Kuran’da bu konuda herhangi bir yasak bulunmaması oral seksin yasak olmadığının gösterilmesi için yeterlidir. (Bakınız: Neden Dinin Tek Kaynağı Kur’an’dır?) Oral seksin sağlık problemine yol açıp açmadığı ayrı bir konudur; böyle bir şey varsa bile bu ilişkinin haram olduğu söylenemez. Günümüzün tıp otoritelerinin çoğu beyaz şekerin sağlığa zararlı olduğunu söylemektedir, fakat hiç kimse baklava, muhallebi, aşure, hatta içine şeker konan zeytinyağlılar
(daha&helliip;)
Kuran ayetleri yenilmesi haram olan yiyecekleri çok açık bir şekilde şöyle sıralar: O size ancak şunları haram kıldı: Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan. Fakat kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa, saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla bunları yiyebilir. Şüphesiz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.(16-Nahl-115) De ki: Bana vahyolunanlar içinde bir kimsenin yiyeceği olarak leş, akıtılmış kan, domuz eti
(daha&helliip;)
Kuran cinsellikle ilgili haramları açıklamıştır. Buna göre zina, homoseksüellik, lezbiyenlik yasaklanmıştır. Mastürbasyon ise Kuran tarafından yasaklanmaz. Ne yazık ki bazı hadislerle Peygamberimizin mastürbasyonu yasakladığı iddia edilmiştir. Oysa Peygamberimiz Kuran’ın mükemmel bir uygulayıcısı olarak sadece Kuran’la hüküm verirdi. Aksini iddia etmek Peygamberimize iftira atmaktır. (Bakınız: Hadisler Dinin Kaynağı Olabilir mi?) Kuran’da yer alan önemli bir ayet bu tür birçok soru için cevap niteliği taşır: Ey iman sahipleri! Size açıklandığında
(daha&helliip;)
Dinimizin kaynağı Kuran’da zina yapanlara hangi cezanın verilmesi gerektiği aşağıdaki ayet ile belirtilmiştir: Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun. (24-Nur-2) Ayette zinanın cezası yüz celde olarak geçer. Arapça’da “celde” kelimesi, deriyi incitecek bir değnek manasındadır. Bu ceza için Arapça’da “asa, minsee” (sopa, değnek) kelimelerinin geçmemesi,
(daha&helliip;)
Allah’ın vahyi olan Kuran’dan sapan kişilerin iddiasına göre Peygamberimize itaat etmek için vahiy dışında başka kaynaklara uymak gerekir. Onlar bu iddiasını Kuran’daki ayetleri çarpıtarak temellendirmeye çalışır. Onlar “Kuran Allah’a ve O’nun peygamberine itaat etmemizi istemektedir. Bu durumda Allah’a itaat etmek için Kuran’a, peygambere itaat etmek için ise Kuran dışındaki kaynaklara uymalıyız.” demektedir. Oysa Kuran, peygambere itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmıyor,
(daha&helliip;)
Allah’ın vahyi olan Kuran’dan sapan kişilerin iddiasına göre Peygamberimize itaat etmek için vahiy dışında başka kaynaklara uymak gerekir. Onlar bu iddiasını Kuran’daki ayetleri çarpıtarak temellendirmeye çalışır. Onlar “Kuran Allah’a ve O’nun peygamberine itaat etmemizi istemektedir. Bu durumda Allah’a itaat etmek için Kuran’a, peygambere itaat etmek için ise Kuran dışındaki kaynaklara uymalıyız.” demektedir. Oysa Kuran, peygambere itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmıyor,
(daha&helliip;)
Maalesef halk arasında ve geleneksel dini literatürdeki bazı kaynaklarda çok yanlış anlatıldığı için insanlar tarafından doğru bilinen yanlışlardan biri de kader meselesidir. Kuran’dan hiçbir dayanağı olmamasına rağmen, insanın özgür iradesini yok sayan bir kader anlayışı hâkim görüş haline gelmiştir. Halk arasındaki kader anlayışı özetle ifade etmek gerekirse, Allah’ın zaten ezelden her şeyi takdir etmiş olduğu bir çeşit alın yazısıdır. Kulun
(daha&helliip;)