Karabasan

Karabasan

Bu yazımda ele alacağım konulardan bir tanesi aslında dini bir temeli ve delili olmayan fakat toplum içinde dini bir temele dayandırılan konulardan bir tanesi olan karabasandır.

Karabasan; kâbusun Türk halk kültüründeki adıdır. Halk arasında Karabasma, Garabasan, Al karası olarak da bilinen bir tür kâbustur. Bilimsel adı Sleep Paralaysis’dir.

Karabasan bir nöbet türüdür. Rem[1] uykusudan aniden uyanıldığında kol ve bacakların felç olmuş gibi hareket etmemesidir. Genellikle rüya sonrası olur. İzole uyku paralizileri (uyku felci) de denen bu durumlar, sıklıkla uykudan uyanma durumlarında izlenir. Kişi uyanıktır, ancak hiç bir yerini kıpırdatamaz, sanki felç olmuş ya da nefes almayacakmış duygusu içindedir. Hasta için çok ürkütücü olan bu durum, 10-20 saniye kadar devam edip kendiliğinden sona erer ya da dışarıdan bir kişinin hastaya dokunması nöbeti sonlandırır.

Kişi kendisini nefes alamaz, kıpırdayamaz, göğsüne bir kişi bastırıyor gibi hisseder. Bazen çeşitli uğultu sesleri de işitilir. İşitilen sesler dışarıdan gelen sesler değil, uykudan ani uyanılması sonrasında beynin kendi kendine oluşturduğu ya da duyduğunu sandığı seslerdir.

Uyku boyunca beden fonksiyonları, felce uğrar. Rüyalar benliğimizi acıtan acılardan alıkoyar. Uykumuza düzensizlik hâkim olduğunda uyku durumu ruhumuzu takip eder. Uyku felcinde hypnogogic[2] (Hipnopompi) halüsinasyonlar eşliğinde geçirilen uyku felci, ruhumuza inanılmaz korku verir.

Karabasanın basit bir uyku hastalığı olduğunu belirten Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Okan Bölükbaşı, bu konu hakkında şöyle diyor:

«Karabasan, uykuya daldıktan bir süre sonra şeytanın gelip göğse oturması boğazınızı sıkması nefes alamama hiçbir yerinizi oynatamama bağıramama yardım isteyememe şeklinde tarif edilen müthiş bir dehşet ve panik tablosu olarak tanımlanır. Kültürümüzde cinlerle ilişkilendirilen ve sıklıkla hocalara danışılan bu durum aslında basit bir uyku bozukluğudur. Bu olay uykuya daldıktan kısa bir süre sonra özellikle genç insanlarda hafif uykudan derin uykuya geçiş esnasında üst beyinle alt beyin arasında geçici bir uyumsuzluktan kaynaklanan sorun nedeniyle yaşanabilmektedir. Bu olay, bütün dünyada yaygın olarak görülmektedir. Örneğin bunun Japon halk kültüründe deniz cinlerine İngiliz halk kültüründe hortlaklara Kuzey Amerika’da cadılara bağlı olduğu zannedilirmiş. Ülkemizde bunun çok basit tedavi edilebilen nörolojik bir sorun olduğu maalesef bilinmemektedir. İnsanlarımız bu konuda ehil olmayan kişilere gidip zaman kaybetmektedirler. Bu hastaların mutlaka nörolojik muayeneden geçmeleri gerekmektedir. Bu tür hastaların bazılarında çok nadir olarak tümör kanser damar yumaklaşması ya da iltihap gibi beyin sapı kisti saptanabilmektedir. Bu gibi durumların bertaraf edilebilmesi için hastaların ciddi bir nörolojik incelemeden geçirilmeleri şarttır. Tedavi kısa basit kolay ve kesindir.»

TARİHSEL ARAŞTIRMALAR

İbni Sina (M.S. 980-1037), “Kanun” (Canon) kitabında ruh bozukluklarını ve hastalıklarını on beş grup içinde toplamış, bunlar arasında şu hastalıklara yer vermiştir:

  • Beyin dokusuna ve beyin zarlarına sarı safranın etkisi sonucu ortaya çıkan ateşli akıl hastalıkları,
  • Beyinde, orta ve yan karıncıkların dokusunda değişme sonucu ortaya çıkan algı, bellek ve düşünce bozuklukları,
  • Kanın, kara ya da sarı safranın neden olduğu bilinç bulanıklıkları, kara safranın neden olduğu melankoli.

İbni Sina sınıflandırmasında aşırı tutkulara, eşcinselliğe, karabasana, kuduza, maniye ve şubat aylarında “kendisini kurt gibi görme” belirtisiyle ortaya çıkan hastalığa da (lycanthropy) yer vermiştir.

Fernel (M.S. 1497-1558), Fransa’da ruhsal bozuklukları ve hastalıkları beynin zarlarını, yapısını ve karıncıklarını bozan nedenlere bağlı olarak üç büyük gruba ayırmıştır. Birinci grupta baş ağrılarına; ikinci grupta ateşli akıl hastalıkları, bilinç bulanıklığı ve maniye; üçüncü grupta baş dönmesi, epilepsi, felç, karabasan, kasılma, melankoli ve titremeye yer vermiştir.

