Büyü kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde: “Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad.” olarak geçiyor. Büyü kelimesinin Arapçadaki karşılığı “sihir”, büyücü kelimesinin ise Arapçadaki karşılığı ise “sihirbaz” dır.
Kuran’a baktığımızda Allah’ın izniyle toplumlarına birtakım mucizeler getiren peygamberlerin (İsa, Musa peygamber gibi) getirdikleri mucizelere inkarcıların “büyü (sihir)” dediklerini görebiliyoruz. Kuran’da sıklıkla bahsedilen kıssalardan birisi de Musa peygamber ile sihirbazlar arasındaki kıssadır. Kıssada Musa peygambere karşı birlikte hareket eden sihirbazların başarısız oldukları ve sonuçta secde ederek iman ettikleri anlatılır. Kıssada anlatılan birkaç ayeti örnek verecek olursam:
Sihirbazlar atacaklarını atınca, Mûsâ dedi ki: “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah, onu elbette boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzeltmez. (Yunus 81)
‘Sağ elindekini at da onların yaptıklarını yutsun, yaptıkları sadece sihirbaz düzenidir. Sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz.’ (Taha 69)
Örnek verdiğim ayetlerde, Allah’ın sihirbazların yaptıkları sihirleri boşa çıkardığını ve yaptıkların bir şey elde edemediklerini görüyoruz.
Büyü konusunun başlı başına anlatıldığı ayet ise:
“Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Ant olsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi! (Bakara 102)
Bu ayette ise; Allah izin vermedikçe hiçbir sihrin hiçbir işe yaramayacağını görüyoruz. Sihirle uğraşanların kendileri için bir fayda edinemedikleri, hatta zarara uğradıklarını görüyoruz.
Maalesef günümüzde büyü yapmak da büyü bozmak da ticari birer sektör haline gelmiş durumda.
Eğer bizler Rabbimizden bir hayır umuyorsak Kitabımızı okuyup namazımızı kılıp Allah’a bizler için hayırlısını nasip etmesi için dua etmeliyiz. İstediğimiz bir şey olmuyorsa da “Hayırlısı böyleymiş.” deyip rıza göstermeliyiz. Neticede, içerisinde “Arzu ettiğiniz şey, mutlaka sizin için vardır.” yazan bir Kitabımız yok. Büyü yaptırmak gibi şeylerle uğraşırsak hem paramızdan hem de akıl ve ruh sağlığımızdan olabiliriz. Büyü yapmak ya da yaptırmak gibi yanlış yollara sapmamalıyız.
Diğer konumuz da “Büyü bozma”. Bizlere “Sizde büyü var, bozalım.” denildiği zaman: Yine hem paramızı almak hem de akıl ve ruh sağlığımızla oynamak isteyen insanlarla karşı karşıya gelmiş olabiliriz. Allah; Kuran’da “Büyü bozmak için şunları ya da bunları yapmalısınız” dememiştir. Büyüden korunmak için Allah’a sığınmak yeterlidir. “Sana sığınırım Rabbim.” cümlesi yeterlidir. Büyüden korunmak için başka hiç kimseye ya da hiçbir şeye ihtiyaç yoktur.
Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Yunus 107)
De ki: “Gerçekten beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak kimse de bulamam.” (Cin 22)
Allah bizleri indirmiş olduğu nuruyla (Kuran’la) yolunu bulan, doğru yolundan çıkıp batıl yollara sapmayan kullarından eylesin.
Not: Diyanet mealleri kullanılmıştır.
Saygılarımla,
Mehmet, 27.04.2018