Ahzab Suresi’nden İzdüşümleri | 6.Bölüm

 

“Korkma!”

Ahzab suresinin 39.ayetini bir kez daha hatırlayalım.

33-Ahzab 39 “Onlar öyle seçkin kimselerdir ki Allah’ın buyruklarını tebliğ ederler, O’nu sayıp çekinirler, O’ndan başka kimseden çekinmezler. Hesaba çeken olarak Allah yeter.”

 

Bu ayetin cahiliye devrine olduğu kadar günümüze izdüşümünde de verdiği mesajların en önemlisi peygamberlerin şahsında bize verilen mesajdır bana göre. O da “Korkma!” mesajıdır. “İnsanlar ne der diye düşünüp de Allah’ın emrini uygulamakta asla tereddüde düşme” mesajıdır. “Etrafındaki insanlar alışkanlıkla inanıp, tahkik etmedikleri kabullerinin doğru olduğu zannıyla seni ayıplar düşüncesiyle sen doğru bildiğini söylemekten ve uygulamaktan sakın vazgeçme” mesajıdır. “O’ndan başka kimseden çekinmene gerek yoktur. Çünkü nihai hesabı ona vereceksin” mesajıdır.

33-Ahzab 40 “Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. ALLAH HER ŞEYİ HAKKIYLA BİLİR.”

 

Bu ayette Zeyd olayına atıf vardır. Peygamberimizin evlatlığının öz babası olmadığından, neseben hiçbir erkeğin babası olmadığından hareketle yapılan evliliğin insanlar tarafından kınanmaması gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu arada unutulmamalı ki peygamberimizin tüm müminler için baba gibi olmasıyla bu ayette geçen neseben babalık aynı şey değildir. Aynı zamanda burada peygamberimizin bir kez daha Allah’ın elçisi olduğu ve son peygamber olduğu açıklanmaktadır. Dolayısıyla bundan sonra peygamber gelmeyeceği açık olduğu için günümüz izdüşümünde görüldüğü gibi sahte peygamberler, mesihler, mehdiler, gidip de dönecek zannedilenler, günün birinde inecek zannedilenler ve onlara dair uyduruk rivayetler bu ayetle süpürülmüş çöpe atılmıştır. Etrafımıza iyi bakarsak bu konuda bugün enflasyon yaşandığını görürüz. Allah bu ayette de Ahzab suresinin geneline yayılmış olduğu üzere yine her şeyi bildiğini hatırlatmakta. Dolayısıyla hem ayetlere hem de bugünkü izdüşümlerine bu çerçevede bakmamız gerekir. Allah şu an’ı da hakkıyla biliyor. Çünkü her şeyi kendi belirlediği bir ölçüde yaratmaktadır.

33-Ahzab 41, 42, 43, 44 “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin, O’nu sık sık anın. Sabah akşam O’nu takdis ve tenzih edin. O’dur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için feyiz ve rahmet indirir, melaikesi de sizler için dua ederler. O, müminlere gerçekten pek merhametlidir. Allah’a kavuşacakları gün: “Selâm!” iltifatı ile karşılanırlar. O, onlara pek değerli ve cömertçe, bir mükâfat hazırlamıştır.”

 

Zihnen Allah’ı sık sık anmak, Allah’ın her türlü ayıptan ve kusurdan arınmış olduğunu hatırlamak (takdis) ve yarattıklarının olağan vasıflarından beri olduğunu düşünmek (tenzih) gerekir. Yani O’nun emirlerini ve yasaklarını O’nun açıkladıklarıyla değil de insanlar olarak kendi belirlediğimiz kıstaslarla yargılarsak hataya düşeriz. Toplumsal önyargılarla ve çağa ait bazı kendi doğrularımızla Allah’ın doğrularının uymadığı zamanlarda elbette ki Allah’ın doğrularının gerçek doğrular olduğunu unutmamalıyız.

Bu ayetlerde sabah ve akşam namazlarına da işaret olduğu da açıktır. Demek ki namazımızda yapacağımız dualarda O’nun bu özelliklerini hatırlayacak nitelikte bir yönelişte olmalıyız ki tüm bu merhamete nail olalım.

33-Ahzab 45, 46, 47 ”Ey şanlı Peygamber! Biz seni insanlar hakkında şahit, müjdeci, uyarıcı, Allah’ın izniyle O’nun yoluna dâvet eden bir peygamber ve aydınlatan bir lamba olarak gönderdik. Sen, müminlere Allah’tan büyük bir lütfa nail olacaklarını müjdele!”

 

Bu ayetlere baktığımızda peygamberimizin en güzel bir müjdeci ve uyarıcı olduğunu, bu yüzden bir lambaya (kandile) benzetildiğini anlıyoruz.

33-Ahzab 48 “Sakın kâfirlere, münafıklara itaat etme, onların verdikleri sıkıntılara şimdilik aldırma ve yalnız Allah’a dayan. Koruyucu olarak Allah yeter.”

 

Allah’ın peygamberin şahsında Allah’tan başkasına ve onlara karşı çıktığımız için bize sıkıntı veren münafıklara ve müşriklere karşı sabretmemizi ve yalnız Allah’a dayanmamız gerektiğini hatırlatıyor. Ve bunu ilk veya son defa söylemiyor. Ta en baştaki Fatiha suresinden itibaren “yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz” sözünü farklı versiyonlarda işitip duruyoruz. Hala akledemiyor muyuz!

33-Ahzab 49 “Ey müminler! Mümin kadınlarla nikâh akdi yapıp da onlara dokunmadan kendilerini boşayacak olursanız, onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Bu durumda bağışlayacağınız hediyelerle onları memnun ederek güzel bir şekilde boşayın.”

 

Bu ayet de yine bir geleneği (uyduruk dini emirleri) yıkıyor. Ki bu gelenek de erkeği koruyan, kadını köleleştiren bir uydurulmuş hurafe! Yerle bir oluyor. E, bu durumda bu ayetin emirlerinden zarar görecek servet ve kadınlar sahibi müşrik erkekler çileden çıkıyorlardır tabi. Allah’ın dini insanların dönüştürdüğü ve uydurduğu dini yok etmeye devam ediyor. Kadınlara söz hakkı bile tanımayan müşrikler onları mal mülk vererek boşamak zorunda kalmayı kabul etmiyorlar.

Bugünkü izdüşümünde İslam’da kadına değer verilmediğini ileri süren kitaptan habersiz insanlar, bu ve benzer ayetleri görseler belki de bu ön yargılarından vazgeçerek Allah’ın insanları nereye doğru yöneltmiş olduğunu anlayacaklar! Ama kimse okumuyor! Bugün öyle ya da böyle kadınların biraz daha özgür yaşamaları ve birey olarak algılanmalarının temelinde İslam dininin bu yönlendirmesi olduğunu anlamamak için gözleri kapatmak lazım! Batıyı her şekilde öven zihniyete de söylemek gerekir ki ortaçağ batısında da durum cahiliyeden hiç de farklı değildi ve hatta kimi yönlerden daha da berbattı.

Bundan sonraki ayetlerde çok eşlilik konusu ve peygamberimize verilen ayrıcalıklar gibi insanlarca bazı çok iğnelenen hususlar işlenmeye başlıyor.

Devam edecek…

kalemzade.net

twitter: @kalemzade


About the Author
Author

Kalemzade Kamil

Comments (2)
Leave a reply

Name (required)

Website