Son günlerde reklam panolarındaki bir reklam dikkatimi çekti. Aslında ilk gördüğümde yanlış okudum ve çok şaşırdım. Ne demek istiyordu, neyin tanıtımı olabilirdi gibi sorular karmaşası hızlıca dolandı durdu zihnimde. Şaşkınlığım, iki kelimede sayfalar yüklü söylemin pat diye karşıma çıkması bir yana neden ve nasıl her yerde yazdığıydı. Belki de bir hayırsever, bir öğüt sever böyle değişik bir yol denemişti, insanlara hatırlatmak için. Neden olmasın diye düşünürken “NEFSİNİ TUT” diye okuduğumun aslında “NEFESİNİ TUT” olduğunu fark ettim ve kocaman açılmış gözlerim yerini yüzümde hafif bir tebessüme bırakırken aklıma şu ayetler geldi:
Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
Kaf Suresi 16
İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah’tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir…
Nisa Suresi 79
Nefsimi ak-pak gösteremem. Çünkü nefis, Rabbimin merhamet ettiği durumlar hariç, olanca gücüyle kötülüğü emreder. Ama Rabbim çok affedici, çok esirgeyicidir.
Yusuf Suresi 53
Sonradan keşke dedim, keşke benim okuduğum gibi olsaydı. Hatta benzerlerini de görsek, örneğin “ŞÜKRET” … gibi.
Çünkü benim bile yelkovanıma tesir etti. Bile derken yanlış anlaşılmasın. Başı ucundan köşesinden secdeye değen, dostlarla sürekli benzer konularda muhabbet eden, ilgili diyelim.
Buna rağmen yeni duymuşum gibi, daha önce fark etmemişim gibi geldi. Bazen neyin, kimin, nasıl etki edeceği belli olmuyor. Yani “NEFSİNİ TUT” nefsime iyi geldi, belki benim gibi yanlış okuyan birileri olur ve onlara da iyi gelir.
Belki kötülük fısıldayan nefsini iyilikle, güzellikle susturan; belki trafikte öfkesini yutan; belki telefona sarılıp küs olduğu annesini, eşini, arkadaşını arayan; belki gıybet ederlerken bir anda sus pus olan; kim bilir belki de nefsini tutmanın, nefesini tutmaktan daha kolay olduğunu düşünen birileri…