Otomatik Dualar

Otomatik Dualar

Allah bize şah damarımızdan daha yakındır
(Kaf 16),

O her şeyi duyandır, en yakın olandır
(Sebe 50).

Bize bu kadar yakın olan yaratıcıya namazla, tesbihle, dua ile yaklaşmak ise kulun elindedir.

Bize elçilik yapan ve örnek olan peygamberler de dua etmişler ve Allah’tan isteklerde bulunmuşlardır. Süleyman A.S. (Sad 35), Adem A.S. (Bakara 37), Zekeriya A.S. (Meryem 4, Al-i İmran 38), İbrahim ve İsmail A.S. (Bakara 127), Nuh A.S. (Kamer 10, Saffat 75), Musa (Kasas 16), Eyüp A.S. (Enbiya 83) örneklerini verebiliriz.

“Kullarım sana beni sorduklarında de ki ben çok yakınım; bana dua ettiğinde, dua edenin isteğine karşılık veririm. O halde, benim davetime uysunlar ve bana güvensinler ki doğru yolu bulabilsinler. ”
(Bakara 186 Ayrıca bkz. Enam 17)

Fakat yaratılış itibariyle nankörlük özelliği olan insan, genelde rabbine sadece bir sıkıntı halinde yalvarır:

“İnsana bir zarar dokunduğunda yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir zarardan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte, böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler süslü gösterildi.”
(Yunus 12 Ayrıca bkz. Zümer 8)

“Ateizm uçak sallanıncaya kadardır” diye alay ederiz ama çoğu müslüman da ne yazık ki Allah’ın emirlerini yerine getirmez fakat ayetde belirtildiği gibi bir sıkıntıya uğrayınca Allah’ı anmaya başlar. Halbuki mümin sıkıntılara karşı göğüs germeyi bilen kişi olmalıdır:

“Sizden öncekilerin başına gelen sıkıntı ve zorluklar, sizin de başınıza gelmeden Cennet’e gireceğinizi mi sandınız?…”
(Bakara 214 Ayrıca bkz. Al-i İmran 140, Bakara 156, Bakara 177)

Rabbimiz insanoğlunun nankörlüğü ile ilgili örnekler de vermiştir Kur’an’da.

“Sizi tek bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de o cevherden var eden, Allah’tır. Eşine sarılınca, eşi hamile kaldı ve onu bir müddet taşıdı. Gebeliği ağırlaşınca, karı koca, Rableri Allah’a, “Bize kusursuz bir çocuk verirsen andolsun, şükredenlerden olacağız” diye yalvardılar. Allah onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği evlat konusunda Allah’a ortaklar koştular. Allah onların ortak koştuğu şeylerden uzaktır.”
(Araf 189-190 Ayrıca bkz. İsra 67 (Deniz de tehlike))

Dua sadece Allah’a edilir, şeyhden, alimden, peygamberlerden dua edilip yardım istenmemeli, onları aracı olarak kullanmamalıyız. Her namazımızda okuduğumuz Fatiha suresinde söylediğimiz “yalnız sana ibadet ederiz ve senden yardım dileriz” (Fatiha 5) cümlesini, sadece söylemiş olmayalım ve uygulayalım:

“Gerçek olan dua ancak O’na yapılandır. Onların, O’ndan başka istekte bulundukları varlıklar, hiçbir şekilde onlara karşılık veremezler. Onlar, elleri suya ulaşmadığı halde, ağızlarına su kendiliğinden gelsin diye iki avucunu açanlar gibidir. Gerçeği yalanlayan nankörlerin duası sapkıncadır.”
(Rad 14 Ayrıca bkz. Neml 62, Fatır 14, Enam 63)

Allah’ın bizden dua etmemizi istemesi, her şeyi isteyebileceğimiz anlamına gelmemektedir. Lafını, düşüncesini tartan mümin, Allah’dan ne niyaz edeceğini iyi bilmelidir:

“İnsan, iyiliği istediğini zannederek kötülüğü ister. Çünkü insan çok acelecidir. ”
(İsra 11)

