Prof. HAYRETTİN KARAMAN İLE İLGİLİ KÜÇÜK BİR TARTIŞMA VE İBRETLİK SONUCU..

Sayın Prof. Hayrettin Karamanın bir sitede yazısına yazdığım tenkit yazımın, kendisine gönderilmesinden sonra, yazıyı gönderene tenkit yazımdan alıntı yaparak, bir bölümüne verdiği cevabı ve ona yazdıklarımı sizlerle de paylaşmak istedim. İçinde bulunduğumuz anlayışın, zihniyetin açık bir fotoğrafını yansıttığından faydalı olacağı düşüncesi ile sizlerle de paylaşıyorum. Önce Sayın Karaman ın zaman ayırıp yazdığım tenkite cevap vermesi nezaketini gösterdiği için, kendisine teşekkür ediyorum. Sayın Karaman yazısında benim vaktimin bol olduğuna dem vurarak uzun uzun yazdığımdan bahsedip, ama kendisini anlamadığım sonucuna varmış ve Allah razı olsun cevap vermiş. Bakın benim sorduğum şu soruya nasıl cevap vermiş önce buradan başlayalım. (“Şimdide bir an söylediklerimi unutup onların söyledikleri gibi yapmayı, yani ulemaya danışmayı deneyelim. Şimdi bu durumda sizlere soruyorum hangi mezhep in ulemasına danışalım dersiniz? “) diye sormuşum bakın nasıl cevap vermiş. (Hangi mezhebin olursa olsun; yeter ki, âlim olsun, ahlaklı olsun!) Önce sözcüklerin kuran ile karşılaştırılmasına bakalım. Kimin âlim olduğunu, yani Rabbin sözlerini kimlerin doğru anladığını tespit edebilecek miyiz dersiniz? Kimin ahlaklı olduğuna kim karar verecek? Daha düne kadar bir gazetede dini anlatan, yazı yazan Allah ı, kitabı dilinden düşürmeyenler ahlaklı dediklerimiz ve de insanların din adına sorular sorduğu kişi, çocuk istismarından ülkenin gazetelerinin baş sayfalarında geziyor. Ahlaklı olmanın kriterini kim ya da kimler belirleyecek dersiniz? Hangi mezhep olursa olsun sorun diyorsunuz. Gelin soralım kadın fuhuş yaptığında ne ceza verilecek erkek fuhuş yaptığında ne ceza verilecek. Şiilere sorduğumuzda alacağımız cevabı elbette siz biliyorsunuz, ama yinede söyleyeyim çünkü televizyonda ve gazetelerde hala gözlerimin önünden gitmiyor. Cezasının recm olduğunu söylüyorlar sorduğumda, yani taşlayarak öldürme. Ama her ne hikmetse erkekleri taşlayan yok, hepsi gariban kadınlar. Bunu mu sormamı istersiniz? Yoksa aslında kuranda recm ayeti vardı, ama bu ayeti keçi yedi kurana geçmedi sözlerine mi inanmam gerekiyor. Neden birisine sormamız gerektiğine inanılıyor acaba? Yaradan herkesin anlayamayacağı bir şekilde mi gönderdi de, sorma gereği duyuyoruz. Hâlbuki bu suçun cezasını çok açık bir şekilde Allah vermiş kuranda. Yaradan kuranda muhkem ayetlerden bahsederken kuranın anası olduğunu söyler ama açık ve anlaşılır olduğunu da belirtir. Bu kitap sizlere bir rehber bir ışıktır der. Hangi rehberin bir başka rehbere ihtiyacı olabilir? Bu rehberin bizlere anlatma eksikliğimi var da sormamız gerekiyor, acaba bunumu anlatmak istediniz? Bu rehber hele Rahman katından gelmişse.

