Faiz ve içerdiği sakıncalar

Bilindiği üzere dinimiz faizin haram olduğunu ve faiz alanın cezalandırılacağını belirtmiştir. Verdiği her hükümde derin bir hikmet bulunan dinimizin bu yasağının arkasında da birçok sebepler bulunmaktadır.


Günümüzde bankacılık sistemi faiz üzerinden işlemektedir. Bankalar karlarını aldıkları borç paranın faiziyle verdikleri borç paranın faizi arasındaki farktan (marj) sağlamaktadırlar. Faiz, paranın risksiz olarak beklediği vadeyle orantılı değer kazanması demektir. Faiz ile borç veren banka müşterisi, banka para kazansa da kaybetse de vadesi geldiğinde kendisine söz verilmiş olan miktarda parayı alacaktır. Yani tüm riski bankaya yüklemektedir. Benzer bir şekilde banka da kredi olarak borç verdiği diğer bir müşterisinden vadesi geldiğinde önceden belirlenen oran nispetinde para almaktadır. Bu örnekte de banka hiç bir risk almamaktadır. Borç verilen müşteri kar da etse, zarar da etse banka verdiği parayı faiziyle birlikte geri istemektedir. Bu şartlarla çalışıldığında, kredi alıp da zarar eden bir müşteri, bir darbe de bankadan yemektedir, teminat olarak gösterdiği varlıklar kredi borcuna karşılık bankanın mülkiyetine geçmektedir.

Bu şekilde işleyen bir sistemin çeşitli sakıncaları olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki: Bu tür bir sistemde banka ve bankaya borç veren müşteri sürekli kazanmaktadır. Onların kaybetme riski bulunmamaktadır. Kredi alan müşteri ise sadece başarılı bir yatırım yaparsa (müşterinin tüketici değil kurumsal müşteri olduğu düşünülmektedir) kazançlı çıkabilecektir. Sonuç olarak uzun vadede borç veren sermaye sahipleri yatırımlar iyi de olsa kötü de olsa sürekli para kazanacaklardır, varlıklarına varlık ekleyeceklerdir. Girişimcilerdense sadece en iyi olanları kazanabilecek, geri kalanlarıysa ikinci deneme fırsatı bile kazanmadan kaybetmeye mahkum kalacaklardır. Böyle bir düzen içerisindeyse, zamanla zengininin daha zengin, fakirin de daha fakir hale gelerek gelir dağılımları arasında bir uçurumun oluşması kaçınılmazdır. Ayrıca bu, sistem ekonominin gelişimini ve canlanmasını da teşvik etmeyecektir. Uygun şartlarda kaynak bulamadığından, reel sektörün gelişimine sekte vurulmuş olacaktır. Reel sektördeki büyük çaplı sıkıntılar ister istemez bankalara da yansıyacak, verdikleri borçları geri alamayan bankalar da zarar edecek, likidite sıkıntıları yaşayacak ve krizler kaçınılmaz hale gelecektir.

İslamın önerdiği yapıdaysa riskin paylaşılması esastır. Bankaya borç verildiği takdirde banka o borcun geri ödemesini ettiği kar nispetinde yapacaktır. Bankanın da yapacağı kar, büyük oranda kurumsal müşterilerinin yaptığı yatırımlardan kazançlı çıkmalarına bağlı olacaktır. İslamda kazanç riskin paylaşımıyla mümkün olmaktadır, krediyi alan müşterinin kar ya da zarar etmesinden banka da müşteri de olumlu ya da olumsuz olarak etkilenmektedir. Böylece, borç alan da veren de kazanabilmekte ya da kaybedebilmektedir. Risklerin farklı katmanlar arasında payalaşılmasıyla ekonomide beklenmedik ani çıkış ve inişlerin, yani krizlerin gerçekleşme ihtimali de azalmaktadır.

Faizle ilgili temel sıkıntılardan biri de insanların para kazanma hırsından kaynaklanmaktadır. Faizle borç veren taraf sürekli risk almadan daha fazla para kazanmak istediğinden ekonomik sistemdeki stres artmakta bunun da istenmeyen sonucu olarak krizler meydana gelebilmektedir.

Sonuç olarak faiz konusunda daha hassas olmamız gerektiğini ve aşağıdaki ayetleri düşünerek daha dikkatli davranmamızın yerinde olacağını düşünmekteyim.

Saygılarımla.

Bakara 275

O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, “Alış-veriş de riba gibidir. ” demişlerdir. Oysaki Allah, alış-verişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah`a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.

Bakara 276
Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiçbirini sevmez.

Bakara 278
Ey iman sahipleri, Allah`tan korkun. Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın.

Âl-i İmrân 130
Ey iman sahipleri! Ribayı öyle kat kat katlayarak yemeyin. Allah`tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.

Nisâ 161
Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık.

Rûm 39
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah`ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir.

Yazar : hikmet

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website