Tanrı, Hz. İsa`ya iman edenlerin aleyhine ve onlara karşı olan bir yasa çıkarır? 3. seçenek olarak yine acaba burada vurgulanan Yasanın TAHRİF edilmiş olması mı? Bu üç seçeneği de kabul etmek çok zor gelicek birilerine. Dahası bir yandan kabul eden pasajlar, diğer yandan red eden pasajlar da bir iki yüzlülük değil mi?
Gelelim misyonerlerin yaptığı iki yüzlülüklerden birine daha. Misyoner metodlarından biri de “Kültüre Uyarlamadır”. Bu metod çerçevesinde çeşitli iki yüzlülükler vardır. Örneğin; Müslüman toplumlara yönelik misyonerlik aktivitelerinde misyonerler, Hristiyan doktrinin anlatılmasında Müslümanlara özgü din dilini ve terminolojiyi kullanmaya azami ölçüde gayret ederler. Allah, resul, ayet, vahiy, mescit, İncil, hazret(hz. ) şerif, maşallah, inşallah, papaz, rahip yerine öğretmen, pastör(en sık bu), hoca, abi gibi terimler Hristiyan metinlerine alınırlar ve hristiyan geleneğinin temsil ve takdiminde bunlar kullanılmaya çalışılır.
ÖRNEK: Yeni Ahit, bir bütün olarak İncil ya da incil-i Şerif şeklinde adlandırılır. Bilhassa “İncil-i Şerif” olarak adlandırılması benim için hep ilginçtir. Hristiyan kutsal kitabındaki teslisin birinci unsurunu ifade eden baba terimi “Allah” şeklinde değiştirilir; kutsal kitabın ifadelerinden bahsederken ayet teriminin kullanımı tercih edilir. Bunun dışında İsevi, Mescid-i İsa gibi terimlerde kullanılır. Şahsi olarak da karşılaştığım ve sizlerinde karşılaşması her daim pek mümkün olan bir durum var.
“ALLAH” Türkiyede ki misyonerlerin kurduğu siteler de her daim Allah adının Hristiyanlarca kabul edilmediği, Allah`ın kendilerinin inandığı Tanrı olmadığı vurgulanır. Tamam bunda birşey yok ama aynı siteler de yazılan makaleler de sürekli olarak Allah adının kullanılması(misal pasajlarda Tanrı yerine Allah denmesi ya da “Allah bizden bunu ister” gibi cümlelerde… ) dikkat çekicidir. Yiine bu siteler de ilk baktığınızda terimler de Allah yazarken, üzerine tıklayınca Yehovaya çevrilmesi de ilginçtir. Bu da misyonerlerin iki yüzlülüğüne bir delildir! Misyonerler Tanrı adını Yehova olarak anarlar, kişisel yazışma ve konuşmalarında “Tanrı” ya da “Yehova” derler ama makaleler ve incilerin çevirilerinde Allah adını kullanırlar ama bir yandan da bu adı red ederler. Aynı zaman da Kuranı red ederken(tümüyle), Kurandan Hristiyan teolojisinin bazı kesimlerini destekleyen ayetleri kullanırlar. Bu son derece iki yüzlülüktür!
Yine bu kültüre uyarlama adı altında yapılan uygulamalardan biri de şudur; Çeşitli konularda takınılan tutumlar her halkı özelliğine göre ayarlanmaktadır.. Afrika da çok eşliliğin yaygın olduğu bölgelerde misyonerler poligamiye karşı çıkmamışlardır. Oysa Hristiyanlıkta bu yasaktır ama Hristiyan olmaz ya da terk eder korkusu ile buna karşı çıkmamışlardır aynı vakti zamanında köle ticaretine karşı çıkmadıkları ve onlardan maddi destek aldıkları gibi. Bunun gibi birçok iki yüzllükleri oldukları aşikardır. Bu iki yüzlülük kelimesini ağır görebilirsiniz ama bu doğru olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bir dini anlatırken, öğretilirken iki yüzlülüğe başvurulursa, nerede güven? Dikkat edin ve oyuna gelmeyin! Bunlar sadece küçük bir bölümü bunu da unutmayınız.
Girljedi(Ayça)
Yararlanılan Kaynaklar
Misyonerlik: Prof. dr. şinasi Gündüz(Sayfa: 37-38-48-49-99-100-102-103-104)
İsa Tanrı mı?(Sayfa: 147-148)
Yazar : Ayça Mutlucan