Dünya tarihine bakınca insan şaşırıp kalıyor. Dünya tarihi sanki ayrımcılığın tarihi gibi. Hep dışlananlar, hep ezilenler var. Zaman içerisinde kimin ezildiği, daha doğrusu insanların hangi kritere göre ayrıştığı, dolayısıyla da kimin gücü ele geçirdiği değişiyor ancak bu gerçek hiç değişmiyor. Bazen bir grup insan etnik üstünlüğü olduğunu iddia ediyor, bazen mezhepsel üstünlük mevzu oluyor bazen de cinsiyet üstünlüğü.
Tarihe şöyle bir bakın; erkeğin nasıl da kendini kadından üstün gördüğünü, beyazın nasıl da siyahın eksik olduğunu düşündüğünü göreceksiniz. Gün geliyor bir mezhebe mensup olanlar diğerlerini yetersiz görüyor, bir mezhebin mensupları diğerlerini öldürüyor. İnsan doyumsuz, ukala. Hep üstün görmek istiyor kendini. Bunu da diğerlerini ezerek yapıyor.
Hepimizin yaratıcısı Allah ise Kuran’da tek bir ayetle tüm bu ayrışmaların, tüm bu üstün gelme çabalarının nasıl da manasız olduğunu anlatıyor.
Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanınızdır. Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.
(49 Hucurat Suresi -13)
Yani Allah bizi farklı yaratıyor. Kadın, erkek olarak… Farklı milletlerin ve boyların mensupları olarak… Ama bunu bazılarımızı diğerlerinden üstün kılmak için yapmıyor. Tanışıp kaynaşasınız diye sizi böyle yarattım diyor. Yani farklı cinsiyete, boya ya da millete ait olmak bazılarımızı diğerlerinden üstün yapmıyor. Bizi Allah katında birbirimizden ayıran tek kriter Allah yolunda harcadığımız çaba, Allah’ın emirleri doğrultusunda yaşayışımızdır.
Öyleyse gerçek bir mümin kimseye üstünlük taslamaya çalışmamalıdır. Ne parasıyla, ne ırkıyla ne de mezhebiyle… Mümin diğer insanlardan önde olmak istiyorsa bunu ancak Allah’a daha çok yakınlaşarak yapar. Allah yolunda daha çok çaba harcayarak ve Allah yolunda sakınarak. O zaman bırakalım etnik, milli, cinsel farklılıklarımızı ve sözde üstünlüklerimizi vurgulamayı, bu nedenle savaşlar, çatışmalar çıkarmayı, birbirimizi sömürmeyi, ezmeyi. Hepimiz ancak Allah’a yakınlaşmaya çalışalım. Allah’a daha iyi kullar olmak için çabalayalım. Bilelim ki bizi üstün kılabilecek tek faktör budur.
Bu gerçek bana bir başka ayeti hatırlattı;
… Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir.
(5 Maide Suresi -48)