Susuzluktan, açlıktan çatlayan dudaklar, kuruyan boğazlar, bir deri bir kemik sözünün hakkını veren, o sözün ne demek olduğunu anlatmakla kalmayan, haykıran vücutlar, temel ihtiyaçlardan yoksun, ölmenin yaşamaktan daha evla olduğu, ikizlerinden biri öldüğü halde sırf diğer çocuğuna daha fazla yiyecek ve içecek alabilmek için günlerce onu kucağında taşıyan annenin dramı,
kabileler arasındaki silahlı çatışmalar, silah tüccarlarının oyunları, yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömüren emperyalistler, sömürgeciler, Ahmed Arif`in, “Bunlar engerekler ve çiyanlardır” dediği emek hırsızları, bir yandan çatışma, kan, gözyaşı, bir yandan açlık, susuzluk, insanlık dramı… ve daha fazlası Afrika`da yaşanıyor. Afrika sınavıyla İnsanlık, bu yüzyılda bir kez daha sınıfta kalıyor.
Afrika`ya dair içimde yangınlar var yüreğimin en ücra köşesinde, bütün benliğimi, kaplayan bütün hücrelerimi dolaşan, vicdanımın çığlığı şöyle haykırıyor, duymayan kulaklarıma, sağır, duygusuz insanlığa: “Hey afrikalı çocuk!!! Senin belki derin karadır; ama insanlığın vicdanı karalanmış. ”
“Biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline
getirelim. “(Kassas/5)
&&& &&& &&&
Bu konuda yazı yazmamayı ya da yorum yapmamayı düşünüyordum, ama vicadanım beni hep en neşeli zamanlarımda, en tok zamanlarımda, en mutlu zamanlarımda yakalıyordu ve yargılıyordu. Birçok kardeşimizin de bu durumda olduğunu görüyorum ve hissediyorum. Herkes kendince bir yerlerden işin ucunu tutmak istiyor, Afrika`ya yardım yapmak istiyor. Ben de bu durumda kendi düşüncelerimi yazmayı zorunlu gördüm.
Afrika`da açlığın, yoksulluğun hüküm sürdüğü bilinen bir gerçek. Maalesef bu açlık ve yoksulluk, beraberinde gelen ölümler yeni değil. Sadece bu son günlerde yoğun olarak gündemde tutuluyor. Kara kıtanın talihi de kendisi kadar kara. Emperyalist güçler (haçlılar) bu topraklara girdiği günden beri bu vahim durum yaşanıyor. Kenya`nın kurucu lideri Jomo Kenyata bakın ne diyor:
“Hıristiyan papazlar topraklarımıza ayak bastıklarında ellerinde incil vardı, bizim de topraklarımız vardı. Onlar bize gözlerimiz kapalı bir şekilde dua etmeyi öğrettiler; gözlerimizi açınca topraklarımızın onların elinde, incilinse bizim elimizde olduğunu gördük. “Çok vahim bir durum tesbiti.
Afrika`da insanlar beyaz adamın zulmüne uğruyor, kendi topraklarında köle muamelesi görüyor.
Sanayileşmede, bilim ve teknikte yükselen Avrupa ve Amerika insanlıkta hep alçalıyor, kaybediyor.
&&& &&& &&&
Bu son günlerde herkes Afrika`ya yardım çağrısı yapıyor doğal olarak. Oruç ayında insanların hayra yönelik işler yapmaları tabi karşılanır bir durumdur. Ama gelin görün ki, yaptığımız yardımlar onların yaralarını iyileştirmez; aksine daha da derinleştirir. Asıl yapılacak yardımlar emperyalizmin, sömürünün ellerini o ülkeler üzerinden çekip kesmektir. Başka şekilde kara kıtanın kara talihini değiştiremeyiz. Bu yorumumdan onlara yardım etmeyelim, anlamı çıkarılmasın, aksine asıl yardımın onları özgürleştirmek olduğunu söylüyorum. İslamiyet gittiği yere hak, adalet, şan, şeref, insanlık götürürken; Avrupalı ve Amerikalının yaptığı rezilliği bütün dünyan insanlarının görmesi lazım. Maalesef diri bir İslam şuuru olmadıkça insanlık zulme, sömürüye hep düçar kalacaktır ve Afrikalı çocuklar hep açlıktan susuzluktan ölecektir.
Ama bizler istiyoruz ki, beynimizde yer edinmiş fotoğraftaki Afrikalı çocuk hep gülsün, dünyaya umutla bakabilsin. Çalışma ve azim bizden, takdir ve başarı Allah`tan…
Gevşemeyin, üzülmeyin, eger içten bir yönelişle Allah`a yönelmişseniz, üstün gelecek olan sizlersiniz. (Ali İmran/139)
Bizleri yaratan ve içimize insanlık sevgisini koyan Allah`a şükürler olsun.
Muhittin BOZKURT