“Peygamberler ve Allah Dostları Gibi Olamayız” Söylemine Dair

“Peygamberler ve Allah Dostları Gibi Olamayız” Söylemine Dair

İnsanlarla dini konularda sohbet ettiğinizde ve özellikle tarih boyunca peygamberlerin ve gerçek inananların Allah yolunda, O’nun rızasına uygun yaşamalarının bedeli olarak karşılaştıkları zorluk ve sıkıntılardan örnekler verdiğinizde, bazı insanların “Biz kimiz ki onlar gibi olalım” şeklinde yorumlar yaptıklarına şahit olursunuz. Anlatılanlar karşısında kimi zaman gözyaşlarına hâkim olamayan ya da “Allah!” diye haykıran insanların bir kısmından, dini gerektiği gibi yaşamak uğruna göze alması gereken basit bir fedakârlık beklediğinizde çoğu zaman hayal kırıklığına uğrarsınız.

Kur’an ayetleri, insanlar ibret ve örnek alsınlar diye gönderilmişken ayetlerdeki hakikatleri sanki başkalarını muhatap alıyor gibi okuyup dinlemek, insanların böyle yanılgılara düşmelerinin sebeplerinden biri olsa gerek.

İbrahim’le, beraberinde olanlarda sizin için çok güzel bir örnek vardır. (Mümtehine, 4)

Meryem’in oğlu, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir kuldu. (Zuhruf, 59)

Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır. (Ahzap Suresi, 21)

Ayetlerden de görüldüğü gibi Allah’ın peygamberleri ve yanlarındaki inananlarda insanlar için örnekler vardır. Peygamberler de, yanlarındaki inananlar da her birimiz gibi insandılar. Üstün insanlardı, ama insanüstü değillerdi. İnsanüstü olmadıkları için de yaptıkları yapılabilir, göze aldıkları fedakârlıklar göze alınabilir, kendilerini adadıkları gibi kişi kendini Allah’a adayabilir. Zaten yaptıkları yapılabilir şeyler oldukları için bizim için örnek teşkil etmektedirler. Bunu ifade etmek haşa gerektiğinde canlarını dahi feda etmekte bir an olsun tereddüt etmemiş olmalarını ya da sayısız zorluğa göğüs germelerini önemsizleştirmek için değil; bu üstün meziyetlere sahip olmak isteyen biri için bir engel bulunmadığının anlaşılması içindir. Eğer kişi peygamberler gibi teslim olup yalnız Allah’a dayanıp güvenirse gözünde büyüttüğü dünyalık şeylerin ancak bir pul kadar değeri olduğunu görecektir; Allah’ın lütfu sayesinde. Sahip olduğu canı da malı da kendisine verenin Allah olduğuna gönülden iman etmiş biri için Allah’ın rızası, canından da malından da daha üstün olacaktır.

Bununla birlikte bazı kişiler peygamberimiz döneminde yaşayan insanların çok şanslı, kendilerinin ise bu nimetten mahrum olmaları sebebiyle şanssız olduklarını ifade ederler. Hatta kimi zaman “Şayet peygamberimizin zamanında yaşasaydık Allah yolunda tereddüt etmeden mücadele eder ve her türlü zorluğa katlanırdık ama ne yazık ki peygamberimizle aynı dönemde yaşamadık” şeklinde bahaneler ileri sürerler. Bahaneler diyorum, çünkü aynı pek çok kişinin yaşadığı dönem içinde karşılaştığı basit zorluk ve sakınma konularında dahi Müslümana yakışmayacak tutum ve tavırlar sergilediklerine ve ufak bir dünyevi hesap uğruna dini bir hakikati görmezden gelebildiklerine tanık olursunuz. Her dönemin kendi içinde ayrı bir zorluğu, ayrı bir imtihanı vardır. Bu yüzden bahanelerin arkasına sığınmadan herkes içinde bulunduğu dönemin ve şartların gerektirdiği meseleler noktasında, Müslümanlığını ispat etmesi gerektiğini bilmelidir.

Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. (Müminun Suresi, 62)

Kur’an’da, dini emirleri dikkate almayan ve buna gerekçe olarak da türlü bahaneler sıralayan kişilerin kalplerinde olmayan şeyleri dilleri ile söyledikleri ifade edilir:

Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. (Fetih Suresi, 11)

Dolayısıyla insanların bu konularda da türlü bahanelerin ardına sığınarak kendilerini kandırmayı bırakmaları gerekir. Şayet bir kişi gönülden bir samimiyetle Rabbine hayırlı bir kul olmak istiyorsa, peygamberler gibi olamayacağını değil aksine peygamberler gibi olması gerektiğini bilmesi gerekir. Yaşarken herkesin kendine örnek aldığı kişiler vardır hayatta. Gerçek inananlar için kendilerine örnek almaları gereken ilk kişiler Kur’an ayetlerinde örnekleri verilen peygamberler ve Allah yolunda tereddüt etmeden mücadele eden inananlardır.

Not: Bu yazı, Dr. Emre Dorman’ın “Dini Konularda Kendini Kandırmanın 40 Yolu” isimli kitabından alınmıştır.


About the Author
Author

Editor 2

Leave a reply

Name (required)

Website