Tarih boyunca bildik ve bilmedik nice insanı içine çekmiş bu duygu. Bilirsiniz yani… Firavunlar,Nemrutlar, Stalin,Lenin, Mussolini, krallar,kraliçeler,servet,güzellik,ün sahipleri… Bildik bilmedik birçoklarını. Zamanımızdan önce kullanıldı zamanımızda kullanılıyor ve kıyamete kadar da kullanılacak. Belki siz de belki ben de hepimiz bu çukura düşebiliriz… Hayır ben asla bu kötü duyguyu,düşünceyi kullanmam demek, asla böyle bir hataya düşmem demek de kibirli bir davranış olabilir. Bu kendini insanüstü görmek demektir… Yani hatasızlık… Mümkün değil! Çünkü insanoğlu hata yapan bir varlık olarak programlanmıştır. Masum ve tertemiz Peygamberler (A.S) bile hata yaparken bizim gibi sıradan insanların hata yapmadığını iddia etmek aslında en büyük hata! Yani çırpındıkça içinden bir türlü kurtulamayabiliriz. Dikkatli olmak lazım. Bazıları kibrin çok lazım bir şey olduğuna inanabilir! Onun sayesinde toplum tarafından ezilmediklerini,üstün görüldüklerini iddia edebilir… zamanla anlayacağız ki oldukça zararlı olan bu duygu,düşünce biçimi bir takım etkenler olaylar sonucu insanda oluşan zehirli ve insanı yıkıma götüren duygu ve düşüncedir…
Kibir… Karşısındakini kendinden küçük,aşağı görüp silindir gibi ezmeyi düşünmek…Hep kendini yükseklerde hatasız en doğrusunu bilir zannetmek, Başkaları tarafından kendisinin eleştirilmesine asla müsaade etmemek… Daha doğrusu kendisini aptal yerine koyup bunu fark edememek … Kendisini ezdirmemekten ortaya çıkıp zamanla daha çok büyüklenerek insanın kendisine tapmasına kadar gider… Farkında bile olmadan insan şirke düşüp kendisini Allah’laştırabilir Allah korusun! Çok dikkatli olmak lazım dedik ya!
Şeytancıl bir duygu dedik ya kibir daha başka kötü duyguları da getiriyor ardı sırasında! Kıskançlık, bencillik, yalancılık, dolandırıcılık, sahtekarlık, ikiyüzlülük… daha birçokları yani…
Kibirli insanın bakışı da farklılaşmıştır. Hep yukardan ve yandan bakmayı adet haline getirdikleri için zamanla gözlerde bir şaşılık başlayabilir… ya da boyun fıtığına tutulabilirler boyunlarını yukarıda tuttukları için. Gülerken alaycı güldükleri için ağızları yana doğru kaymaya başlar. Ve dudaklarında şekil bozukluğu baş gösterir. Kendilerini beğenerek başlarını kaldırarak yürüdüklerinden önlerine çıkan belediye çukurunu fark edemeyip çukura düşebilirler! Ya da trafikte bir sağa bir sola bakmadıkları için arabanın altında kalıp ebediyen saygı durumuna girebilirler. Tabi bu yazdıklarım işi biraz espriye vurmak…
Konuşurken boğazlarını yırtarak konuştukları için zamanla ses tellerinde yırtılmalar ya da ses tonlarında değişmeler başlar. Kendilerine güvenmedikleri her hallerinden bellidir. Ses bazen kalın bazen ince bazen ters bazen düz çıkar.
Ayrıca konuşurken sert konuşurlar. Ve kendinden o kadar emin konuşurlar ki sanırsınız her şeyi onlar bilir. İnandıkları fikir yanlış da olsa doğru da olsa onların fikri olduğu için o fikir kabul edilmek zorundadır herkes. Başka türlü konuşmak mümkün değil onlarla. Bu fikirler ağızlarından o kadar sert çıkar ki testere etkisi yapar karşı tarafa. Eller de konuşurken çekiç ya da benzeri aletlere dönüşür. Mimikler haşin. Karşı taraf ya kabul edecek bu fikri ya da işi bitecek. Ne kadar sapkın ve uç duygu kibir. İnsanı insan olmaktan çıkarıp adeta kendi kendisini yer bitirir hale getiriyor.