Yine ben şöyle söylemişim Sayın Karaman a: (Hepside kendisinin dediğinin doğru olduğunu söylediği gibi, mezhepler kendi arasında aynı konuda bile aynı düşünceyi genelde paylaşamayabiliyor. ) Sayın Karaman şöyle cevap vermiş. (Herkes kendi dediğinin mutlak doğru olduğunu söylemiyor; benim içtihadıma göre doğru olan budur, ama yanılabilirim de diyor. Bir mezhebin içinde de mezhep içi müctehidler ve yorumcular vardır, ictihad farkı tabiidir. ) Şunu söylemeliyim ki hiçbir mezhep imamı ya da mezhep savunucuları sözlerine başlarken ya da sorulan soruya cevap verirken yanılabilirim dediğini duymadım, tam tersine koskoca Diyanetin müftüsü bile Cuma hutbesinde hadislerden bahsederken şöyle diyebiliyor. ( Hadisler de kuran ayetleri gibidir. Kuranın bir ayetini bile inkâr edip kabul etmediğimizde nasıl gerçek iman etmiş olmuyorsak, hadisler de aynı değerdedir ve birisini bile inkâr edip inanmadığınız takdirde gerçek imam etmiş olamazsınız) diyebilmektedir. Bunu söyleyenler mi yanılabiliriz diyecek? Abdesti bozan halleri Rabbim açıkça yazmış, bunu neden başkasına sormam gerekiyor? Şiilere sorsam başka şeyler anlatacak, diğerlerine sorsam başka şeyleri de ekleyecek. Neden ilave etme ihtiyacını duyalım ki, Hâşâ Rabbim yazmayı mı unuttu? Kuran kadın ay halinde ibadet edemez demediği halde, nasıl ibadet edemeyeceğini mi öğrenmek için sormalıyım bahsi dahi kuranda geçmediği halde. Hani Rabbim ne diyordu kuranda: (Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah`a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. ) Bakın hakkında hiçbir delil indirmediğim bir şeyi söylememizi, konuşmamızı haram kılıyorum diyor, peki bizler neler yapıyoruz dersiniz? Allahın açık gönderdim dediği ayetlerine değişik yorumlar yaparak, amacından saptırmayı nasıl normal karşılarız ve bunu doğalmış gibi gösterebiliriz? İçtihat farkı olabilir demekle aslında Rabbin hiç bahsetmediği bir şeyi insanlara anlatmak ve değişik anlamlar vermek nasıl normal olur. Yaradan yenmemesi gereken şeyleri açıkça yazıp, bunun dışında temiz olan her şey helaldir demesini görmezden gelip, bizlere kuran dışından gelen sözlerle haramlar helaller koymak mı içtihat farkı? Allah ayetinde bizzat buna işaret edip, kimler izin vermiş kim haram kıldı benim helal dediğimi diye örneğini de vermişken, nasıl olur beşerin içtihattır olabilir dediği şeyleri normal mi karşılayacağız, Allahın sözlerinin zıttı olmasına rağmen. Kuranın tek bir yerinde dahi kadın regli halinde ibadet yapamaz demediği halde, bunu mu sorayım bahsettiklerinize? Namaz kılamazsın, ibadet edemezsin bu durumda dediklerinde onun yanlışından bile bir sevap aldığı durumda (!), acaba ben Rabbe nasıl hesap veririm dersiniz? Sayın Karaman evet yüzyıllardır soruyoruz, soruyorlar, İslam âlemine gözlerinizi kapatıp lütfen bir bakar mısınız ne durumda. İşte kuranı bizlerin anlayamayacağını söyleyip, dine yaptığımız ilavelerle içinden çıkılamaz hale getirdiğimiz bu mezhep imamlarına, hala sormamız gerektiğini mi söylüyorsunuz. Rabbim sizler için kuranı kolaylaştırdım sözlerini, yemin ederek anlatmasının duyulmadığı bu âlemde, Kuranı ve islamı ellerinden geldiğince zorlaştıranlara mı sormamızı istiyorsunuz? Birde onların âlim ve ahlaklı olması sıfatlarını yazmışsınız. Sizin bunları tespit için kriteriniz ya da ölçü aletiniz var mı? Hâlbuki Rabbim bunu yalnız ben bilirim diyor.

