Ali İmran 132: Allah’a ve resule itaat edin ki, merhamet görebilesiniz.
Enfal 20: Ey iman edenler! Allah`a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin.
Maide 92: Allah`a itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin: Bizim resulümüze düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Haşr 7: …….. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah`tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah`ın azabı çok şiddetlidir.
Bizler eğer Rabbin ayetlerinin ne söylediğini gerçekten anlamaya çalışıyorsak ve birilerinin sözlerine delil arayışında değilsek, çok net anlarız Rabbin ne söylediğini. Peki, burada Allah Resule uyun, itaat edin ve O ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ona son verin derken nelerden bahsediyor olabilir?
Hemen aklıma Allahın elçisine hitap eden, bazı ayetler geldi. Bakın burada Allah elçisine neler söylüyor?
Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun……
Enam Suresi 50. Onlara şunu söyle: “Ben size Allah`ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!” Sor onlara: “Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?”
Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap`ı sana, insanlar arasında Allah`ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma
Hakka Suresi 44; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi,
45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık.
46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.
Yukarıdaki ayetleri okuyan bir insan, Allah`ın Resulünün görevinin bizlere Kuran`ı tebliğ etmek olduğunu ve bizleri Kuran ile uyarıp Kuran`ın hükümleri ile bizleri yönettiğini, uyardığını çok net anlar. Bakın sizlere bir ayet daha, bu kadar açık ve net; peygamberimize itaat etmekle, O bizlere Kuran ile hükmettiği için, Kuran`ın yapın dediğini yapmak, yasakladığından uzaklaşmanın aynı şey olduğu çok açık anlaşılıyor.
Nur 54: De ki: Allah`a itaat edin; Peygamber`e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber`in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber`e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır.
Bakın ayette ne diyor? Peygamberinize itaat edin çünkü ona düşen görev yani sorumluluk, kendisine yüklenen kur’anı tebliğdir diyor. Bizlerin sorumluluğunun ise Kuran`ın yüklediği görevleri yerine getirmek olduğu çok açık belirtiliyor. Ayetin sonundaki cümle aslında birazcık düşünene her şeyi anlatıyor. Peygamber`e düşen, sadece açık-seçik duyurmaktır. Bu sözler Rabbin sözleri, birazcık düşünen aklını kullanan anlayacaktır.
Son olarak bazı ayetleri daha sizlere hatırlatmak istiyorum. Bizler şefaat konusunu o kadar yanlış yönlere çekmiş ve kendimizi aldatır olmuşuz ki, Kuran ayetlerini bile görmezden geliyoruz. Bizler Rabbin “şefaat tümden bana aittir” dediği ayeti görmezden gelip, diğer ayetler üzerinde anlamlar çıkartarak, kendimizce dinde çelişki yaratmışız. Rabbim bakın yalnız kimden yardım isteneceğini söylüyor?
Fatiha suresi 5. ayet: Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
Allah Kuran`da bizleri nasıl uyarıyor.
Nisa 31: Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız.
Ayette çok açık büyük günahlardan sakınanların diğer günahlarını affederim diyor Rabbim. Peki, bizler bu apaçık ayetleri görmemize rağmen hala içimize sokulan yanlış ve hurafe bilgilere, peygamberimizin hadisi diye anlatanlara bakın nasıl kanıyor ve bir de bunları savunuyoruz. İşte size bir hadis:
Peygamberimiz “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir” buyurmuşlardır. Üstteki ayetle apaçık çelişiyor.
Değerli dostlar, aslında bu düşünce ve inanç, içinde bulunduğumuz karmaşanın çok açık bir örneğidir. Allah bile büyük günahlardan sakının affetmem diyor, ama bizler bunun bir kolayını da bulup büyük günahları da affettirmenin yolunu bulmuşuz. Rabbim affetsin. Bakın sizlere hesap günü cehennem halkından olacağı kesinleşmiş bir insan için ne diyor Rabbim. Çok önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir ayet.
Tevbe 113: Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları açıkça belli olduktan sonra müşrikler için af dilemek ne peygambere yakışır ne de iman edenlere.
Bakın işte Rabbim “her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız” diyorsa, gerçekten vermiştir. En yakınlarımızdan bile olsa cehenneme gideceği kesinleşmiş bir insan için, bırakın şefaat etmeyi, bağışlama yetkisinin olmasını, o kişinin bağışlanması için Allah`a dua bile edilmesini doğru karşılamıyor. Dikkat edin özellikle peygamberlere yakışmaz diyor. Dua, af dileme kapısı herkes için açık aslında ama ancak cehennem ehli olduğu kesinleşmiş olanlar için, bunu hiç kimse yapamaz diyor. Aslında bu ayet her şeyi çok net anlatıyor, anlayana anlamak isteyene…
Bizlere düşen hiçbir etki altında kalmadan Rabbin indirdiği kitabı çok iyi anlayarak okumak, araştırmak iyice anlamaya çalışmak olmalıdır. Bu konuda kaynağı Kuran olan her bilgiden ve kaynaktan yararlanmalıyız, yeter ki bu bilgiler Rabbin kelamına ters düşmesin, onun vermediği bir hükmü koymaya kalkmasın.
SAYGILARIMLA
Yazar : Haluk GÜMÜŞTABAK