BAKARA 184. AYET İNCELEMESİ

Oruç konusunda çok tartışılan ayetlere, kuran kalıpları ile bakalım…


ع ل ى ا ل ذ ي ن ي ط ي ق و ن ه Bakara 184 konu oruç ve oruca (ona) güç yetirenler üzerine

ع ل ى ا ل ذ ي ن ي ت و ل و ن ه Nahl 100 konu şeytan ve şeytanı(onu) veli edinenler üzerine

ع ل ى ا ل ذ ي ن ي ب د ل و ن ه Bakara 181konu vasiyet ve vasiyeti (onu) değiştirenler üzerine

Bakara 181. ayette zamir Bakara 180. ayette (ا ل ْ و َ ص ِ ي ّ َ ة ُ ) vasiyeti,

Nahl100. ayette zamir Nahl 98. ayette ki (ا ل ش ّ َ ي ْ ط َ ا ن ِ ) şeytanı işaret etmektedir.

Bakara 184. ayette zamir, Bakara 183. ayette ki (ا ل ص ّ ِ ي َ ا م ُ ) orucu işaret etmektedir.

Zamirler, kuran hangi konuyu anlatır ise, zamir konuyu işaret etmektedir. Zamirler hemen önceki özneye gitmesi ise, konu dahili iş yapan öznenin yaptığı iştir.

: : ANALİZ: :

Bakara 184. ayette ki Yutîkûnehû’ya yestatî’ûnehû manası vermek yanlıştır. Zira tâka, “gayretin en üstünü ve ihtimalin son noktasıdır” (bak: 2: 249 (savaşmaya gücümüz yok), ). Hem zaten güç yetiremeyenden oruç düşer. Zira teklîf-i mâ lâ-yutak (güç yetirilemeyen bir şeyi emretmek) muhaldir. Bu bir hakikattir. Bakara Sûresi’nin 286. âyetindeki duada bu hakikat dile gelir.

Hasta ve yolcuların, tutamadıkları oruçları kaza etmelerinin gerekçesi olarak şöyle buyrulmuştur: “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. ” (Bakara 2/185) Demek ki Bakara 184. ayettekiler, oruç tutabilen kimselerdir. Eğere Oruca zor gücü yetenler olarak alınırsa, bunlara oruçlarını kaza etmeleri emredilirken emzikli kadın, dökümcü, maden işçisi, tellak, hamal gibi ağır işlerde çalışanların, zarar görmeleri halinde oruç yerine fidye verebileceklerine hükmetmek tam bir çelişki olur.

Âyette emredilen fidye “gücü yeten” üzerinedir. Fakat burada kapalı kalan “gücü yetenlerden” kastın kimler olduğudur. Bir de, neye gücü yetenler? Oruca mı, fidyeye mi, kazaya mı? Zamirin orucu göstermesi, uzağı göstermesidir ki, bunun için karine gereklidir lafzı geçerli değildir. Zira Nahl 100. ayetteki zamir 98. ayetteki (ا ل ) belirteçli şeytana gitmektedir. Buradaki zamir (ا ل ) belirteçli kelimeyi yani ORUCU gösterir. BAKARA 185 ayette seferi ve hasta üzerine “kaza etmeye gücü yetenler üzerine bir yoksulu doyuracak fidye gerekir” ibaresi yoktur.

2/185: “(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun. Hasta ya da yolcu olan kimse de, başka günlerde iade etsin. Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez. Oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister. ”

Bizler oruç tutarak Allah’ı yüceltir ve orucun fidyesinin vermekle şükretmiş oluruz. Şükür “hamd” gibi sözlü bir eylem olmayıp karşılık verilen eylemdir. Şükrün zıddı ise nankörlüktür.

Oruç, sadaka ve kurban gibi bir fidyenin karşılığı olur. (bak 2: 196). Bizler sağlıklı olmamızın fidyesini veririz. Oruç tutan, ister ramazanda tutsun isterse ramazan ayı dışında sayıyı tamamlasın, fidyesini vermek zorundadır. Oruc tutmaya güç yetiremeyenler de oruç fidyesini vermelidir. Zira oruç tutmak hayırlıdır. Bakara 184. âyetinin sonundaki “ama –eğer bilirseniz- oruç tutmanız sizin için hayırlıdır” ifadesi bakara 148. ayette “hayırlarda yarışın” (bak: 2: 148, 23: 61) ayeti ile örtüşür.

Malesef ibadet mantıklarını anlamayan ve malı çok seven İnsanlar, mal olarak hayır vermekten kaçmak için din adamları vasıtası ile, ibadetleri kendi kafalarına göre uyarlayarak uydurulmuş ve Gerçek anamçlarından saptırmışlardır. Bu sapmada din adamlarının birbiri ile çeşirek ihtilafları incelediğimiz ayette ayyuka çıkmıştır. Zamir için karine gerekir diyerek atılan bir İNSAN KANUNU ile Kuran tahrif edilmektedir.

Yazar : M.ERSÖZ

 


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website