Tanrı’nın Doğumgünü- Burak Özdemir

Burak Özdemir`e ait Tanrı`nın Doğumgünü isimli kitaba yazılmış eleştiridir:


Diyaloglar halinde kaleme alınan bu kitapta güya Tanrı Dona ve yazar chatleşiyorlar. Dona’nın “Tanrı” olması okuyucuda psikolojik bir baskı yaratıyor ve bilinç altında tüm söylediklerini doğru ve tartışılamaz kılıyor.

****
•Kötülerin (İblis’in bile) iyilere hizmet eden gizli kahramanlar haline getirilişi
•Düalite/Polarite prensibini kullanarak her şeyin çift yaratıldığından yola çıkarak “şeytan”ın kötülüğünü dünyevi bir yanılsama olarak gösterme
•İblis- şeytan kavramları konusunda okuyucunun kafasını bulanıklaştırma
•Allah’ın her yerde” olduğundan yola çıkarak ve bunu çarpıtarak özünde Tanrı ve insanın bir bütün olduğunu iddia etme (panteizm-pananteizmi empoze etme)
•Allah’ın tekamüle ihtiyacı varmış iftirasını atma

Sayfa 69-70
Dona: Şeytana gelince… Elbette şımartmadım onu. O şımarmayacak kadar olgun bir ruhtu.
Ben: Tanrı şeytandan övgü ile bahsediyor! Hayretten ölmek üzereyim. Şeytan olgun bir ruh muydu? Şeytan senin ve dolayısıyla insanların düşmanı değil miydi? Şeytanın günahını mı alıyoruz milyonlarca yıldır?
Dona: İblis bir sembol olmayı sevgiyle kabul etti. Hepsi bu.
Ben: Kötü adam rolünü mü teklif ettin ona?
Dona: Alemde hep beraberdik. Tüm ruhlar, sen ve ben. Ben ruhumdan bir parçanın tekamül etmesine karar verdim. Bu serüvende kimlerin yer almak istediğini sordum.
Ben: Şeytanın rolü neydi tam olarak?
Dona: Tekamül serüveninde iyinin karşıtının yani kötünün de olması gerekiyordu. Şeytanın ve ekip arkadaşlarının görevi ise insanlık tarihi boyunca kötüyü temsil etmekti. Kuran’da hem İblis, hem de şeytan kelimeleri ayrı ayrı geçer. Adem ile ilgili olaydan önce ondan İblis diye bahsedilir. Şeytan İblis’in insanın yaratılışından sonra taşımaya başladığı addır. İblis kendi adı; şeytan ise üstlendiği rolün adıdır. Şeytan şeytanın avukatlığını yapmak üzere dünyaya gelmiştir. Senin doğruyu yanlıştan ayırt etmeni kolaylaştırmak için.

****

•Ahireti inkar ettirip, ayet cımbızlama yöntemiyle reenkarnasyon inancını benimsetme böylelikle Kuran’da vurgulanan “hayatın bir sınav olduğu” felsefesinin yerine, “hayat bir okuldur aslolan tekamüldür, herkes düşe kalka da olsa tekamül etmek için bu dünyadadır” felsefesini benimsetme (ki bu da ödül/ceza sistemini kaçınılmaz bir şekilde yok eder çünkü)

Sayfa 77, 78, 79’da ahireti inkarı etmenin temeli oluşturulduktan sonra sayfa 80’de reenkarnasyon inancı aşılanıyor.

Kitapta Bakara Suresi 56. ayet reenkarnasyona delil olarak gösteriliyor:

“Sonra, ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki, şükredebilesiniz. ”

Buradaki “şükredebilesiniz” kelimesinden yola çıkarak ayette ölümden sonra yeniden bedenlenince şükrettiklerinden bahsedildiği iddia ediliyor.

Oysa ayet bağlamından çıkarılmazsa “apaçık” çünkü 55. ayet şöyle:

“Siz şunu da söylemiştiniz: “Ey Mûsa! Biz, Allah`ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız. ” Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz. ”

Bu ayetlerin reenkarnasyonla uzaktan yakından alakası yok!

****

•Tekamülünü / evrimini tamamlamaya yaklaştığını söyleyen, yeniden doğup- doğmama seçeneğinin kendi elinde olduğunu iddia eden yarı-tanrı bireylerden oluşan sözde “farkındalık sahibi”, kibirli, üstün, elit bir ırk oluşturma.

