Şeytanın Foyası

 

“Şeytan Nasıl Aldatır?”

Çoğu kimse şeytanı ve kötülüklerini somut olarak karşısında göreceğini ve hiç düşünme zahmetine bile girmeden onun yanlışlarını apaçık fark edebileceğini sanıyor. Şeytan sanki açıkça Allah yok diyecek, sanki açıkça Allah’a şunu şirk koşun diye zorlayacak, sanki namaz kılmayın, oruç tutmayın diyecek, sanki alenen günah işlemeyi övecek veya sanki Kuran’ı okumayın diyecek de Müslüman bir insan da ona karşı çıkarak bu şekilde nefsiyle olan cihadını kazanacak! Şeytan bunları açıkça bu şekilde söyleyecek ve foyasını meydana çıkaracak kadar cahil ve aptal mıdır? Şeytan düşmanlığını hile ile gizler, tuzak kurarak insanları aldatır.

Bir insanı öldürmeye niyet eden katil “al bunu iç” diyerek zehri sunmaz. Öldüreceği kişinin sevdiği bir yiyeceğin içine döküverip verir. Nuri Alço’nun filmlerinde canlandırdığı tecavüzcü karakteri misali uyuşturucu hapını gizlice kızın gazozuna atar. Üçkâğıtçı, bul karayı al şu kadar parayı diyerek cazip vaadlerde bulunur. Sapık, kaçıracağı çocuğu çikolatayla kandırır. Savaşta düşman düşmana en büyük zaiyatları aldatma taktikleri ile gaflete düşürüp baskınla verir. Hal böyleyken şeytanın insanı hilesiz ve vaatsiz mi kandıracağını sanıyoruz!

4-Nisa 120 <<Şeytan onlara sadece vaadlerde bulunur, birtakım kuruntularla oyalar. Şeytan aslında onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder ki!>>

 

Şeytan Allah’a inanan bir insana “sakın namaz kılma” der mi? Öyle bir şey diyerek yüzündeki maskeyi çıkarır mı? Ama türlü vaatlerle namazımızı öyle bir hale getirir ki namaz namaz olmaktan çıkmış, amacından sapmış olur. Anlamadan, ne dediğini bilmeden, Allah’a neden ve nasıl yalvaracağını düşünmeden, hiç şükretmeden ve istemeden, içi dinen bomboş bir namazı emreder ki Allah’ın emri yerine gelmesin de günü geldiğinde o namazlar yüzümüze fırlatılsın!

İşte böyle bir namazda Allah’la irtibat kurmak, O’nu yüceltmek, O’ndan af dilemek ve O’ndan istemek gibi gerekli işler yerine Şeytan ister ki; namazda Allah’ın huzurunda olduğunu hissetmek adına, kulağının yumuşağına, ayağının topuğuna, burnundaki nefese, kalçasındaki kaşınmaya odaklansın insanoğlu! Sağ ayağını dik tutmasına, secdede parmaklarını açmasına kapamasına, okuduğu duada parmağını kaldırırsa daha iyi şahit olduğuna, saçının teli görünürse namazının bozulacağına, ha harfi yerine he harfini okursa (o bilmediği) anlamın zıtlaştığına, hangi sureyi önce hangisini sonra okuyacağına odaklansın da bir tek Allah’la irtibata odaklanmasın insan! İster ki kaçıncı rekâtta olduğunu önemsesin de, kaçıncı rekâtta olduğunu düşünerek Allah’ı unutsun!

İnsanları Allah’ı zikretmekten alıkoymak için öyle bir söz uydurur ki; böyle takıntılarla namaz kılanlar esnediklerinde Allah’ı değil korkuyla Şeytan’ı hatırlasınlar da onu zikretmiş olsunlar. İster ki araya şeytan girmesin diye yirmi santime sıkışıp iki kişilik yerde üç kişi saf tutsunlar, namaz kılarken birbirlerine çarpsınlar da namazlarına konsantre olmasınlar, böylece namazda gerçeği düşünüp uyanmaktan alıkonulsunlar. İster ki aldığı abdest oldu mu olmadı mı, bozuldu mu bozulmadı mı diye vesveseye düşüp onu düşünsün de Allah’ı düşünmesin hakkıyla! İster ki ne kadar çok kılarsam o kadar sevap kazanırım diye düşünerek hızlı hızlı kılsın da dilinde dönen kelimelerin anlamı kalbine dönmesin!