KARABASAN NEDENLERİ

Genelde yoğun iş hayatına sahip kişilerde görülen bir tür psikolojik rahatsızlıktır. Karabasanın birinci nedeni yorgunluk iken diğeri de bastırılmış korkulardır. Bastırılmış korkular yeni korkular olabileceği gibi çocukluk döneminden kalma hatırlanamayacak bir korku da olabilir. Birkaç örnek verelim:

  • Ödevini bitirmezse öğretmeninin kızacağını düşünen çocuk çok yorgundur ya uykusundan feda edecek ya da öğretmeni sabah ödevini yapmadığı için kızacaktır.
  • Üniversite sınavına hazırlanan genç “Ya bu sınavı geçemez de üniversiteyi kazanamazsam ne yaparım?” psikoloji içinde ders çalışması…

Bunların yanı sıra aç yatmak, sırt üstü yatmak, aniden yaşanılan çevreyi ve toplumsal hayatı değiştirmek, stres altında bulunmak da karabasan nedenlerindendir. Toplumda özgürce yaşarken aniden cezaevine giren kişiler ilk günlerinde devamlı karabasana maruz kalırlar.

KARABASAN VE DİN

Toplumda karabasan adıyla bilinen olay bir çeşit psikolojik rahatsızlık türüdür. Bunun dini bir temeli bulunmadığı gibi dine zarar veren hurafe konulardan bir tanesidir. Karabasan ile karşılaşınca dua etmek, ayet okumak gerekir gibi bir yaklaşım pek de doğru değildir. Tabi ki dua etmenin sadece karabasana değil hayatımızın her anına etkisi vardır. Yanlış bir davranıştır diyemeyiz ama dua etmeyi de sadece karabasan basmasına bırakmamalıyız. Dua okumak kişiyi psikolojik olarak rahatlatacağından bu tip durumlarda dua etmek fayda sağlayacaktır. Fakat bunun dini bir temeli yoktur. Karabasan gözle görülebilen ruhani bir varlık değildir. Karabasana maruz kalan kişinin bir şeyler görüyor olması tamamen psikolojik sorunlarıyla bağlantılıdır. Kişi o an normal bir psikoloji de olmadığı için çeşitli gölgeler ve varlıklar görebildiği gibi sesler de duyabilmektedir.

KARABASAN ANINDA NE YAPILMALIDIR?

Kişi karabasana maruz kaldığı zaman durumun farkında olmalı; korku ve paniğe kapılmadan yatakta sakince beklemelidir. Öncelikle nefesini kontrol etmeli ve parmaklarını hafif hafif oynatmaya çalışmalıdır. Gözünün önüne gelen karanlık ya da başka görüntüye aldırış etmemeli, aniden vurmaya ya da kaçmaya kalkmamalıdır. Bu tip davranışlar karabasanın kronikleşmesine sebebiyet verebilir. Karabasanın kronikleşmesi de kişinin delirmesine dahi sebebiyet vermektedir. Karabasana maruz kalıp önlemini almayan kişilerde karabasan öncelikle devamlılık arz etmeye başlar daha sonra da uyku sırasında yaşanma süresinde artışlar başlar…

İleri derece de karabasan sıkıntısı olan kişiler gecede 4-5 saat boyunca karabasana maruz kalabilmektedir.

Durum böyle olunca kişi buna önlem olarak uyumamayı tercih etmektedir. Uyumamayı tercih edince beden daha fazla yorulur ve ister istemez bir süre sonra uyuyunca karabasan süresi daha fazla uzamaktadır. Tedbirlerin alınmaması ve bu uzamanın devam etmesiyle kişinin zihinsel sorunlar yaşamasına kadar devam eder. Bir süre sonra kişi delirerek profesyonel ve büyük bir yardıma ihtiyaç duyabilmektedir.

01/05/2015

Engin DİNÇ


[1] Hızlı göz hareketi (Rapid eye movement; REM) (HGH), uykunun rüya görülen kısmıdır. Adını, bu esnada gözlerin hızlı hızlı hareket etmesinden alır. Uyku 5 evreden oluşmuştur. Bu evreler şu şekilde sınıflandırılabilir. REM evreleri ve N-REM evreleri, yani hızlı göz hareketinin olduğu evre ile olmadığı evreler. REM esnasında beynin çalışması uyanıkken ki çalışmasına benzer olduğu için bu evre çok önemlidir. Bir teoriye göre hatırlama-anımsayabilme olgusu REM uykusu esnasında gerçekleşir. Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C4%B1zl%C4%B1_g%C3%B6z_hareketi

[2] Hipnopompi bir insanın hipnagogik durumda yani uykuya dalma sürecinde tecrübe ettiklerini anlatmak için kullanılır. Hipnopompia ise bir insanın hipnopompik durumda yani uyanma sürecinde tecrübe ettiği şeyleri ifade eder. Hipnagogik duyular, uykuya dalarken veya uyanırken dokunsal, işitsel ve görsel sanrılar için kullanılan genel bir bir ifadedir. Bu duyular, vücudun geçici bir felç ile hareketsiz kaldığı uyku felciyle birlikte de yaşanabilir. Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Hipnopompi

 


About the Author
Author

kraljag

Leave a reply

Name (required)

Website