Sayfa 429 – 18. Bölüm
Ben: Şimdiii, Hz. İsa model insan ya. Tekamül etmiş ve tanrısallaşmış insan modeli. Amacın bu modeli çoğaltmak. 9. tekamül kuşağına ev sahipliği yapan dünyada, ona verdiğin özelliklerin de çoğalması lazım.

****

•Araya doğru bilgileri serpiştirip, yanlış bilgiyi insanlara doğru ile birlikte empoze etme (spiritualist-ruhçu öğretinin vazgeçilmez taktiklerinden biridir)
•Dinin kaynağının yalnızca Kuran olduğunu savunan rasyonel müslümanları kendi kötü oyununa alet edip, uzun vadede mezhep ve hadis savunurları karşısında mağlup duruma düşürmek

Sayfa 448-451 arası hadislerin dinin kaynağı olamayacağı ile ilgili mantıklı bilgiler içeriyor.

****
•Kuran’da olmayan Mehdi/ Mesih kavramlarını varmış gibi gösterme
•“Müteşabih ayet teknolojisi” adı altında ayetlere sembolik anlamlar yükleme- cımbızlama

Sayfa 500’de “Müteşabih ayet teknolojisi” altında bir “ayet cımbızlama methodunu” görüyoruz.

Dona: “Sabrettiğinize karşılık selam size. Dünya yurdunun sonu ne güzel. ” (Rad, 24)
Ben: Ayet “ahirzamanı” tarif ediyor!
Dona: İsa’nın gönderdiği selamı tekrar alalım şimdi. “ Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak yeniden kaldırılacağım gün de” (Meryem Suresi, 33)
Ben: Aman Tanrım! İsa “ben geliyorum” diyor!

Rad suresi 24. ayet
Yaşar Nuri Öztürk çevirisi: “Selam size, sabrettiğiniz için! Ne güzeldir şu sonsuzluk yurdu!” derler.
Elmalılı Hamdi Yazır: “Selam sizlere, sabrettiğiniz için! Bakın dünya yurdunun ne güzel sonucu!”
Edip Yüksel: “Sabrettiğinizden ötürü selam (barış ve huzur) size olsun. Bu ne güzel son durak!”

****
•Kendine elçi- seçilmiş- görevli misyonu yükleme

Sayfa 609
Dona: Beni seni “Son tefsir”i kaleme alman için tuttum.

****
Burada sayfa no’su ile belirttiklerimin dışında bu kitapta cennet ve cehenneme sembolik anlamlar yükleyen, daha da ötesi cehennemi tümüyle inkar ettiren bölümler de mevcut.

Eleştirim Burak Özdemir’in fikirlerinin böyle olmasına değil, nitekim günümüzde –bilhassa da son dönemde- benzer içerikte pek çok kitap yazılmakta ve kitapçılardaki raflardaki yerini almakta. Benim eleştirim Burak Özdemir’in bu fikirlerini/sanılarını, Kuran’ı kullanarak, ayetlerin anlamlarını eğip-bükerek Kuran’la uyumluymuş gibi göstererek insanlara sunmasında ve Kuran’ı çok iyi bilmeyen, onun mesajını henüz yeterince kavrayamamış insanlarda inanç sapmasına neden olmasına…

****

Kimbilir belki de bir zamanlar Adem’e ve eşine “Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız” diyerek öğüt verdiğini iddia eden ve yeminler ederek ayaklarını kaydıran İBLİS şimdi de;

“Rabbinizin Kutsal kitaplarda cehennem var demesi aslında korku düzleminden ötürü ya da cehennem vicdan azabı çekmenin sembolleştirilmiş hali… ”

“Rabbinizin kitabında şeytandan sakının, o sizin için apaçık bir düşmandır demesi siz daha iyi kavrayasınız diye, aslında şeytan falan yoktur, kavramlar zıtlarıyla beraber var oldukları için size varmış gibi gözükmektedir… ”

“Rabbinizin bu Kuran’ı göndermiş olması, o zamanlar insanlığın, günümüzdeki bilgilere hazır olmamasıydı. ”

gibi fısıltılarıyla yalanlarına yalan katıyordur.

NOT: Yazıda verilen sayfa numaraları baskıya göre değişiklik gösterebilir.

Yazar : Cansu

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website