TANRI’NIN DOĞUM GÜNÜ KİTABINA BÜYÜK ELEŞTİRİ

İlgili kitap, şu formatta yazılmıştır: Tanrı, messengerda bir kişiyle konuşur ve kitap boyunca bu konuşma üslubu çerçevesinde dini konular ve ayetler yorumlanır.


Ben bu diyalog üslubu şeklinde bir kitap basmanın, halkın okumasını kolaylaştırsın diye tercih edildiğini düşünüyorum. Kitabın adının da yine çok ilgi ve dikkat çeksin diye öyle konulduğunu düşünüyorum.

Gelelim eleştiriye: Kitapta çoğu yerde güzel ve anlamlı yorumlar var. Mesela “hardal tanesi”ne ilişkin matematiksel yorum gayet güzel. (Lukman 16. ayette geçen bir kavramdır)

Bir insan dini konulara ve ayetlere ilişkin yorum yapabilir elbette ama benim eleştirim, kitabın biçimine yönelik olacaktır. Zira KİTAPTA TANRI KONUŞTURULMAKTA! Bu ne demektir: Kitaptaki yorumların Tanrı`nın “ağzından” verilmesi, onları mutlak hakikat düzeyine taşımaz mı? ! Oysa bu kitabı bir insan yazmıştır. Bu nedenle sizin dini yorumunuz ne kadar akla uygun görünse de bunu Tanrı`nın “ağzı”ndan söyletmek demek sanki o ifadeyi Allah söylemiş gibi bir mutlak hakikat düzeyine taşımaktır.

Kitabı okuyan bazı insanlar Tanrı`nın söylediği her yorumu mutlak hakikat gibi düşünürse ne olacak? ÇÜNKÜ ALLAH YALNIZCA KUR`AN`DA BİZİMLE İLETİŞİM KURMUŞTUR. Yalnızca ayetler Allah`ın mutlak emridir ya da verdiği bilgilerdir. Peygamber bile Allah`ın vahyi dışında keyfi olarak Allah adına, Allah`ı birinci tekil şahıs konuşarak gösteren ifadeler kullanmış mıdır? Bunu yapamaz, zira SİZ KENDİ YORUMUNUZU NASIL MUTLAK HAKİKAT GİBİ, ALLAH SÖYLEMİŞ GİBİ O`NA MÂL EDEBİLİRSİNİZ? !

Tanrı`nın Doğum Günü kitabında güzel yorumlar da var ve yazar da mutlaka iyi niyetli ama şu bahsettiğim format çoooook büyük bir sorumluluk ister! Düşünün, insani bir yorumunuzu Tanrı`ya mal edip O`nun ağzından söylemek ne demek!!!!!! Bu, o ifadeyi farz düzeyine, mutlak hakikat üzeyine taşımak gibidir bence. Kendi fani ilminizi Allah`ın mutlak ilmine denk tutmak gibi bir şeydir. (Tam da ifade edemedim)

O kitabı yazan kardeşimiz inşallah bunu fark eder. Zira Kur`an`da Allah, Hristiyanların üçlü Tanrı anlayışında hiç payı olmamasına rağmen Hz. İsa`yı bile sorgulamıştır. (MAİDE 116 Allah şunu da söyledi: “Ey Meryem oğlu İsa! Allah`ın yanında beni ve annemi de iki tanrı olarak kabul edin diye insanlara sen mi söyledin? ” İsa dedi: “Hâşâ! Tespih ederim seni. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek benim haddime değildir. Eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!”)

Hz. İsa, yapmadığı, söylemediği bir şey nedeniyle de olsa sogulandıysa ya biz kulların yaptıklarımız nedeniyle olan sorgusu nasıl olur? Eğer bir de Tanrı adına bir şeyler yapıp söylüyorsak ve yanılırsak? Bu nedenle Tanrı`nın Doğum Günü kitabında Tanrı`nın konuşturulması şeklindeki üslubu çok çok aykırı buluyorum. Allah`a ait ilmimiz sınırlı iken kendi şahsi yorumumuzu O`nun “ağzı”ndan vermek büyük cesaret, büyük sorumluluk!

Yine de kitabın, ufuk açıcı yönünden faydalanılması adına okunmasını tavsiye ederim. İlim aşıklarının doğru ile yanlışı ayırabileceğini ve kitabın güzel yönleriyle iyi yönlerini fark edebileceklerini düşünüyorum…

Kitabın formatı Tanrı ile konuşma şeklinde değil de bir kul ile çok alim bir kulun veya şeyhin, derviş birinin konuşması şeklinde olabilirdi…

Yazar : Onur

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Leave a reply

Name (required)

Website