Diyanet ve Hurafe

Diyanet hurafelere savaş açtı, ama her nedense bu savaşta kendi hurafelerini unuttular.


Diyanet hurafeyi şöyle tanımlıyor ansiklopedisinde

Hurafe; mantıki temeli olmayan telakki ve uygulamaları din adına ileri sürülüp benimsenen batıl inanç ve davranışları ifade eden bir terim (TDA -18. Clt. Shf; 381)

Başka kitaplar da ” Yalan, uydurma, din adına sonradan çıkan” manalarıda verilmektedir. Neyse, konumuz bu değil…

Diyanet`in `hurafe listesi` şöyle:

– Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı,

– Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak,

– Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek,

– Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak,

– Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,

– Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek,

– Kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak,

– Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak,

– Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek,

– Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak,

– Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak,

– Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak,

– Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak,

– Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak,

– Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak,

– Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak,

– Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına bakması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak,

– Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak,

– Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak,
…. .
vs vs

devamını okumak isteyenler, internette birçok haberde bulabilirler listenin devamını.

Şaka bir yana, bütün bunların hurafe olduğuna, hiç şüphesiz ki katılıyorum. Hatta çok az saymışlar, koca bir kitap dolusu sayılabilirdi de bitmezdi!
Ama ey Diyanet.. , Kutlu doğum haftası ne oldu?
O sonradan çıkarılmadı mı? Yani Kutlu Doğum haftası aslında hurafe değil midir?
Yahut halen bastırılan kitaplardaki hurafeler ne olacak?
Peki Sahih diye halen sattığınız hadis kitapları ?
Sattığınız o kitaplardaki hurafeler ne olacak?
Cariye kavramı? Kölelik? Namazda yapılan bidatlar? Peki ya hacda yaptırdığınız hurafeler?

Yani diyanet diyor ki ” Küçük putlarımı kır, ama sakın büyüklerine elleme, yoksa bozuşuruz.. !”
Tuhaf bir anlayış vesselam, böyle diyanet düşman başına!
Hiç ALLAH, bunların ” ama bu güzel bidat” demesine kanar mı?

Saygılarımla

Yazar : Mustafa Çelebi

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website