Allah’a ve Elçisine İtaat Hükmünden Neler Anlamalıyız?

Allah’a ve elçisine itaat etmeliyiz

Allah’a ve elçisine itaat etmeyenler cehennemliktir…

Acaba Allah’a ve elçisine itaat hükmünden; Allah’a itaatten Kur’an hükümlerini, elçiye itaatten ise hadis kitapları hükmünü mü anlamalıyız? Yani bu ayetlerde iki farklı hüküm kaynağından mı bahsedilmektedir? Yoksa hükmün sadece Kur’an’dan alınacağının ve daha birçok başka gerçekliğin ifadesi mi? Geliniz Kur’an’ı inceleyelim ve doğru çıkarım ve çözümlemelerde bulunalım…..

Çıkarım 1= Elçiye itaat yasasından, hadis kitaplarındaki Kur’an dışı dinsel hükümleri anlayanlar, ‘Allah’a ve elçisine itaat edin’ yasasından ‘ve’ bağlacına farklı yasa kaynaklarının ifadesi anlamını çıkarmış olurlar. Böylece iki farklı kaynaktan bahsedildiğini iddia ederler. Geliniz, ‘ve’ bağlacının diğer bazı ayetlerdeki kullanımını inceleyelim.

İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler. (2-8)

Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah’a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. (2-62)

İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası! (2-126)

Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bununla içinizden Allah\’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (2-232)

Ayrıca bakınız: 2-228, 2-264, 3-114, 4-38, 4-39, 4-59, 4-162, 5-69, 9-18, 9-19, 9-29, 9-44, 9-45, 9-99, 24-2, 33-21, 58-22, 65-2

Yukarıdaki ayetlerde ‘Allah’a ve ahiret gününe’ inanıştan söz edilmektedir. Bu ayetlerden Allah’a inanmaktan farklı bir inanç sistemini, ahiret gününe inanmaktan ise farklı bir inanç sistemi ortaya çıkmaz. Ahiret gününe iman, zaten Kur’an’ın içeriğinde vardır. Yani, Allah’a ve elçisine itaatten, Kur’an dışı hükümler anlamamız durumunda değiliz. ‘Kur’an’da bulunmayan hükümlere uymanın emri için bu yasa vardır’ türünden yaklaşımda bulunanlara soruyorum: Allah’a itaatten Kur’an’ı elçiye itaatten Kur’an’da bulunmayan hükümleri anlıyorsanız, Allah’a ve ahiret gününe inanmaktan, ahiret gününe inanç kısmından Kur’an dışı hangi kitapları anlıyorsunuz? Yasa koyucu Allah’tır, ve yasalarınıda Kur’an’da belirtmiştir. Kur’an dışından dinsel hüküm (falanca haramdır, falanca helaldir şeklinde örneğin) kabul edilmez.
Aşağıdaki ayetler üzerine düşünelim:

Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır” dediler. (2-285)

Kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır. (2-98)

Şimdi soruyorum: acaba ayrı ayrı zikredilmesinden ötürü meleklerinde bir hüküm kaynağı olduğunu mu iddia edeceksiniz? Elbette hayır, o halde, ayrı ayrı zikredilen Allah’a ve elçisine itaat ediniz hükmünden niye elçiyi ayrı bir hüküm kaynağı kabul ediyorsunuz.?

Dinsel hüküm kaynağı Kur’an’dır

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website