Namazla ilgili tüm vesveseleri yazmaya kalksak bırakın bu makaleyi, herhalde bir kitap oluşturacak kadar veri vardır hepimizin aklında. Üstelik bu veri deposuna (kimilerine göre) dinini öğrenemeyecek kadar aklı eksikler bile sahiptir! O halde “Kuran’ı herkes öğrenemez” tezinin aksini ispattır bu. Çünkü bu kadar gereksiz bilgiyi öğrenebilen akıl bence Kuran’ı da elbet yeterince öğrenebilir. Ama bu durum Şeytan’ın işine gelmez o başka…

26-Şuara 221,222,223 <<Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi? Onlar, gerçeği ters yüz eden, günaha düşkün olan her yalancıya inerler. Çünkü o iftiracılar şeytanlara kulak verirler, esasen onların çoğu yalancıdırlar.>>

 

Şeytan Allah’a inanan bir insana “Allah yok” der mi? Peki şeytan Allah’a inanan bir insana “Allah’la beraber bunlara da tap, O’na şirk koş” der mi? Böyle gereksiz bir riske girer mi? Girmez elbette. Onun yerine içmekten hoşlandığınız gazozun içine hap atar. Öyle sözler uydurur ve öyle vaatler verir ki ancak bu şekilde Allah’ın yolunda olunması gerektiğini size dayatır. Peygamber sevgisini şirke dönüştürür. İlim adamı sevgisini şirke dönüştürür. Yetmezse ashabı kullanır, ehli beyti kullanır, malı kullanır, mülkü kullanır, kadını ve erkeği kullanır, devlet büyüğünü kullanır, büyük (!) adamları kullanır, küçük adamları kullanır… Neyi ya da kimi seviyorsanız onu kullanır. Sonra da parmağına taktığı büyük (!) zatların ağzından konuşur ve zehrini kusar durur.

Allah’ı dünyevileştirir. Şöyle ki; gelmiş geçmiş peygamberlerin, gelen geçen evliyanın, velinin, hocaefendinin, seyidin, kutubun, gavsın ve türlü uyduruk makamların yolgeçen hanına dönüştürür Allah’ın makamını! Havada uçan mollalar, zamandan münezzeh veliler, yollarda karşılaşılan peygamberler, meleklere fırça atan hocaefendiler, Allah’la pazarlık yapan elçiler, yazdığı kitabı peygambere imzaya çıkaran üstadlar, Hızır’laşan imamlar, şefaatçiilik yarışına giren Allah dostları… Saysam bitmeyecek, bunun için de ayrı bir kitap gerek… Bu saçmalıkları dinleyenlerse din adına bir şey kazanamamak bir yana dursun, sadece kendilerinin Allah dostu olmadığına ikna olurlar, başka bir şey değil! Neticede şeytanın istediği de budur. İlginçtir ki bu (sözde) Allah dostlarının gittikleri iddia edilen yoları incelerseniz göreceksiniz; Allah’a bu kadar (sözde) yakınlıklarına rağmen Kuran’ın manasına giremeden birbirini tekfir eder, tartışır ve hizipleşir haldedirler. Buna rağmen, bu halleriyle peşlerine bir sürü saf insanı takıp, kendilerine kul edip götürürler.

22-Hacc-3 <<Öyle insanlar vardır ki, hiçbir bilgiye dayanmaksızın Allah hakkında tartışıp durur, her azgın ve hayâsız şeytanın peşine takılır.>>

36-Yasin 61 <<Bana kulluk edin, doğru olan yol budur.>>

 

Şeytan Allah’a inanan bir insana “oruç tutmayacaksın” der mi? Böyle aptalca bir davranış yerine namazda olduğu gibi oruçta da bir sürü takıntıyla ibadetin özünü gizlemeye çalışır. Türlü kısıtlamalar getirir. Bozulacağından korkutur. Usandırır. Sonra bir de bakarsınız ki en akla hayale gelemeyecek şeylerden ötürü “acaba orucum bozulur mu?” diye imamlara koşmaya başlar insanlar. İnsan hayatında öyle günler olur ki iş yoğunluğu yüzünden sabah içtiğini bile hatırlamadığı bir bardak çayla hiçbir şey yemeden ve içmeden akşamı eder de, oruç tuttukları günlerde iş güç yapamayacak hale gelirler ve sürekli oruç tuttuklarını belirtir biçimde sızlanıp dururlar. Allah’ı hatırlamak yerine her gördükleri yiyeceğe iştahla bakar, normalde ilgilenmeyecekleri haramdan bile takıntılı dikkatleri nedeniyle gözlerini koruyamazlar.

