Engellemekte Olanı Gördün mü?

 

“Semiallahulimen hamideh”

Bu yazım “Semiallahulimen hamideh” derken ne dediğini bilmeyenlere gelsin. Namaz kılarken ne dediğini bilmek gerek, diye savunulduğunda kimileri diyor ki “Ne yani! Sen şimdi bize beynamazların habire söylediği gibi namazı Türkçe kılmak gerektiğini mi söylüyorsun?” Ve başlıyorlar sıralamaya “Fatiha’sız namaz olmaz. Türkçe duayla namaz olmaz. Subhanekesiz, ettehiyyatüsüz, namaz olmaz. Kaçıncı rekâttasın, bilmezsen baştan başlayacaksın. Farzlarda hata yapmışsan tekrar kılacaksın, vacipten hatan varsa sehiv secdesi yapacaksın. Arapça dua edip sonra tespih çekeceksin ki namazın tamam olsun.” Bu tepkiler aslında o kadar anlaşılmaz ve alakasız, o kadar önyargılarla dolu, cahilce ve sığ tepkiler ki aslında ne yaptığını kendileri bile bilmeyenlerden beklenir ama namaz kılan birisinden asla beklenmemesi gerekir. İlgili ayete bir bakalım.

4-Nisa 43 “Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.”

 

İnsanların çoğu muhtemelen bu konuyu ayet üzerinden değil namaz hocalarından ve ilmihallerden ya da kulaktan öğrenmişlerdir. Bu yüzden kimileri bu ayeti okursa “Aman Allah’ım!” diyeceklerdir “Allah bize sarhoşken ve cünüp iken namaz kılmamızı mı emrediyor?” Bir daha bakalım ayete… Evet! Şartlarını içerirse aynen öyle diyor.

Baştan söyleyeyim ki yaftayı yapıştırmayın. Ne içki içiyorum, ne de içki içmeyi övüyorum burada! İçki içmek elbette ayetlerle haram kılınmış, ama eğer sarhoşken bile ne dediğimizi biliyorsak namazı kılmamız gerek. Yok işte yedi gün kılamamak, yok kırk gün kabul olmaması gibi durum. Yok işte aldığın alkol kanından temizlenmeden namaz kılamazsın gibi bir şey. Yok işte! Peki bize neden böyle öğretmişler ki! Düşünmek gerek!

Allah bize elbette cünüp gezin demiyor. Ama eğer seyahatte cünüplük söz konusu ise namazı teyemmüm edip kılmak gerek. Hani Kuran tek başına ibadet için yeterli olmuyor, her şeyi açıklamıyordu da illa ki ilmihal bilgisine ihtiyaç vardı! Belki de yüzbinde bir gerçekleşecek bir durumu bile Allah kitapta eksik bırakmamış. Ama görecek göz, duyacak kulak, algılayacak kalp gerek. Okumazsan ve hele hele düşünmeye tenezzül bile etmezsen bilemezsin. Peki bize neden böyle öğretmişler ki! Düşünmek gerek!

Demek ki birileri insanlara iyilik yapıyorum derken, ya da dine yaklaştırayım derken, ya da namaza saygı göstereyim derken, ya da en iyisini öğreteyim derken insanları namazdan men ediyor. Ve diyor ki; sarhoşken namaz kılamazsın, şöyle şöyle hastaysan namaz kılamazsın, şöyle yaparsan abdestin bozulur kılamazsın, böyle yaparsan yerler ağlar kılamazsın, kılamazsın da kılamazsın! Ama Allah Kuran’da ister savaşta, ister yatakta ister yolda olsan da kılacaksın diyor. Kırk senelik kaza kılacaksın demiyor. Ben bağışlarım, esirgerim, affederim, suçlarını örterim, yeter ki kıl diyor. Zora koşmuyor, dosdoğru kıl diyor. Parmağının kanamasından, parmağının köpeğe dokunmasından, kolonya sürmekten dolayı abdestin bozulmasından bahsetmiyor. En olasılığı düşük şartlarda bile kılmak gerektiğinden bahsediyor. Zor ve geçerli olanın dosdoğru kılmak olduğunu söylüyor.