Sayın Karaman ın sorduğum şu soruya verdiği cevabı yazalım önce. (“Hangisinin Rabbin katında doğru hüküm vereceğine emin olan var mı aramızda? Kim garanti verecek doğruluğuna? “) diye sormuşum, bakın nasıl cevap vermiş. (Kuran`ı okuma ve anlama bilgi ve kabiliyetine sahip olanlar elbette Kuran`a soracaklar; ama bunların da vardıkları sonuç/anlayışları isabetli veya hatalı olabilir; onlar için de bir garanti yoktur ve garantiye ihtiyaç da yoktur; Allah, ictihadla ameli kabul etmektedir. ) Önce şunu merak ediyorum kuranı okuma ve anlama bilgi ve kabiliyetine sahip olma ölçütü nedir? Rabbim onlarca ayetinde ayetleri açık ve detaylı indirdim ki anlayasınız, hatta düşünesiniz diyor. Yukarıda soracağımız âlimlerin görevi nedir? Yoksa bizde de ruhban sınıfı varda ben mi bilmiyorum. Elbette herkes her şeyi bilmez, hatta tam anlayamayabilir, dostlarına ya da daha iyi anlayana sormalıdır da, ama bunu özellikle bir sınıfa dönüştürmek kuranın düzenine aykırıdır. Bizlerin anlayamayacakları şeyler nelerdir? Bunu kim tespit edecek. Rabbim kuranda hiç bahsetmemesine rağmen kadınlarımızın regli halinde ibadetinin kesilmesine bahsettiğiniz âlimler mi karar verecek, verecekse kime ya da neye göre? Bizlere kuranda olmayan yasak ve haramları onlar mı yasak edecek, ya da serbest diyecek. Onlara sormamızı kim söylüyor? Bu yetkiyi onlara kim verdi? Allah söylüyor derseniz bunu ispat etmeniz gerekir, çünkü bakın tam tersini söylediği ayetlerden örnek. (Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O`nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. ) Yaradan ayetlerin sonunda söylediği bu sözler kimin için, acaba kime sesleniyor dersiniz tüm âleme mi? Yoksa sormamız gereken velilere mi? (Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Ali İmran 118) (İşte Allah, ayetleri size böyle açıklıyor ki düşünüp anlayasınız. Nur sur. 61) (Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? Enbiya sur. 10) (Sadece aklı ve gönlü işleyenler düşünüp ibret alır. Rad sur. 19) (Hâlâ düşünmüyor musunuz? ” Enam sur. 50) (Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? Araf sur. 169) (Kuran`ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Nisa sur. 82) Sizce rabbim ayetlerin sonunda bu sözleri kimin için söylüyor olabilir? İşte ayetleri o kadar güzel açıklıyor ve hükmünü veriyor ki Rabbim, aklı olana ve de düşünme yeteneğini başkalarına kiraya vermeyenlere sesleniyor.

Günümüzde bizleri Allah a yaklaştıracak diye o kadar çok veliler bulunmuş ve ardına düşülmüştür ki, Rabbim yasaklamasına rağmen hiç korkmadan ardına düşülmüş. Hata yapmaktan korkan insanlarda kuranı anlayarak okumaya korkar olmuştur, hâlbuki kendileri hata bile yapsa sevap alacakları için, onlarda ne hikmetse korku fikri hiç oluşmamıştır. Elbette herkes hata yapabilir, bunu zaten Allah söylüyor yeter ki büyük hatalardan, günahlardan sakınılsın. İstemeden yapılan yanlışlıkları Rabbim bağışlayacaktır inşAllah. Ama Rabbin söylemediğini, haram demediğine haram demek en büyük günahlardandır. Kuranı yeterli görmeyip ona şirk koşmaktır.

