Kuran’da devlet yönetimi ile ilgili olduğu gibi devletler ya da topluluklar arası ilişkilerin nasıl olması gerektiğiyle ilgili kesin sınırlar ve hükümler yoktur. Bununla beraber devlet yönetimi konusunda olduğu gibi devletlerarası ilişkiler açısından da bizler için hareket noktası teşkil edebilecek, belirli prensipleri veren ayetler olduğunu düşünüyorum. Kuran ayetleri üzerinden uluslararası ilişkilerin nasıl olacağı konusunda kesin sonuçlara ulaşmamız mümkün değilken, bu ayetler üzerine derinlemesine düşünmenin güncel olayları değerlendirirken faydalı olacağına inanıyorum.
70 – Mearic Suresi –
32. Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar.
Öncelikle yukarıdaki ayette inananların özellikleri arasında ahitlerine yani sözleşmelerine sadık kalmalarından bahsedilir. Bu prensip uluslararası ilişkilerde de göz önünde tutulmalıdır.
4 – Nisa Suresi –
89. Onlar, kendilerinin inkâra sapmaları gibi sizin de inkâra sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı.
90. Ancak sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavime sığınanlar ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan dan göğüslerini sıkıntı basıp size gelenler (dokunulmazdır.) Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece sizinle çarpışırlardı. Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır.
9 – Tevbe Suresi –4. Ancak, kendileriyle yaptığınız anlaşmanın koşullarına eksiksiz uyan ve size karşı başkalarıyla işbirliğinde bulunmayan putperestlerin anlaşmasını tanıdığınız süreye kadar uygulayın. ALLAH erdemlileri sever.
Kuran’daki savaş ile ilgili ayetleri bütünsel olarak incelediğimizde yukarıdaki Nisa suresindeki ayetten de anlaşılacağı gibi ancak savunma amaçlı savaşa izin verilirken; Tevbe suresindeki ayette ayrıca inanan topluluğa savaşma konusunda karşı tarafın anlaşma koşullarına uymuyor olması ve inanan topluluğa karşı başkalarıyla işbirliği içinde olmaması şartı getirilmiştir.
60 – Mümtehine –
8. Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever.
5 – Maide –8. Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.
Yukarıdaki ayetlerde ister aynı millet ya da devlet içinde olsun isterse farklı kavimler ya da bugünkü şekliyle devletlerde olsun inananlarla din hakkında savaşan ve inananları yurtlarından çıkarmak isteyenler dışındaki kişilere yani savaş halinde olunan kişiler dışındaki kişilere ve toplumlara adaletli davranmamız tavsiye edilir. Buna ek olarak Kuran’da aksi bir ifade olmadığı için farklı dinlerden ve inançlardan topluluklarla din hakkında inananlarla savaşmaları ve inananları yurtlarından çıkarmak istemeleri durumu dışında ticari, sosyal ve diplomatik ilişki kurmanın bir sakıncası olmadığı açıktır.
4 – Nisa –
75. Size ne oluyor da Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!” diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!
Son olarak yukarıdaki ayetten anladığım şudur ki; inananlar sadece kendi yakın çevrelerinde veya şehirlerinde, ülkelerinde değil dünyada olan olaylara kayıtsız kalmamalıdırlar. Dünyanın değişik yerlerinde meydana gelen haksızlıklar ve zulüm karşısında bizler elimizden geleni yapmalıyız. Dolayısıyla günlük siyasette gerek komşu devletlerde gerekse dünyadaki diğer devletlerde meydana gelen olaylara karşı devletimizin ve diğer devletlerin aldıkları tavırları sadece maddi sonuçları veya zenginlik açısından değil bu ayette ifade edilen zulme sapmışlara yardım etme prensibini göz önüne alarak değerlendirilmeliyiz.