Hz. Muhammed Büyülendi mi?

Başta Buhari ve Hanbel olmak üzere, çeşitli hadis kaynaklarında Hz. Muhammed’e Lebid b.A’sam isimli biri tarafından büyü yapıldığı, bu büyü sonucunda Hz. Muhammed’in kadınlarıyla cinsel ilişkiye giremediği, bir işi yapmadığı halde yaptı sandığı rivayet edilir. Bu kaynaklara göre büyü Zervan kuyusuna atılmış, Hz. Muhammed de büyü oradan çıkarılıp toprak altına gömülene kadar tam altı ay bu halde yaşamıştır.

Ancak bu söz konusu iddiaları kabul etmek mümkün değildir. Her şeyden önce hadisleri hüküm kaynağı olarak almak ya da onları tarihsel doküman olarak görmek doğru değildir.

Dahası bu hadisler başlı başına sorunludur. Sorunlar kısaca şöyle özetlenebilir:

1. Söz konusu hadisler Kur’an ile çelişmektedir: Kur’an’da peygamberlerin yalancılıkla, çıkar peşinde olmakla ve büyülenmiş olmakla suçlandığını biliyoruz. Bu durum Hz. Muhammed için de tekrarlanmış ve o da büyülenmiş olmakla suçlanmıştır. Nitekim bu iddia Kur’an’da bize şu şekilde bildirilmektedir:

47. Biz onların, seni dinlerken ne sebeple dinlediklerini, kendi aralarında gizli konuşurlarken de o zalimlerin: “Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!” dediklerini gayet iyi biliyoruz. (İsra 17/47.)

8. Yahut üstüne bir hazine atılmalı, yahut kendisinin ürününden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil mi? Ve zalimler: “Siz başka değil, sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediler. (Furkan 25/8)

Söz konusu rivayetlerin kabul edilmesi, bu ayetlerdeki müşriklerin büyülenme iddialarının doğrulanması anlamına geldiği için Kur’an’la açıkça çelişen bir tavır olacaktır. Yukarıdaki ayetler ışığında söz konusu rivayetleri kabul etmek mümkün değildir.

2. Eğer büyü işe yaradıysa, müşrikler neden peygamberi tekrar büyülemediler? Neden Hz. Muhammed’e sadece bir kere büyü yapıldı? Şüphesiz büyü yapılmış ve tutmuş olsaydı tekrar tekrar yapılmaya devam ederlerdi.

3. Kur’an’a bakıldığında büyünün varsa bile sınırlı olduğu ve Allah’ın iznine bağlı olduğu anlaşılır: Kur’an’da genellikle büyünün bir çeşit göz boyama, illüzyon olduğuna dikkat çekilir. Bunun en güzel göstergesi şu ayetlerdir:

116-“Siz atın.” dedi. Atacaklarını atınca halkın gözlerini büyülediler ve onları dehşete düşürdüler. Kısacası büyük bir sihir gösterdiler.(Araf 7/116)

66 -Mûsa dedi: “Hayır, siz atın!” Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayaline verdi. (Taha 20/66)

69. Sağ elindekini at! Onların yaptıklarını yutsun. Çünkü onların yaptıkları, bir büyücünün hilesidir. Büyücü de nereye varsa iflah olmaz! (Taha 20/69)

Birinci ayette sihrin insanların gözlerini etkilediği, onları yanılttığı anlatılmaktadır. İkinci ayette ise büyü aracılığı ile ip ve sopaların koşuyormuş gibi görüntüye sokulduklarına dikkat çekilmektedir. Dolayısı ile bu ayetler bize büyünün çoğu zaman bir çeşit illüzyon olduğunu göstermektedir. Büyünün işe yarayabileceği belki de tek durum ise Bakara süresi 102. ayette bildirilmektedir:

102 -Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil’de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, “Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!” demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi!

Bu ayetle ilgili ilk dikkat etmemiz gereken şey burada bahsedilen sihrin doğaüstü bir şey olmak zorunda olmadığıdır. Bu ayeti tefsir ederken Mustafa İslamoğlu sihir kelimesinin Arapça’da sözlük anlamının “Komplo, düzen, tuzak” olduğuna dikkat çeker ve karı koca arasını açan sihrin, doğa üstü bir şeyden ziyade, bir çeşit “komplo ya da fitne” olarak anlaşılması gerektiğini savunur. İslam tarihçisi Taberi’nin de bu ayeti bu şekilde anlayıp sihri komplo diye yorumlaması dikkate değerdir..