Örnek vermek gerekecek olursak, camilerde hocalarımızın hep aynı otomatik duayı ettiğine şahit olmuşuzdur:

“Allah’ım müslümanlara yardım et.
Vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikeden koru.
Bize dünyada ve ahirette iyilikler ve güzellikler ihsan eyle.
(Bakara 201)

Bizi, anne-babamızı ve bütün müminleri bağışla.
(İbrahim 41)

Şüphesiz Sen işiten ve dualarımızı kabul edensin
(Bakara 127, 128, 137, 181, 224, 227, 244, 256 vd.)”

Bu duanın son üç satırı Kur’an referanslı olduğu için, hiç bir sıkıntı yok. Fakat her hafta belki her gün “Allah’ım müslümanlara yardım et, vatanımızı koru” diye dua ediyorsak ve müslümanların / müslümanlar tarafından yönetilen ülkelerin hepsinin durumu içler acısıysa nerede bir sıkıntı var? Allah’mı yok, bizi terketti mi, sorun bizde mi? Allah bizi terketmeyeceğine göre (Duha 3) demek ki sorun bizde olmalı. Allah, aklımızı kullanmadığımız yani Kur’an’dan – Allah’ın kelamından uzaklaştığımız için üzerimize pislik yağdırıyor olabilir:

“…Ve O aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder! ”
(Yunus 100)

Bu pislikden kurtulmamız ise toplumu oluşturan bireylerin kendilerini düzeltmeye başlamasıyla mümkün olabilir. Fakat insanlara sorsanız, hep başkaları suçlu ve kötüdür, yani insan kendini temize çıkarır (Nisa 49).

“…Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah da o toplumun gidişatını değiştirmez…
(Rad 11)”

“…Allah, zulme gömülen bir topluma asla rehberliğini bahşetmez…”
(Al-i İmran 86 Ayrıca bkz. Tevbe 24)

Halbuki Muhammed AS’ın vefatından sonra müslümanlar nasıl ekonomi ve bilim de örnek bir toplum oldularsa (Bkz. Tanınmayan Büyük Çağ – İslam, Bilim ve Teknoloji Tarihinden, Fuat Sezgin, Timaş Yayınları, 2010 vd.), vahiyden ve Allah’dan uzaklaşmaya başlayınca aynı şekilde de pisliğe gömülmüştür. Halbuki uzaklaşmasaydık Allah verdiği nimeti geri almayacaktı:

“Bu, şu (yasa) gereğidir: Allah, bir topluma bahşettiği nimeti o toplum özbenliğine yabancılaşmadıkça asla değiştirmez: zira Allah her şeyi işitendir, tarifsiz bir ilimle bilendir.“

Yurtdışındaki camilerde bile cuma günleri bu “otomatik dua” okunuyor. Bu durumda kendi vatanında değil de başka bir ülke de yaşarken, yaşadığı ülke için değil, sadece köklerinin geldiği ülke için dua etmesi de akılsızlık değil mi? “Ama onlar gavur” deyip onların sosyal hizmetlerini cukka etmek de başka bir akılsızlık “müslümanlar” tarafından yapılan.

Bir de genelde cuma hutbelerinde okunan bu duadan dolayı, arapçadan başka dil kullanmanın mekruh olduğunu söyleyenler var ki, o da “güler misin, ağlar mısın” kategorisine giriyor ve Allah’ın üzerimize neden pislik yağdırdığının bir başka örneği olmuş oluyor.

Bu otomatik duada hep istiyoruz Rabbimizden, elbette isteyeceğiz. Fakat Allah’ın bize verdiği görevleri yapmada bize şevk vermesini niye dilemiyoruz hiç, mesela infak etme, zekat verme, takvaya erme konularında. Allah bizi affetsin, zira bu dünyada istediğini yapamadık ve bize merhamet etmezse kaybedenlerden oluruz (Araf 23):

“(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin ki!..
(Furkan 77)


About the Author
Author

KayalarinOglu

Leave a reply

Name (required)

Website