Yine benim bir soruma Sayın Karaman bir cevap vermiş. (“Ya yanılıyorlarsa doğru kabul ettiğimiz beşerin hükmü. ) diye sormuşum cevap vermiş. (Bir müctehid, müfessir, alim Kuran`a ve hadislere bakarak ictihad eder, yorumlar, anlar ve uygular. Bu ictihad ve okuma sonu elde edilen hüküm beşeri değildir; beşeri olan ictihaddır, ictihadla ulaşılan hüküm ise -Kuran`dan çıktığı için- ilâhî, dir, ictihad ile ulaşılmış Allah hükmüdür. Yanılana bir ecir, isabet edene ise iki ecir vardır. ) Bu cevabı şimdide kuran ile karşılaştıralım bakalım Rabbim bizi bu yola mı sevk ediyor. İçtihat yolunu yazmış Sayın Karaman. Kuran ve hadislere bakarak içtihat eder. Yani kuran yetmez tek başına anlaşılamaz. Peki, neden yüzlerce ayetinde bu sözlerin tam tersini söylüyor, neden yukarıda yazdığım gibi düşünmemizi istiyor da, bizleri kuranı anlamak adına başka hiçbir yere yönlendirmiyor, bakın size tek bir örnek. (Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. ) Lütfen dikkat edin Allah bu kitap, kuran size yetmiyor mu diye kızıyor, ama Sayın karamanın kuranı anlama metodu, kuranın yanına koyduğu neredeyse hâşâ, aynı değerde hadislere bakarak anlaşılacağını söyleyebiliyor. Kendisine sormak isterim acaba neden peygamberimiz sağlığında hadis yazdırmamış, hatta dört halife devrinde yazdırılmamışta yüz küsur yıl sonra yazılan sözler kuranı açıklayabilir? Bu sözlerin doğruluğunun garantisini kimlerden aldığını ben merak ediyorum bunu da sormuştum kendisine. Kuranı koruyan Rabbim ya bu sözleri koruyan kimlerdir acaba. Kuranın bu şekilde yorumlanıp anlaşılacağını söylediğinizde, kuranın anlaşılması zor bir kitap olduğunu ve beşerin sözleriyle anlaşılabileceğini söylediğinizi hatırlatmak isterim. Buda kurana şirk koşmakla eş değerdir. Beni ürküten cevap ise bakın hangisi. (. Bu ictihad ve okuma sonu elde edilen hüküm beşeri değildir; beşeri olan ictihaddır, ictihadla ulaşılan hüküm ise -Kuran`dan çıktığı için- ilâhî, dir, ictihad ile ulaşılmış Allah hükmüdür. Yanılana bir ecir, isabet edene ise iki ecir vardır. ) Düşünebiliyor musunuz beşer kuranı ve hadisleri okuyor ve onlardan bir harman yapıyor buradan çıkacak sonuca ise bakın ne diyor. ( hüküm beşeri değildir; beşeri olan ictihaddır, ictihadla ulaşılan hüküm ise -Kuran`dan çıktığı için- ilâhî, dir. ) Allah korusun hadislerle birlikte, yani beşerin topladığı sözlerle daha doğrusu bir rivayete göre diye başlayan kesin bilgi olmayan sözlerle, kuran harman ediliyor ve sonuç beşeri değil İLAHİDİR denebiliyor. Tabi ondan sonra kuranda olsa da olmasa da söylenen sözler Allah emri oluyor. İşte İslam dinini içinde bulunduğu bataklık. Bu yazıyı burada yayınlayandan Allah razı olsun. Sözlerin sonundaki cümle ise çok daha ilginç. (Yanılana bir ecir, isabet edene ise iki ecir vardır. ) Önce ecir sözcüğünün anlamını yanlış mı biliyorum diye yanılmamak için sözlüğe baktım. Hayır, yanılmamışım doğru biliyormuşum, ecirin anlamı sevap. Düşünebiliyor musunuz içinde bulunduğumuz bataklığın nereden geldiğinin şifresi adeta. Hata yapıp yanlış anlatan insanlara sana bir sevap diyor, eğer hata yapmaz da doğruyu tutturursan sana iki sevap diyebiliyorlar. Aman Allahım sanki spor toto, bu ne biçim oyuncak böyle? Allah kelamı ile oynamanın, yanlış yapanın hiç mi suçu yok? Kim veriyor bu sevap ölçüsünü? Tabi bu da kendilerine bir teselli ödülü olsa gerek. Ama yok öyle yağma her şey Rabbin huzuruna gidildiğinde hesap tastamam görülecektir. İşte kuran ayetleriyle kendice oynayanlara Rabbim ne diyor. (Nur sur. 15: Çünkü siz, onu dillerinizle alıveriyorsunuz ve hakkında hiç bilginiz olmayan bir şeyi, (düşünüp taşınmadan, hemen) ağızlarınızla söylüyorsunuz ve onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allah yanında büyük(bir günah)tır ) Demek ki Rabbin sözlerini herkes istediği gibi yalan yanlış anlatıp, daha sonrada yanlış da olsa sevap gibi Allah ın verdiği bir değerden bahsedemez. Dikkatinizi çekerim yukarıdaki cevapları veren, yazan isminin başında bir unvan olan saygın bir beyefendi. Benim gibi adının başında yalnız emekli yazan birisi değil.
