Dinci ve Dinsiz Yobazlık…

Kuran okunan vahiy olarak, Yaratıcımız’ın din adına bizden istediklerinin, ulaştırdığı mesajların toplamıdır. Kuran zamanın değişimiyle oluşacak yeni durumlara da uygun olacak Allah’ın vahyidir. Değişim kaçınılmazdır, ama yeni oluşan şartlara cevap vermek Allah’ın kitabının mucizesidir. Bu mucizevi durum İslam’ın reforma ihtiyaç hissetmemesini sağlar. Fakat iki zümre, dine karşı çıkan dinsizlik yobazı ve uydurulmuş dini bir türlü bırakmak istemeyen dinci yobazın güçleri bu uydurulmuş dine bağlıdır. Dinci yobaz sıkı sıkıya uydurmalarına sarılırken, diğeri işte dininiz budur diyerek prim yapmaya, içinden çıkılmaz sistemi gösterip, insanları dinden kaçırmaya çalışır. Dinci yobaz da kendi dışındakileri cehennemlik ilan ederek uydurmalarına daha çok sarılır.
Görüldüğü gibi bu iki zümrenin de sermayesi aynı, ama kullanımları farklıdır. Bu yüzden Kuran’a giderek dinin düzenlenmesinden en çok bu iki grup rahatsız olur. Din düşmanı yobaz, dine saldıracak materyalleri elinden alındığı için bozulacaktır. Dinci yobaz ise geleneğe dönüştürülmüş yapısı elinden alındığı için kızacak ve aforozlama, cehennemlik ilan etme mekanizmalarına sarılacaktır.

Gelenekçi din adına bu aforozları yapanların üniversitede kürsüsü olan profesörler; tarikatların, hiziplerin başları olması; geleneksel yapının sözde aydın yazarları olması bizi şaşırtmamalıdır. Kuran bize sosyolojik bir vaka olarak bir fikir ileri sürüldüğü zaman o fikre ilk önce mevcut yapının sivrilmişlerinin, elitlerinin karşı çıkacağını ders vermektedir. Bu yüzden kürsüsünde yıllarca geleneksel dini savunanlar, tarikatını geleneksel yapı üzerine oluşturan şeyhler, kendi otoriteleri sarsılacak, yıllarca emek verdikleri karizmaları depreme uğrayacak korkusuyla Kuran’ın İslam’ına ilk saldıranlar olacaklardır. Hz. İsa’yı öldürmeye kalkanların Yahudi din adamlarının önde gelenleri olduğu şeklindeki tarihsel dersi hatırlamamız, Kuran’ın İslamı’na karşı savaşanların din adamı vasfıyla ortaya çıkışlarına şaşırmamızı engelleyecektir.
Dine, din istismarcısının verdiği zararı hiçbir şey vermemektedir. Bunu Müslümanların çoğu, Hıristiyan engizisyonlarının insanları din dışı ilan etmelerinde, papazların günah çıkarmalarında çok iyi görür. Fakat aynı göz ne yazık ki kendi istismarcısının insanları cehennemlik ilan etmesinde, Kuran’a ilave yeni din oluşturmasında aynı hassasiyeti göstermez. Evet Hıristiyan papazlar nasıl dini kendilerinin tekeline almak için insanlara zulmettilerse, aynı zulüm bizim dinimizde de olmuştur. Falanca papazın kerametleri, üstünlükleri, o yüzden dinlenmeleri gerektiğinin hikayeleri nasıl Hıristiyanlıkta anlatılmışsa; bizde de falanca şeyhlerin, imamların, evliyaların kerametleri, üstünlükleri, rüyalarında Allah’ı bile gördükleri, bu yüzden onlara uyulması gerektiği anlatılmıştır.
Bize düşen, Arap-Emevi saltanatının kendi şahsi görüşlerini dine fatura ederek başlattıkları yozlaştırmaya, Kuran’a giderek son vermektir. Böylelikle insanla çelişik hale getirilen din insanla barıştırılacaktır. Çözüm yolu reform değil; Kuran’a uygunluğu ve dönüşü hayata geçirmek, uydurulan sahte kutsalları reddetmektir. Bu hareket mezhepleri birleştirme hareketi de değildir. Zaten uydurmanın birleşmesi de olmaz. Din tektir ve uydurma olanlar atılacaktır. Mezhepler üstü, uydurmalara dayanmayan Kuran, temel ve tek dini kaynak olarak ortaya çıkmalıdır. Emeviler ve Abbasiler Allah’ın dini olan İslam’da reform yapmışlardır ve sırf İslam olan dini Hanefi İslamı, Şafi İslamı gibi isimlere dönüştürerek Allah’tan olanı insansal olana çevirmişlerdir. Bugün yapılması gereken, Allah’ın dininde reform değil, olsa olsa uydurulan dinde reformdur; yani yeniden yapılanmadır. Bu da aslında bir reformdan ziyade öze dönüştür.

Yazar: Orhan


About the Author
Author

Dini Yazilar

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website