Ancak yukardaki ifadeleri sınırlı kapsamda bir büyüden bahsediyormuş gibi anlasak da elbette bu tür bir büyü de alemlerin Rabbi olan Allah’ın iznine bağlıdır. Aksi takdirde büyünün gücünün alemlerin Rabbinin gücünden fazla olması gibi bir durum gerekir ki bu mümkün değildir. Nitekim bu durum, yukarıdaki ayette açıkça belirtilmiştir: “Ne var ki, onlar onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler.” Yani Hz. Muhammed’in bir şekilde büyü etkisine girmesi ancak alemlerin Rabbi’nin izin vermesiyle olabilecek bir iş olmakla birlikte, yukarıda da yer verildiği gibi Kur’an’da Hz. Muhammed’in büyülendiğine ilişkin iddiaların doğru olmadığı vurgulandığından Hz. Muhammed’in büyülenmiş olduğunun kabulü mümkün değildir.

4. Söz konusu rivayetler birbiri ile çelişmektedir: Bu hadislerin yanlış olduğunun en önemli göstergesi işte bu çelişkilerdir. Çelişik ifadeler sağlıkı, güvenilir tarihi veri olarak alınamayacaklarına göre , bu hadisler de tarihi veri olarak alınmamalıdır. Rivayetler arasındaki çelişkilere örnek vermek gerekirse, sözde büyü muskası Zervan kuyusunda saklanmaktadır. Bu muskayı çıkarmak için kuyuya gidenlerin isimleri rivayetten rivayete değişmektedir. Bazılarına göre Hz. Ali tek başına gidip muskayı çıkarmış (İbni Hanbel, 4/367), bazılarına göre Hz. Ali yalnız gitmemiş, yanına Hz. Ammar’ı almış (İbni Sa’d,Tabakat, 2/198), bazılarına göre Hz. Muhammed bizzat, ashaptan oluşan büyükçe bir grupla kendi gidip muskayı çıkarmış (Buhari, Tıb, 76), diğer bir rivayete göre Hz. Ammar başka bir grupla gidip muskayı çıkarmış (Beyhaki, Delail, 6/248), başka rivayetlerde Cubeyr b.İyas ez-Zuraki’nin tek başına gitmiş (İbni Sa’d, Tabakat, 2/197), bir diğer rivayette ise Kays b.Mihsan ez-Zuraki’ tek başına gidip muskayı çıkarmıştır (Fethu’l-Bari, 10/230). Bazılarında birinci gidişte direk muska çıkarılmış, bazılarında çıkarılamamış, Hz. Muhammed tek başına gidip çıkarmıştır. Gene başka rivayetlerde Hz. Cebrail muskayı çıkarıp imha etmiştir. Açıkça görüleceği üzere neredeyse tüm rivayetler birbiri ile çelişmektedir. Bu da açıkça söz konusu rivayetlerin doğru kabul edilemeyeceğini göstermektedir.

Son olarak bu hadisi din aleyhinde kullanan ateistlere şunu hatırlatmakta fayda var. Eğer ateistler hadisleri tarihsel kaynak olarak kullanacaklarsa, o zaman Hz. Muhammed’in ayı yardığı, gözyaşlarının güle dönüştüğü, göğe yükseldiği gibi rivayetleri de tarihsel gerçek olarak kabul etmeleri gerekmektedir. Zira görüşlerini tutarlı bir biçimde savunmanın tek yolu budur, bilimsel bir tartışmada aynı kaynakta geçen rivayetleri keyfi olarak doğru ya da yanlış ilan edemeyiz. Ateistlerin çoğu işine gelen hadisleri tarihsel gerçek olarak alırken, işine gelmeyenleri ise görmezden gelmektedirler. Bu noktada onları tutarlı olmaya davet etmekte fayda var.


About the Author
Author

Cabir Hayredin

Comments (1)
Leave a reply

Name (required)

Website