Şeytan ister ki insan orucu bir eza gibi hissetsin. İster ki oruç tuttuğu için gözü yiyene takılsın da kendi ibadetini düzeltmek yerine başkasının ibadet etmeyişine hiddetlensin. Bu yüzden anlaşmazlıklar, kavgalar çıksın ve hatta oruç tutan tutmayanı Allah adına öldürsün! Ama kendi eksiğinin ve zaaflarının farkına varıp da düzeltmesin! Orucun içi boşalıp sadece şöyle bozulur mu böyle bozulur mu vesveseleriyle bencilane hale gelip sadece kendi alacağı sevaba odaklanılsın, aç ve açıkta olan insanların varlığı kimsenin aklına gelmesin! Gelirse de iki kilo peynir parasıyla fitre diye iş geçiştirilsin. Aç yine aç kalırken, tok yine kuş sütlü iftar sofralarında tok olarak yaşamaya devam etsin! Bu da ayrı bir kitap olur sanırım…

36-Yasin 62 <<Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?>>

 

Maalesef birçoğumuz işletmiyorduk Allah’ım! Zannediyorduk ki şeytan meyhanede, k..hande gezer de insanları dinden o şekilde uzaklaştırır! Oralarda olmadığımıza göre de bizim için mesele yoktu!!! Zannediyorduk ki camide, tekkede, dergâhta, yatsıdan sonra din iman konuşulan evlerde şeytan çaresiz kalır! Zannediyorduk ki şeytan bize “Kuran’ı boşverin” dediği an onu tanırız!!!

Oysa şeytan Allah’a inanan bir insana “Kuran okuma” der mi? Şeytan en cahil olarak gördüğü insana bile bunu diyecek kadar fikirsiz olabilir mi? Aksine “okuyun” der. Hem de öyle bir okuyun ki önce güzelce dualar ederek abdestinizi alın, sonra noktasından virgülüne ezberleyin, ha’sından hı’sına elif’inden lamelif’ine aman hata yapmayın diye üzerine titrer. Okuduğuna okuyacağına pişman etmeye çalışır. Namazla, niyazla birleştirip onları yaparken de aman böyle okuyun der. Aman Arapça okuyun der. Aman şunu okumazsan namazın olmaz, bunu okumazsan namazın bozulur der. Kendi anladığın dilde okursan sakın ha, günaha girersin der. Kuran okuma yarışmalarına katılmayı, en ünlü hafız olmayı vaadeder, tecvidin köküne dalınmasını ister. Eğer Arap’sanız iş değişir tabi! Orada da sanatsal, şiirsel okuma ve makam sevdaları başlar, anlam yine kimsenin umurunda olmaz!

Şeytan ister ki kimse Allah’ın mesajını anlamasın. Derdi odur. Kimse ayetlerin anlamı üzerinde düşünmesin ister. Bunun için aklı küçümser ve küçümsetir, okumak isteyenin kalbini sahibine küstürür, türlü hilelerle korkutur, Kuran’a anlamak için yöneleni ise imandan çıkma vesvesesi ile ürkütür. Ama şeytanların asıl musallat olduğu kişiler Kuran’ın mesajlarından uzak duranlardır. Keşke bilebilseydi insan!

43-Zühruf 36,37 <<Kim Rahman’ın Zikri’ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.>>

58-Mücadile 19 <<Şeytan onları sarıp kuşatmıştır; böylelikle de onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.>>

 

İnsan Allah’a yönelirse şeytanın hareket alanı o ölçüde daralacaktır. Allah onu ve hilelerini müminlerden uzak tutsun… Biz Allah’a ve kitabına yöneldikçe o zaten Allah’ın izniyle çaresiz kalacaktır.

3-Ali İmran 175 <<İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü’minlerseniz, Ben’den korkun.>>

41-Fussilet 36 <<Eğer şeytandan gelen kötü bir dürtü seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın! Çünkü en iyi işiten O’dur, en iyi bilen O…>>

 

Aldanmayıp Şeytan’ın foyasını ortaya çıkartmak isteyen bir mümin derin bir güvenle Allah’a ve gönderdiği ayetlere sarılmalıdır. Çünkü…

16-Nahl 99 <<Şüphesiz ki, onun iman edenler ve Rabbine güvenenler üzerinde hiçbir gücü yoktur.>>

kalemzade.net


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (8)
Leave a reply

Reply to rbaysan Cancel reply

Name (required)

Website