Namazdan insanları men etmek demek illa ki tutup kolundan “kılmayacaksın” demek midir, yoksa bir sürü sözde zorunlu şekil ve aklımıza uydurma ve hurafe olduğunu bile getirmekten kokutulduğumuz hurafelerle sınırlandırmak mıdır? Güzel bir şey yapıyorum zannederek salıncağa çiçek koyup sallamak kenara ittiğin çocuğun neşesinin yerini tutar mı? Düşünmek gerek!

Ebu Cehil peygamberimizi namaz kılarken, daha önce bu şekilde ibadet edilmediğini ileri sürerek engellemek istiyor ve rivayete göre onun halini görünce korkarak vaz geçiyor. Şu ayetler iniyor.

96-Alak 9-14 “Engellemekte olanı gördün mü? Namaz kıldığı zaman bir kulu. Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise, Ya da takvayı emrettiyse. Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise. O, Allah’ın gördüğünü bilmiyor mu?”

 

İşte böyle! Ya o takva üzerinde ise, ne dediğini biliyor ve namazı Allah’ın ona verdiği ve “beni buradan arayabilirsin” dediği bir cep telefonu gibi görüyor ve her şartta ona ne yapacağını soruyor, istiyor, utancını, pişmanlığını belirtiyor ve Onunla konuşarak yardım diliyorsa sen nasıl olur da şöyleysen kılamazsın, böyleysen kılamazsın, önünden biri geçerse bozulur, boynundan yaşmağın düşerse bozulur, Allahümme salli demek için bir subhanallah diyecek kadar beklersen bozulur dersin! Sen kimsin ki Allah’ın hükmü üzerine hüküm koyup namazı kitapta olmayan standartlara bağlarsın! Ya o namazı kılan kul takva üzerineyse! Ya senin önünden geçtiğini görecek kadar, ya da yaşmağının açıldığını fark edecek kadar namazından (senin gibi) bihaber değilse! O kul o ilahi cep telefonundan Rabbiyle görüşürken ve saygı ile ürpererirken önünden geçen yayayı görmeyecek kadar dalmış olamaz mı? Namaz kılarken takvayı mı yasaklayacaksın? Düşünmek gerek!

2-Bakara 45 “Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah’tan yardım dileyin! Gerçi bu çok zor bir iştir, fakat içi saygı ile ürperenlere değil.”

 

Fatiha’sız namaz olmaz diyorsun da Kuran’ın özeti ve önsözü hükmündeki Fatiha’nın anlamını, neyi anlattığını bilerek mi okuyorsun? Eğer biliyorsan sorun yok ki zaten. İster Arapça oku, ister Türkçe, ister Çince! Eğer anlamını biliyor ve okurken anlıyorsan dediğini elbette indirildiği dille okumak gibisi var mı! Subhanekenin, ettehiyyatünün, salli bariklerin, rüku, secde zikirlerinin birer Arapça dua olduğunu anlayamayıp hala Kuran olduğunu zannederek namaz kılan milyonlarca insan var. Bize doğruyu gösterebilmek için ne yapsaydı peygamberimiz, kendisi Arapça konuşurken Türkçe mi dua etseydi de biz de duamızı anladığımız gibi yapabilseydik! Kuru taklit nereye kadar? Hiç mi düşünmeyeceğiz?

Namaza başlamayı seremoni haline, bitişini seremoni haline getiren sözde en doğru yolda olduklarını savunan cemaatlerle hasbelkader namaz kıldığınızda edilen Arapça duaların içinde ellerinin bir avuç içini bir dışını çevirip dururlarken ne kadar anlaşılmaz ve (bence) komik durumlara düşmekte olduklarını anlamamak için nasıl bir kavramaya sahip olmak gerek bilemiyorum. Ama biliyorum ki ve eminim ki Allah’a dua ederken elimi ters çevirecek şeyler söylemesem daha iyi olur! Neye “amin” dediğimi bilmiyorsam başıma gelecek her şeye de müstehakım demektir!

İşte “Semiallahulimen hamideh” derken ne dediğinden habersiz olan insanlara şunu söylemek isterim: “Allah kendisine hamd edenleri işitti.” Ne dediğini bilmeyenleri değil. Hiç mi düşünmeyeceğiz!

 

kalemzade.net


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (8)
Leave a reply

Name (required)

Website