Pekii kibir ne menemen şeydir ki içine düşüyoruz bu kibrin? Nasıl oluyor? İnsan çok garip bir varlık! Neler neler besliyor içinde…
Kendince iyi bir yere kapağı attığında oturmuş olduğu şan şeref makam koltuğuna kök salacağına kendisini iyice inandırıyor insan. Görünürde başarmıştır ve amacına ulaşmıştır artık. Kibirli insan tüm bunlara da sadece kendi gücüyle sahip olduğuna inanır. Başkalarının yardımını görmezlikten gelir. Eğer başkalarının yardımını görecek olursa kendisini gücümseyecektir aşağılayacaktır sanki. Eksikliği ortaya çıkacaktır. Ve bu da onu başkalarına karşı aciz ve zayıf gösterecektir. Bu onun kabul edemeyeceği bir durum! Belki kendisini yetersiz görüyor fakat bunu öylesine gizli tutmak istiyor ki… Kalın bir kabukla sarılmak, özüne inmemek için var gücüyle mücadele ediyor kibirli insan daha sonra… Bunun için de zaten elinde bir takım imkanlar da var…malı,mülkü,parası,mevkisi, güzelliği…Gözü onlardan başka bir kurtuluş çaresi görmüyor. Göremiyor ya da! Gözleri perdelenmiştir. Hiçbir gerçek ona gözükmez. Ve o kendi kafasındaki hayal ve hezeyan dünyasında kendisi ve insanlarla mücadele ederek yaşar gider… Nereye kadar o da belli değil.
Ama buzdağının altında başka nedenler var! Korku! Kendisinden emin olamama korkusu! Kaybetme korkusu! Bir gün bütün bu imkânların elinden alınacağı gizli korku! Güvensizlik! İnsanlara ve kendisine olan güven eksikliği! Aşağılık duygusu! Batmış olan özgüven ve özsaygısı! Yıllarca acı çekmenin itilip kalkmanın, yoksulluğun, fakirliğin verdiği güvensizlik duygusu ve en önemlisi de bütün bu olumsuzlukların vahşi, acımasız bir karakterde toplanması! Evet tüm bu olumsuzlukları yaşayan alçakgönüllü, sabırlı, manevi duygularını kaybetmemiş biri de olabilir her şeye rağmen çalışarak özgüven sahibi, güç makam mevki sahibi olabilir. Geçmiş acıları da boğazına dizilmiş bir yumru kalabilir. Fakat o fırsatını buldukça intikam almaya çalışmaz tam tersine ona bu kadar acı çektirenlerle karşı karşıya geldiğinde kazananın yalnızca hak olduğunu, benlik saygısının insanın özünde her zaman var olduğunu ve bunu ne pahasına olursa olsun hiç kimsenin söndüremeyeceğini adaletli bir şekilde o zalime iletir. Çünkü yüce Allah kullarını çok sever ve onlara değer verir. Hiç kimse yüce Allah’ın değer verdiği bir varlığı aşağılama gibi bir yetkisi ve hakkı yoktur.
Ama kibirli insan yaşadığı tüm sıkıntılı dönemlerin intikamını almak isteyecektir canavarca ve kontrolsüz bir şekilde!
Bunu nerden biliyorsun amma da attın diyeceksiniz değil mi? Tarih boyunca sınırsızca kibir örnekleri gösteren insanlara şöyle bir bakın! Geçmiş hayatlarına, çocukluk ve gençlik yıllarına! Yerlerde sürünerek fakirlik içinde türlü haksızlıklara uğrayarak kin ve öfkeyle yaşamadılar mı? İçlerindeki isyan kin ve öfke vahşi kişilikleriyle birlikte yeşermedi mi? Ve zayıf bir kişilik içinde büyümediler mi? Aşağılanıp horlandıklarında zayıf karakterleri dizginleri elinden kaçırmadı mı? Ve zamanı gelip de güç sahibi olduklarında intikamlarını almadılar mı? Stalin’in adı Josef Stalin değil de büyük Stalin olduğunda yazdığı eserin adı niye “ papatyalar arasında bir mehtap gecesi” değil de “kavgam” olmuş!
Dünyaca ünlü sinema sanatçıları, aktörler aktrislerin hayatlarına bir bakalım… onların da hayatlarında acılar,sıkıntılar,fakirlikler olmadı mı? Çok çalışarak ya da fırsatları değerlendirerek güçlendiklerinde ise başları dönüp kendilerini buğday ambarında sanan tavuklara dönmediler mi? Ya sonra!
KURAN`da da Adem`in iki oğlunun hikayesi Maide( 27…31)vardır.
Ve yeryüzünde ilk cinayet… Kibrin aldığı ilk kurban! Ve hiç de son olmayacak! Dünya durdukça şeytan varolacak ve kendi kötü huyunun insanlarda da var olmasına çalışacaktır. Şeytanın, Allah’ın huzurundan kovulmasının nedeni kibirdi. Kibir çukuruna düşmüştü şeytan. O da yine kibirlenip suçu masum insanlığa atmış kıyamete kadar intikam almak bahasına insanları azdırmak için Yüce Allah’tan müsaade istemişti. Hikmet gereği gereken izni alan şeytan ben bu yazıyı yazarken siz bu yazıyı okurken boş durmayacak kibirlenmemiz için elinden geleni yapacaktır. Yüce Rabbimiz korusun bizi! 24.08.2007
yazarı. ümmühan yaşar
Yazar : ümmühan yaşar