Yine başka bir soruma verdiği cevaba bakalım. ( “Rabbim kuranı ben koruyorum, kuranın ipine sarılın bu kitaptan sorumlusunuz diyor. Ya iman ettiğimiz ulemaların bizlere aktardığı bilgileri kimler koruyor? “) diye ben sormuşum kendisine. (Rabbim Kuran`ı ben koruyorum diyor ve Kuran bugüne kadar bozulmadan bu koruma ile gelmiş. Ama ondan çıkarılan hükümleri de ben hatadan koruyorum demiyor, Kim olursa olsun Kuran`dan hüküm çıkaranın yanılma ihtimali vardır. Siz Kuran`a soralım diyorsunuz, âlimler de ona soruyorlar. Ama soranların çıkardığı cevaplar aynı olmuyor, niçin? Bu tabii ve kaçınılmaz olduğu için, Allah, bilerek buna izin ve imkân verdiği, anlayış hatası da olsa iyi niyet ve ehliyet varsa kulluğu kabul ettiği için. ) Diye cevap vermiş. Şimdide bu cevabı hem üst kısımda söyledikleri ile hem de kuranla karşılaştıralım. Önce şunu söylemeliyim ki bizler kurandan hüküm çıkaramayız hükmü veren Allah tır. Yaptığımız en büyük yanlış burada. Allah namaz kılın diyor ve nasıl kılacağımızı hangi zamanlarda kılacağımızı söylüyor. Nasıl zekât vereceğimizi belirtiyor. Hacca gidin hatta orada bakın şu tepeleri bile ziyaret edebilirsiniz diyor. Mirası şöyle dağıtın kadınlarınıza evlenirken mehirlerini verin diye açıklık getiriyor. Düşünebiliyor musunuz namaz kılarken duaları hangi ses tonumuzla okumamız gerektiğini söylüyor. Hatta o kadar ayrıntıya girip özel şeyler söylüyor ki, Ali İmran suresinde, Ey iman sahipleri kendi dışınızda hiç kimseyi sırdaş edinmeyin sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler bile diyor. Ama bizler kuranı anlayamazsınız dedikleri kişilerin, iman adına sözlerine inanıp ardına düşmemizde hiçbir sakınca yoktur diyenlere inanabiliyoruz. Cevabın devamına bakalım. ( Ama ondan çıkarılan hükümleri de ben hatadan koruyorum demiyor, Kim olursa olsun Kuran`dan hüküm çıkaranın yanılma ihtimali vardır. ) Biraz önce hükmü veren Allahtır demiştim ama birileri başka hükümler çıkardıklarında yanılabilirler diyerek işin içinden sıyrılabilineceğini söyleyebiliyorlar. Yani yanlış söylemek normaldir diyorlar net bir şekilde, yukarıda yazdığım ayet öyle demiyordu. Allah hükmü ben veririm diyor peygamberimize bile bırakmıyor, açıkça sizlere bildiriyorum diye de belirtiyor, hala birileri bizlerin okuduğunda anlayamadığı hiç bahsedilmeyen hükümler çıkarabiliyor kurandan. Tabi konumuz ve sözlerimiz sorumlu olduğumuz kuranın anası olan muhkem ayetler içindir. Devamında bakın ne diyor. ( Siz Kuran`a soralım diyorsunuz, âlimler de ona soruyorlar. Ama soranların çıkardığı cevaplar aynı olmuyor, niçin? Bu tabii ve kaçınılmaz olduğu için, Allah, bilerek buna izin ve imkân verdiği, anlayış hatası da olsa iyi niyet ve ehliyet varsa kulluğu kabul ettiği için. ) Düşünebiliyor musunuz yüzlerce yıldır beşerin yazdığı kitaplarla mühendisler yetişiyor, ilim adamları çıkıyor ve hepside aynı kitapları okuyup aynı şeyi anlıyorlar, ama Yüceler yücesi Rabbim in anlayasınız diye gönderdiği ve bakın bundan sorumlusunuz diye de söylediği kitabı her okuyan ayrı hüküm çıkarıyor, herkes ayrı anlıyor bu mantıklı mı sizce? Bu nasıl bir aklın ürünü olabilir, ben düşünemiyorum doğrusu. Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyecek, bu kitaptan sorumlusunuz diye tembihlerde bulunacak, sonrada anlaşılması zor bir anlatımla bizleri zor durumda bırakıp asla velilerin ardına düşmeyin dediği halde, onlara mı muhtaç edecek dersiniz? Bu Rabbim e büyük bir saygısızlıktır lütfen artık bunun farkına varalım. Kuranı anlatırken hatanın ve yanlışlığın kaçınılmaz olduğunu, doğru bir yaklaşım ve yol olarak göstermek kuranın mantığı ve sözleri değildir. Düşünebiliyor musunuz yukarıda âlimlerin müracaatı kuran ve hadis kitapları olduğunu söyleyen Sayın Karaman şimdi de ne diyor bakın. (Siz Kuran`a soralım diyorsunuz, âlimler de ona soruyorlar. ) Hâlbuki sordukları, danıştıkları yalnız kuran olsa hiç kimse yanlış anlamayacak, ama işin içine doğru olmayan kurana uymayan kuran süzgecinden geçmeyen hadisler de girince sonuç hatalarla dolu bir son. Ne diyordu yukarıda kurana ve hadislere bakarak içtihat eder. Demek ki yalnız kurana bakmıyorlarmış. Ama işin güzel tarafı beşer hatasını bile ödüllendiriyor, acaba Rabbim ne der bu konuda dersiniz? (Yanılana bir ecir, isabet edene ise iki ecir vardır. ) Burada her ihtimalde ödül var, öyle olunca da hiçbir şeyden korkan yok tabi. İsteyen serbestçe ve korkusuzca konuşabiliyor, nasıl olsa en az bir ecir cepte. Allah yardımcımız olsun.

En son olarak bir sözüme daha düşüncesini yazmış kendisine tekrar teşekkür ediyorum ben şöyle demişim yazının sonunda. (“Yorum sizlerin. “) ve Sayın karamanın cevabı. (Evet, yorum sizlerin. Ama unutmayın ki, bu yorumu da âlimler yapsın, siz yapın yine farklı anlayış ve yorumlar olacaktır. ) Rabbim kuranda âlimlerden övgüyle bahseder ama kuranın açık muhkem ayetlerini anlamak için söz etmez, müteşabih ayetlerden bahsederken övgüyle hatta onları kendi ayarına çıkararak yüceltir ve derki onların anlamlarını bir ben bilirim bir de ilim tahsil etmişler der. Dikkat edin bunlar Kuranın anası olan muhkem ayetler için değildir. Bunlar gerçekten tüm dallarda ilim yapan, örneğin deniz ilmi, gök ilmi, tıp ilmi gibi ilim yapanları anlatır. Bunlardan övgüyle söz ederken bilimin sayesinde bulduklarının, kuranda bahsedilmesi iman edenlerin imanını artıracağını, iman etmeyenlerin ise kıskançla onlara bakacağını anlatmaya çalışır. Ama birileri bunların arasına kendilerini koymaya çalışarak oradan nasiplenme yolunu bulmuşlardır ne yazık ki. Yine söylüyorum her insanın anlayışı, aklı aynı değildir elbette birbirimize ihtiyacımız var, ama kuranda olmayanı orada varmış gibi anlatmak, Rabbin söylemediğini söylüyormuş demek değil, ayetin mahiyetini daha iyi kavrayıp açıklamaktır, anlatmaktadır farklılık. Bu tür uzmanlarımızdan, hocalarımızdan Allah razı olsun, çünkü onlardan çok şeyler öğrendik. İşte en kötüsü de yüzyıllardır Kurana uymak yerine, kuranı kendilerine uyduranlar, uydurulmuş ve asla peygamberimizin sözü olmayan kuranda hiç bahsedilmeyen bazı sözleri kurandandır diyerek, bunu da alim sıfatıyla yapıp bizlere sunmuşlardır. Bizler de kuranı anlayamayacağımızı söyleyenlere inanmışız, onların sözlerinin kuran dan olduğuna böylelikle inanıp batağın içine sürüklenmişiz. Elbette