Hadis Usulü

Hadis usulünün nihai amacı herhangi bir sözün peygambere ait olup olmadığının tespit edilmesidir. Bu amacı gerçekleştirilmesi için iki temel yaklaşım söz konusu; metin tenkidi ve senet tenkidi…


Amaca ulaşmadaki tüm başarısızlığına ve çelişkilerine rağmen senet usulü, metin tenkidine göre kendi içinde daha tutarlıdır. Çünkü senetçiler hadisin peygambere ulaşıp ulaşmadığını, ulaşıyorsa hangi kanaldan ulaştığını ve ravilerin güvenilirliğini araştırıyorlar. Böylece hadis; muttasıl bir senet, sika raviler gibi kriterlere uyarak peygambere ulaşıyorsa, o hadisi doğru kabul ediyorlar. Böylece amaç (hadisin peygambere ulaşıp ulaşmadığı) hasıl oluyor? !

Metin tenkidi yapanlar ise hadisi Kur-an’a arz ediyorlar ve Kur-an’a uyup uymadığını soruşturuyorlar. Bu ilk bakışta doğru gözükse de amaçtan uzaklaşmaya sebep oluyor, çünkü bir hadisin Kur-an’a uygun olması onun sadece Kur-an’a uygun hikmetli bir söz olduğu anlamına gelir, peygamberin o sözü söylediği anlamına gelmez. “Kur-an’a uygun her söz peygamber tarafından söylenmiştir” diye bir kuralımız olmadığı için her hikmetli/Kur-an’a uygun sözü peygamber sözü olarak kabul edemeyiz. Peygambere hakaretler içeren yüzlerce hadis uydurulabildiğine ve bunlar en güvenilir hadis kitaplarında yer bulabildiğine göre, tribünlere oynamak amacıyla, Kur-an’a uygun sözler uydurulmuş olması çok daha muhtemeldir.

Metin tenkidinde bir başka problem de hangi hadisin hangi ayete arz edileceğidir. Bu konuda da Tanrısal bir hüküm söz konusu değil. Böyle olunca herkes kendi seçtiği hadisi yine kendi seçeceği bir ayete arz edecektir. Bu konuda geliştirilecek yöntemler de insanlar tarafından oluşturulacağı için yine yüzlerce ihtilaf ortaya çıkacaktır. Zamanla “Ben X efendi hazretlerinin Kur-an’a arz yöntemlerinin, Y efendi hazretlerinin yönteminden daha güvenilir olduğunu düşünüyorum, hatta Z efendinin yöntemiyle X’inkini cem etmeliyiz…” gibi konuşmalara şahit olabileceğimizi söyleyebiliriz.

Kaldı ki, herhangi bir konu Allah tarafından ifade edilmişse, Kur-an’da yer almışsa, bu konuda bir başka kaynağa ulaşmaya çalışmak “Bu ayetin detaylarını hadis aracılığıyla anlamaya çalışıyoruz” denilerek savunulamaz çünkü Kur-an zaten açık ve detaylı bir kitaptır. Dini konularda Kur-an’ın anlattığının dışında ayrıntı aramak Bakara Suresi’ndeki düve kesme örneğiyle yasaklanmıştır.

Eğer hadis Kur-an’ın hiç bahsetmediği bir konuda hükümler içeriyorsa ne yapılacaktır? Müzik aletleri konusunda herhangi bir ayet yok ama bu konuda onlarca hadis mevcut. Bu hadisleri hangi gerekçeyle hangi Kur-an ayetine arz edeceğiz?

Yeryüzünde insanların kutsallık atfettiği yüzlerce kitap var. Eğer, Kur-an dışında da dini öğütler/hikmetler/öğretiler arıyorsak, bunu neden hadislerle sınırlayalım? Kur-an’a arz ederek İncil, Risalet Nurları, The Principle ve Fususul Hikem gibi kitaplardan da Kur-an’a uygun hükümler çıkarabiliriz.

Bazı hadisler ise herhangi bir hüküm içermeden bir takım saptamalarda bulunuyor. Mesela, Allah’ın ahirette baldırını göstereceği şeklindeki hadisi Allah’ı bize tanıtan birçok Kur-an ayetine göre uydurma ilan edebiliriz. Aynı hadisi 68: 42’ye arz ettiğimizi söyleyip sembolik bir ifadeye sahip gerekçesiyle Kur-an’a uygun olarak da nitelemek mümkün. Yani, herkes kıyamadığı hadisleri(ni) bir şekilde tevil ederek kendi çapında ibn-i Kuteybecilik yapacaktir.

Bir başka konu da, hadisin hangi metninin arz edileceğidir. Bir çok hadis farklı kanallardan geliyor ve bunlar arasında ifade farklılıkları var. Aynı hadis çeşitli varyantları itibariyle bazen kelime, bazen cümle, bazen anlam olarak farklılık gösteriyor. Bu nedenle metin tenkidi yapmak için önce tenkidini yapacağımız metni oluşturmamız/inşa etmemiz gerekiyor. Bu da insanların şahsi tercihlerine mahkum ve kriterler yine objektif değil. Ebu Hureyre kanalıyla gelen “Evde, kadında, atta uğursuzluk vardır” hadisi Kur-an’a göre problemli. Aynı hadis Hz. Ayşe’den şöyle geliyor: “Peygamber; cahiliye toplumunun şöyle dediğini buyurdu; -evde, kadında, atta uğursuzluk vardı-“ Bu şekliyle hadiste problem yok. Onun için arz edeceğimiz metni belirlerken, o metnin arz etmeyeceğimiz kısmını/varyantını neden arz etmediğimizi açıklamak zorundayız. “Ben bu varyantı da Kur-an’a arz ettim ve Kur-an’a arz etmem gereken varyantın bu olmadığına karar verdim” mi diyeceğiz. Ölçümüz ne olacak?

Metin tenkidindeki bir diğer problem de; bu yöntemin zaman içinde farklı sonuçlara sebep olmasıdır. Mesela bugün Kur-an’a arz ederek uydurma olduğuna karar verilen bir hadis; yarın aynı kişi tarafından, “bu hadisin uydurma olduğunu düşünüyordum ama falanca gerekçelerle bugün için uydurma olmadığına kanaat getirdim” denebilir. Elbetteki bunun tersi de mümkün.
Allah, Kur-an’da “dininizi kemale erdirdim” diyor. Allah tarafından olgunlaştırılmış bir dinin hükümleri kişisel kanaatlerimizin günü birlik kararlarıyla belirlenebilecek kaygan bir zemine oturtulamaz. Doğruluğu veya yanlışlığı tartışmaya bu kadar açık olan bir “kaynağın” Allah ve Resulü tarafından referans gösterilmesi, hemen hemen tüm ilahi dinlerin ortak ilkesi olan “Allah’ın sözü değişmez” gerçeğiyle taban tabana zıt olan bir anlayıştır.

Sonuç olarak hadis Kur-an’a uygun olsa da söyleyebileceğimiz “Bu hadis peygamber tarafından söylenmiş olabilir”den öteye gidemeyecektir. Ayrıca peygamber tarafında söylendiğine kanaat getirdiğimiz bir hadis bizim hangi dini açığımızı kapatacaktır?

Yazar : Yasin

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website