Allah bütün insanları İslam fıtratı üzerine yaratmıştır. Ancak şeytan, bu onurlu fıtratı bozarak insanların basitleşmelerine ve dünyaya meyilli yaşam sürmelerine vesile olmuştur. Bu dünyevi esaretten kurtulmanın tek yolu hak dini yaşamaktır. İnsanlar yalnızca İslam’ı yaşayarak sağlıklı bir akıl, ruh ve bedene sahip olabilirler. Cahiliye karakterinin görüş, düşünce ve yaşam tarzını red ederek bütün dünyevi zincirlerden kurtulan insan, hür düşünüp doğruyu
(daha&helliip;)
Namaz, Allah CC nun tüm müslümanlara buluğ çağından ölünceye kadar yapılmasını emrettiği bir ibadettir. Bu ibadeti diğerlerinden ayıran birçok özelliğin yanında en önemli özelliği günde belirli vakitlerde ve ölünceye kadar tekrar edilen kesintisiz bir ibadet olmasıdır. Bunun hikmeti vardır diyerek kenara çekilmek akıllı bir müslümanın söyleyeceği söz değildir. Allah CC herşeyi ama herşeyi bir sebep sonuç ilişkisi içinde yaratmıştır. Anlamsız
(daha&helliip;)
Allah’a iman etmeyen insanlar, yaşamlarının dünya hayatıyla sınırlı olduğunu düşündüklerinden dolayı ahiret hayatı için herhangi bir şey yapma gereği duymazlar. Ahireti düşünmeyen bu insanlar zamanlarını boş sözlere dalarak, ne kendilerine ne de çevresindekilere fayda sağlamayacak konuşmalarla ve boş işlerle oyalanarak harcarlar. “Onların kalpleri tutkuyla oyalanmadadır… ” (Enbiya Suresi, 3) Ancak oyalanmayla geçen bu hayatın sonunda; her davranış, her söz, her
(daha&helliip;)
Şeytan, insanı Allah`ın yolundan saptırmak, onu dinden uzaklaştırmak, boş işlerle uğraştırarak Allah`ı ve ahireti düşünmesini engellemek için her fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır. Şeytanın fırsat kolladığı durumlardan biri de, insanın karamsarlığa düştüğü zor zamanlardır. Dünya hayatının bir imtihan mekânı olarak yaratıldığını düşünmeyen, Allah`ın herşeyi bir hikmet üzerine yarattığına iman etmeyen insanlar, şeytanın da telkinleriyle umutlarını tamamen yitirir, mutsuz yaşarlar.
(daha&helliip;)
Çağımız insanı için zaman son derece önemli bir kavramdır. Daha iyi şartlarda yaşayabilmek adına çok çalışan insanlar çoğu zaman ne kendilerine ne de sevdiklerine zaman ayıramaz hale gelirler. Bu yoğun koşuşturmaca içinde yapmaları gereken görevlerini ve yükümlülüklerini ihmal eder ve bunu da ancak sahip olduklarını kaybettiklerinde anlar ve derin bir pişmanlık duyarlar. Değişmeyen bu durum hayatımızın en önemli gerçeği için
(daha&helliip;)
Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi- 45) Evrendeki herkes ve her şey varoluşunu Allah`a borçludur. Tüm varlıkları Allah yaratmıştır, sürekli yaratmaktadır ve dilediği anda da yok edebilir. Allah herşeyin tek ve gerçek sahibidir. Ve iman eden kulunun tek dostu da Rabb’idir. Allah’ı dost,
(daha&helliip;)
Samimi inanan insanlar, tüm işlerini Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yaparlar, her adımlarını Allah’ın razı olacağı yönde atarlar. Karşılarına çıkan zorluklardan dolayı yılgınlığa kapılmaz, Peygamberimiz(sav)’i örnek alarak Kur’an ahlâkını uygulamaktan yana hiçbir zaman ödün vermezler. Yaşamlarını şekillendiren yalnızca Yüce Allah’ın hoşnutluğudur. Kur’an’da, “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup
(daha&helliip;)
Kuran ahlakına göre değil de kendi oluşturdukları birtakım kurallara göre yaşayan insanların daimi mutluluk ve huzuru bulmaları mümkün değildir. Mutsuz ve huzursuz yaşamlarının sebebini bir türlü anlayamasalar da aslında içinde bulundukları durumun tek sebebi, Allah’ın rızası ve hoşnutluğu yerine insanların hoşnutluğunu aramalarıdır. Pek çok insan, hayatı boyunca çevresindeki kişilerin kendisi için güzel şeyler düşünmesi ve kendisine sevgi ve saygı duymaları
(daha&helliip;)
-
- 1
- …
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- …
- 43
-