peygamberimizin hayatı ve örnek yaşantısı bizler için en büyük örnektir. Hatta birçok hadisi bizlerin hayatına, yaşamına, davranışlarına örnek olmuştur. Bizlerin başöğretmeni peygamberimizdir, o yürüyen bir kurandır. Onun kurana uyan sözlerini nasıl olurda almayız, inkâr ederiz elbette bunu kimse inkâr edemez. Sayın Karaman siz yapın yorumunuzu nasıl olsa yanlış da yapsanız size bir ecir var. Ben yorum yaptığımda kesinlikle farklı anlayış ve yorum olmayacaktır, ama dikkatinizi çekerim kime göre farklı olmayacaktır bu önemli. Ben kimseye göre değil, kurana göre anlarım, ayetlere yorum yapıp hüküm çıkarmam, çünkü hükmü Rabbim zaten vermiştir ben ona uyarım. Bakın hüküm vermeyi Rabbim peygamberimize bile vermiyor. Bir kaç örnek kurandan. (Yunus sur. 109. Sana vah yedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır. ) (Nisa Sur. 127. ayet: Senden kadınlar hakkında fetva soruyorlar. De ki: “Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor. “) Hüküm veren yalnız Rabbim dir. O da hükmünü açıkça kuranda vermiştir. Son olarak Mucadile suresi 1 ve 2. ayeti hatırlatmak isterim. Peygamberimize kocası hakkında durumunu arz etmeye gelen kadının durumuna, o güne kadar bu konuyla ilgili ayet inmediği için karar veremeyen peygamberimize, Allah derhal ayetini gönderip kadını zor durumdan kurtarması örneğini, kimsenin açıklaması gereken ayetler değil, aklı olanın aklını birazcık çalıştırmasıyla her şeyin ortaya çıkacağı ayetlerdir. Hiçbir kitap zor anlaşılmaması için gönderilmez anlaşılması ve söylenenlerin yapılması için gönderilir, hele bu kitap Yüceler Yücesi Rabbimden geliyorsa bunu söylemek Rahmana en büyük saygısızlıktır. Rabbim; (Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız. ) Bu ayetiyle açıkça bu kitaptan sorumlu olacağımızı söylüyor ama birileri bu kitap ile yetinmediğini açıkça söyleyip onu tamamlayan ve anlaşılmasını sağlayan ciltler dolusu kitaplar da var, yoksa anlayamayız diyebiliyor. Bize düşen iki şıktan birisini seçmektir. Ya, Rabbim karşınızda okunan kitap sizlere yetmiyor mu dediğinde bunu kabul edip, kuranda sorumlu olduğumuz her şeyin olduğuna inanacaksınız, ya da bize kuran yetmez, kuranda her şey yoktur, bizler kuranı anlayıp hüküm çıkaramayız, anlayamayız onları veliler anlar diyenlere tabi olacaksınız. Ama hatırlatırım velilerin ardına düşenlerin sonunu Yüce Rabbim dişi örümceğin evine sığınanlara benzetiyor, isterseniz ne anlama geliyor bir araştırında tüyleriniz diken diken olsun. Dilerim Rabbimden kuran ışığını, ateşini kalbimizden hiç eksik etmesin. Yine dilerim ki gözlerimize perde indirmesin, kulaklarımızı, gönlümüzü Rahman mühürlemesin, yoksa her şey açık ve görünürken gözler görmez, kulaklar duymaz, gönül hissetmez olur. Rabbim ne olur koru bizleri bu durumdan İşte kuran bunun için inmiştir. (İbrahim Sur. 52. ayet: İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah`ın tek ilah olduğunu bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir. ) Acaba aklı ve gönlü işleyen çok az insana mı hitap ediyor dersiniz kuran. (HÂŞÂ) (!)

SAYGILARIMLA
Haluk GÜMÜŞTABAK

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website